Sizlere daha önce obezitenin koronavirüs gibi bulaşıcı bir hastalık olmadığından, fakat en az koronavirüs kadar tehlike oluşturduğundan bahsetmiştim. Maalesef günümüzde artık obezitenin görülme yaşı gibi bir tanımı da yok. Çocukluktan hatta bebeklikten başlayan bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı, hareketsizlik, genetik yatkınlık obezitenin başlıca nedenleri. Aslında dünyada yıllardır obezite pandemisi yaşanıyor. Hem Kovid-19 hem de obezite pandemisiyle mücadele ettiğimizi söyleyebiliriz. Bu konuda tüm devletlerin küresel çapta önlemler alması şart.
Ülkemizde her 100 kişiden 32’si obez
BMC Public Health dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, obezite ve aşırı vücut yağına sahip olmanın en az sigara içmek kadar yüksek ölüm oranlarına sebep olduğu belirtiliyor. 2003-2017 yılları arasında İngiltere ve İskoçya’da sigaraya bağlı ölüm yüzdesinin % 23.1’den % 19.4’e düştüğü bulunurken, obezite ve fazla vücut yağına bağlı ölümlerin % 17.9’dan % 23.1’e yükseldiği belirlenmiş. Ülkemizde de maalesef veriler umut verici değil. Geçtiğimiz aylarda çok kıymetli sonuçları olan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2017’nin sonuçlarını sizlerle de paylaşmak istiyorum. Yaklaşık 13.000 kişiyle yapılan bu kapsamlı araştırma ülkemizde obezite sıklığını %31.5 olarak belirtiyor. Yani her 100 kişiden 32’si obez demek mümkün. Kadınlarda obezite sıklığı %39.1 olarak bulunurken, erkeklerde ise bu oran %24.6.
Uzun yıllar obeziteye maruziyet daha yüksek risk
Hem Tip 2 diyabet hem de kardiyovasküler hastalıklara neden olan risk faktörleri kardiyometabolik risk faktörleri olarak tanımlanır. PLOS dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, daha uzun bir obezite süresi, tüm kardiyometabolik hastalık faktörleri için de daha kötü değerlerle ilişkili. 20.746 katılımcının incelendiği kohort çalışmasında kan basıncı, kolesterol ve glikoz parametreleri değerlendirilmiş. Obeziteye daha uzun yıllar maruziyet, ölçülen tüm kardiyometabolik risk faktörleri için daha kötü değerlerle ilişkilendirilmiş. Bu ilişki, diyabetle ilişkili HbA1c düzeylerinde en güçlü olarak bulunmuş. Beş yıldan az obezitesi olanlar, obez olmayanlara kıyasla %5 daha yüksek HbA1c’ye sahipken, 20 ile 30 yıllık obezitesi olanlarda olmayanlara kıyasla %20 daha yüksek HbA1c düzeyleri görülmüş.
Aslında anlattığım tüm çalışma sonuçları, erken obezite başlangıcını önlemenin ve dolayısıyla yaşam boyu maruziyeti azaltmanın sağlık açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Bunu önlemek ise sizin elinizde:
Yediklerinize dikkat etmek, porsiyonlamaya özen göstermek ve düzenli olarak hareket etmek ilk önceliğiniz olsun.
Tuz ve şeker kullanımını en aza indirmenizi, mutfak alışverişinizi yaparken de bunu dikkate almanızı öneririm.
Sağlıklı atıştırmalıkları tercih edin, çiğ sebze ve meyveleri gün içinde mutlaka tüketin, kuru meyvelerden yapacağınız sağlıklı atıştırmalıklarla ara öğünlerinizi güzelleştirebilirsiniz.
Yağ olarak zeytinyağını tercih edebilirsiniz, ceviz, fındık gibi yağlı tohumları da gün içinde bir avuç kadar tüketebilirsiniz.
Her şeyden önemlisi, kilo verememenizin endokrinolojik bir nedeninin olup olmadığını öğrenin. Düzenli sağlık kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.