Kış mevsiminin öncüsü sonbaharın biteceği şu günlerde, hava sıcaklıkları bir gün yüksek, mevsim normallerinin üzerinde, bir gün daha düşük seyretmekte. Hatta geceyle gündüz arasındaki ısı farklılıkları çok belirginleşmektedir. Bu duruma vücudumuzun ayak uydurması, adaptasyonu her zaman kolay olmamakta ve savunma sistemimiz zayıflamaktadır. Özellikle çocuklar, yaşlılar, astım gibi kronik akciğer hastalıkları olanlar, sigara kullananlar, Tip 1 ve Tip 2 diyabetliler ile gebelerde vücudun savunma sistemi değişikliklere daha duyarlıdır. Bu kişiler, dikkat etmezlerse, hastalıklara daha kolay yakalanmaktadırlar.
Hastalıklardan kendimizi korumak için neler yapabiliriz?
Vücudumuzun günlük vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayacak, kişiye özel doğru bir beslenme programı oluşturulmalıdır. Bunu sağlayacak çeşitli sebze, meyve, tahıllar, kuru baklagiller, et, süt, süt ürünleri ve yumurta gibi besinler düzenli olarak tüketilmelidir.
C vitamini (askorbik asit): Bağışıklık sistemi için önemlidir. Taze sebze ve meyvelerde yüksek
Romatizma oldukça genel bir terimdir. Kemik, kas ve eklemlerin etrafındaki ağrı veya acıyı ifade etmek için kullanılır. Romatizma deyince tek bir hastalık anlaşılmaz. Bazıları sık, bazıları ise oldukça nadir görülür. Bununla beraber, kadınlarda erkeklere göre bu hastalıklara yakalanma şansı daha fazladır.
Kaç tip romatizma vardır?
Temel olarak iki tip romatizma vardır: İltihabı olan ve iltihabı olmayan romatizmalar.
1. İltihabı olanlar
Romatizmal iltihap üç çeşittir:
a- Mikropların eklemde oturmasıyla ortaya çıkan mikrobik romatizmalar: Stafilokok, streptokok ve tüberküloz basili gibi çeşitli mikroplar bu romatizmaya neden olur.
b- Bağışıklık sisteminin bozuk oluşu sonucu gelişen mikropsuz iltihap: Bu tip iltihabın neden olduğu romatizmaların en önemlileri romatoit artrit (RA), ankilozan spondilit (AS) ve yaygın bağ doku iltihabı yapan hastalıklardır (kolajen hastalıklar). Bu son grubun en iyi bilinen örneği de sistemik lupus eritematozustur (SLE).
c- Diğer bir iltihap tipi de başta ürik asit olmak üzere diğer kristallerin eklemlerde ve çeşitli dokularda oturarak yaptığ
Koronavirüs sürecinin başlangıcından itibaren pek çok insanın virüse yakalanma endişesiyle sağlık sorunlarını ertelediği gözlemleniyor. Evde kalarak virüsten korunma düşüncesiyle tedavisi geciktirilen bu problemler arasında, prostat kanseri gibi, hayati tehlikeye neden olan hastalıklar da bulunuyor.
Yeni tip koronavirüs Kovid-19’un dünya genelinde pandemi ilan edilmesiyle birlikte ülkemizde de sağlık alanında acil olmayan birçok tedavi ve ameliyat ertelendi. Rutin tarama programları bu dönemde geçici olarak durduruldu. Hastaneye gelmesi zorunlu olmayan hastaların sağlık ihtiyaçları için de e-doktor uygulamaları daha fazla kullanılmaya başlandı. Bu tablo içerisinde idrar yapmakta sıkıntı yaşayan birçok hasta virüs endişesiyle doktora başvurmayı erteledi. Ancak unutulmamalıdır ki prostat kanseri, tedavisi geciktirilecek bir hastalık değildir ve zamanla yarış hayat kalitesi ile süresi açısından çok önemlidir.
Prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en çok teşhis edilen habis tümör türüdür. Genelde 50 yaş
Koronavirüs sürecinin başlangıcından itibaren pek çok insanın virüse yakalanma endişesiyle sağlık sorunlarını ertelediği gözlemleniyor. Evde kalarak virüsten korunma düşüncesiyle tedavisi geciktirilen bu problemler arasında, meme kanseri gibi hayati tehlikeye neden olan hastalıklar da bulunuyor. Yeni tip koronavirüs Kovid-19’un dünya genelinde pandemi ilan edilmesiyle birlikte ülkemizde de sağlık alanında acil olmayan birçok tedavi ve ameliyat ertelendi. Rutin tarama programları bu dönemde geçici olarak durduruldu. Hastaneye gelmesi zorunlu olmayan hastaların sağlık ihtiyaçları için de e-doktor uygulamaları daha fazla kullanılmaya başlandı. Bu tablo içerisinde memede kitle şüphesi yaşayan birçok hasta virüs endişesiyle doktora başvurmayı erteledi.
Geç kalınmamalı
Ancak unutulmamalıdır ki meme kanseri, tedavisi geciktirilecek bir hastalık değildir ve zamanla yarış hayat kalitesi ile süresi açısından çok önemlidir.
Son dönemlerde doktora başvurarak meme kanseri tanısı olan hastalar arasında lokal ileri evre ve metastatik meme
Biz koronavirüse odaklanmışken hayat devam ediyor. Sağlığımızın genel durumu çok önemli hale geliyor. Çünkü bu virüsle baş etmek için sağlığımız iyi olmalı. Bunun için yapılması gerekenler.
1- Hareket
Yaşınıza uygun fiziksel aktiviteyi her yaşta yapmanız çok önemli. Unutmayın ki, atalarımızın dediği gibi, “İşleyen demir ışıldar”. Bu da bedeniniz için egzersiz yapın anlamına geliyor. Egzersizin ne olacağını yaşınıza ve kapasitenize göre ayarlayın.
Solunum egzersizleri önemli
Koronavirüse karşı en önemli mücadele bölgemiz hava yolları ve akciğerlerimiz. Bu nedenle solunum kapasitesinin üst düzeyde tutulması önemli. İlk egzersizimiz yavaş bir şekilde burundan nefes almak (4 sn) ve dudakları büzerek ağızdan 8-12 sn içinde bu nefesi vermektir.. Ayrıca yürüyüşle birlikte basit bir sandalyeden oturma ve kalkma egzersizi tüm postür kaslarımızın kas kaybını engelleyecektir.
Evin içinde 5 dakika yürümek derin bel kaslarını çalıştırır
Bir saatlik bir oturma döneminden sonra evin içinde bir beş
Polikistik over sendromu; santral sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak; üreme çağındaki kadınlarda en sık ortaya çıkan endokrin bozukluktur. Kronik seyreden ve kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir hastalıktır.
Polikistik over sendromu nedeniyle bir kadının adet döngüsü, doğurganlığı, hormonları, kalbi, kan damarları ve dış görünüşü etkilenecektir. Kadınlık hormonlarında dengesizlik söz konusudur.
Polikistik over sendromu bulunan kadınlarda uzun dönemde; şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile rahim kanseri görülebilir.
Polikistik over sendromu olan kadınlarda genel olarak şu belirtiler görülür:
Yüksek seviyede androjen hormonları (Kadın vücudunda da üretilen erkeklik hormonlarıdır.)
Düzensiz adet görme (Adet görülmemesi, adetin çok ağır geçmesi ya da adet zamanının belirsiz olması gibi.)
Yumurtalıklarda küçük kistler
Polikistik over sendromu neden olur?
Koronavirüs salgınının tüm dünyayı etkilemeye devam ettiği bugünlerde yaşamını sürdürmeye çalışanların sosyal yaşamları da tümüyle etkilendi. Tedbir amaçlı izolasyon süreci nedeniyle kültür, sanat ve spor aktiviteleri iptal oldu, toplu buluşmalar ertelendi, pek çok iş yeri süresiz kepenk indirdi ve çoğu kişi de evden çalışma sistemine geçti.
Özellikle sosyal medyada yayılan pek çok haber ve görüntü ise bireylerdeki kaygı ve panik duygusunu tetikledi. Hem kendileri hem de sevdikleri için endişelenen bireyler, salgın tehdidi sürecini ruhsal anlamda en az zararla atlatmanın yollarını aramaya başladı.
Öncelikle sakin olmak, panik yapmamak ve hastalık kaygısından (anksiyete) olabildiğince uzaklaşmak gerekiyor.
Zira aşırı stres, hem psikolojik hem de fizyolojik olarak bağışıklık sistemini bozup, bireyleri hastalanmaya daha yatkın hale getirebiliyor.
Anksiyete (bunaltı), tehlike ya da tehlike olasılığı karşısında yaşanan bir duygudur ve günlük dilde endişe, korku, gerginlik, daralma, huzursuzluk, kaygı, sıkıntı, bunaltı, tedirginlik
Birkaç haftadır bu konu gündemde olmasına rağmen konunun tam olarak anlaşılmadığını düşündüğüm için geç de olsa bu konuyu yazma gereği duydum.
Hayatımıza giren koronavirüsün en önemli kötü sonucunun zatürre olması ve yoğun bakım gerektiren solunum yetersizliğine yol açması zatürre aşısını gündeme soktu.
Fakat burada bilmemiz gereken en önemli konu, zatürrenin akciğerin iltihabi olayı olduğu ve birçok sebepten oluşabileceğidir. Yani koronavirüsün yol açtığı zatürre ile pnömokok adı verilen bakterinin yol açtığı zatürre tamamen farklıdır. Aynı şekilde grip yapan influanza virüsünün yol açtığı zatürre de tamamen farklıdır. Ortak yönleri akciğerde enfeksiyon yapmış olmalarıdır. Yani sonuçtur
Durum böyle iken, bizim daha önce zaten çok iyi bildiğimiz bu iki aşıyı daha bilinçli şekilde uygulamamız gerekiyor. Ama kime?
Zatürre (tıbbi adıyla pnömoni) başta virüs, bakteri gibi etkenlerin yol açtığı, akciğer dokusunun tek veya iki taraflı enfeksiyonudur.