Pandemiyle birlikte sağlıklı yaşam ve beslenme bilincinin tüm dünyada arttığı bir gerçek. Çevre bilincinin artması, hayvan refahı, sağlığa verilen değerin ön plana çıkmasıyla, birçok kişi beslenme planında hayvansal ürünleri azaltmaya çalışıyor. Hayvancılık sektörünün insan kaynaklı yıllık sera gazı salımlarının yüzde 14.5’inden sorumlu olması nedeniyle alternatif protein kaynaklarını da değerlendirmek önemli. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması beklenirken sürdürülebilir protein kaynakları, mevcut ihtiyacı karşılamak için iyi bir alternatif haline geliyor. 1 Kasım Dünya Vegan Günü idi. Dünya Vegan Günü, hayvan hak ve özgürlüklerine dair toplumsal farkındalık yaratmak amacı ve vegan yaşam felsefesini anlatmak için 1994’ten bu yana her yıl 1 Kasım’da kutlanıyor. Vegan bireylere çok büyük saygı duyduğumu her zaman belirtiyorum. Çünkü “vegan” terimi aslında diyetin ötesinde yaşam tarzı seçeneklerini de kapsıyor. Ben de bu konuda yeni yapılan çalışmalardan ve güncel gelişmelerden bahsetmek istiyorum.
Z ve Y kuşağı daha duyarlı
Özellikle Batı toplumlarında kesin olarak görülen bir gerçeklik var ki vegan yaşam tarzını benimseyenlerin oranı gün gittikçe artıyor. Örneğin, ocak ayında veganların vegan şekilde beslendiği ‘’Veganuary’’ kampanyası için dünya çapında yapılan kayıtlar 2014 yılında 3.300 kişiyle sınırlıyken, bu rakam 2020 yılında 400 bine, 2021 yılında ise 582 bine ulaşmış durumda. Bu ocak ayında çok daha fazla artış olacağını tahmin ediyorum. Araştırmalara göre Z ve Y kuşağı, vegan ve vejetaryen olma olasılığı en yüksek yaş grupları. Z kuşağının içinde bulunduğu çevre koşulları nedeniyle iklim değişikliğinin gezegenin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlara daha duyarlı olduğunu düşünüyorum. Vitamin ve mineral eksikliği açısından kalsiyum, B12, demir, çinko, D vitaminini kontrol etmekte fayda var. Düzenli sağlık muayenesi her bireyde olduğu kadar vegan bireyde de önemli. Hatta bu konuda beslenmesi ve sağlığıyla ilham veren, uzun süreli vegan beslenen birçok profesyonel sporcu da bulunuyor.
Sağlığınıza fayda sağlıyor
Bitkisel bazlı, vegan veya vejetaryen beslenmeyle ilgili pek çok çalışma yapılıyor. Geçtiğimiz aylarda Nutrient dergisinde yayımlanan çalışmada dengeli bir vegan diyetin metabolik sendrom gelişme riskini azalttığı görülmüş. Metabolik sendrom, kalp hastalığı ve diyabet riskini artıran yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri, yüksek trigliserit, düşük HDL kolesterol ve bel çevresi yağlanması gibi bir grup risk faktörü olarak tanımlanabilir.
Marketlerde artışta
Market reyonlarında ve menülerde bu konuda daha geniş seçeneklerin ortaya çıktığını fark etmişsinizdir. Bloomberg Intelligence tarafından yayımlanan rapora göre, dünyada bitki bazlı gıda pazarı 2020 yılında 30 milyar dolara yaklaştı. Rapordaki tahmine göre 2030 yılına kadar bu pazarın 162 milyar dolara yaklaşması bekleniyor ki bu yaklaşık 10 yıl içerisinde yüzde 451’lik bir artış anlamına geliyor. Bitkisel sütlerdeki farklı alternatifleri raflarda görüyorsunuz. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu pazarın yüzde 10’nun ise sadece vegan süt ürünlerinden oluşması bekleniyor.
300’den fazla ürün
Metro Türkiye pandemiden önce 216 ton vegan ürün tedarik ederken, bu rakamın pandemiyle birlikte 503 tona yükseldiğini belirtiyor. Bu nedenle vegan beslenmeye yönelik ürün çeşitliliğine olan talebin de arttığını söyleyebiliriz. Müşterilerinin alternatif beslenme tarzlarına yönelik tüm ihtiyaçlarını karşılamaya büyük önem veren Metro Türkiye, hayvansal gıdaların yerini alan yüzde 100 bitki bazlı ürün yelpazesini de genişletmeye devam ediyor.
Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmek, margarin, peynir, köfte, gurme fit bulgur, mayonez ve tablet çikolata gibi gıda ürünlerinden yumuşatıcı, yağ çözücü, şampuan, zeytinyağlı sıvı sabun gibi hijyenik ürünlere kadar 12 farklı kategoride 300’e yakın gıda ve gıda dışı ürün yer alıyor.
Ayrıca, kendi markası olan Metro Chef altında makarna, içli köfte ve dondurma, Rioba markası altında ise organik smoothie ve organik çay ürünlerini de vegan olarak sunuyor. Bu bilgilendirmeler sadece son tüketicilerle de sınırlı değil. Restoranların menülerinde de artan müşteri talebine yönelik olarak vegan alternatifler daha fazla görülüyor. Bir beslenme uzmanı olarak Metro Türkiye’nin bu çalışmalarını yakından takip ediyor ve destekliyorum.