Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Bugün, 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü. Hep söylüyorum: Sağlıklı insan ile sağlıklı gezegen arasındaki ilişkiyi kurmak çok önemli ve düşündüğünüz kadar zor da değil. Bize iyi gelen gezegene de iyi geliyor. Buna en güzel örneklerden biri ise baklagiller. Baklagiller gerek içerdiği besin ögeleri, gerekse çevresel ayak izinin düşük olmasıyla sofranızda yer alması gereken besinlerden. Bu özel günün baklagillerin besinsel faydaları ve sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıları konusunda farkındalık yaratmak için harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Çünkü bitkisel kaynaklı beslenme tercihleriyle hem kendi sağlığımızı hem de gezegenimizin sağlığını koruyabiliriz. Özellikle protein ihtiyacını karşılamak için hayvansal kaynaklı besinler yerine besin tercihlerimizde yüksek kaliteli bitkisel proteine sahip hububat ve bakliyata daha fazla yer vermek bu anlamda fayda sağlayacaktır.

Haberin Devamı

Son yıllarda ülkemizin baklagil tüketimi dünya ortalamasının altında gözlemlenirken, pandemiyle birlikte besleyici özelliklerinin yanında daha uzun süre muhafaza edilebilen kuru gıda ürünlerine talepte artış görülmesi sevindirici. Kuru fasulye, mercimek ve nohut en çok bilinen ve sofralarımızda en çok gördüğümüz bakliyat türleri. Geleneksel kullanımları dışında, salatalarınıza ekleyebilir, çorbalarınızda kullanabilir, hatta baklagil unlarını da hayatınıza dâhil edebilirsiniz. Haftada en az 2-3 kez baklagil tüketmeyi ihmal etmeyin.

Sağlığa faydaları saymakla bitmiyor

Baklagiller oldukça besleyicidir ve yüksek bitkisel protein içeriğine sahiptir. Örneğin 100 gram mercimek yaklaşık 25 gram protein içerir. Baklagillerin yağ oranı düşüktür ve çözünür lif bakımından zengindir, düşük glisemik indekse sahiptirler. Bu özellikleriyle kolesterol seviyeleri ve kan şekerinize de olumlu katkıda bulunurlar. Diyabet ve kalp rahatsızlıkları gibi hastalıkların yönetimi için iyi bir seçenektir. Baklagillerin obeziteyle mücadeleye yardımcı olduğu da gösterilmiştir. Food Science and Nutrition dergisinde bu ay yayımlanan çalışmada da günde 150 gram baklagil tüketiminin sağlık üzerinde olumlu sonuçlar yarattığı vurgulanıyor. Geleneksel beslenme yaklaşımlarının faydalarından yararlanmak için çoğu diyet tedavisinde kuru baklagillerin yer alması gerektiği belirtiliyor.

Haberin Devamı

Baklagiller demir içeriğiyle, özellikle demir eksikliği anemisi riski daha yüksek olan üreme çağındaki kadınlar, çocuklar için de önemli. Fakat bitkisel demir kaynağı oldukları için C vitamini açısından zengin yiyeceklerle birleştirerek tüketmeyi ihmal etmemek gerekir. Aynı zamanda baklagiller esansiyel bir aminoasit olan metiyoninden fakirdir, bu nedenle tahıllarla birlikte tüketilmesi protein kalitesini artırır, bu durumun özellikle vejetaryenler için önemli olduğunu unutmayın.

Hem ekonomik hem  çevresel fayda sağlıyor

Tükettiğimiz her lokmanın hem bedenimize hem de gezegenimize iyi gelmesi gerektiğini biliyorsunuz. Protein ihtiyacını hayvansal kaynaklı besinler yerine bitkisel protein kaynaklarından karşılamak doğayı da beslemeye yardımcı oluyor. Baklagiller ayrıca hayvansal kaynaklara göre daha ekonomik bir protein kaynağı. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılmasına katkıda bulundukları için iklim açısından da fayda sağlıyor. Bu gıdaları tarım sistemlerine dâhil etmek, iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı artırmanın anahtar noktası olabilir.

Haberin Devamı

Baklagiller azot bağlayıcı özellikleriyle toprak verimliliğini artırarak, tarım arazilerinin verimliliğine katkıda bulunuyor. Bu anlamda toprak biyoçeşitliliği de desteklenmiş oluyor. Ayrıca, azotu yapay olarak toprağa katmak için kullanılan sentetik gübrelere olan bağımlılığı azaltarak iklim değişikliğinin azaltılmasına katkıda bulunuyor. Sera gazlarının, bu gübrelerin üretimi ve uygulaması sırasında açığa çıktığını hatırlatmakta fayda var.

Çiftçiye destek

FAO ve OECD’nin Avrupa’da yaptığı gıdada sürdürülebilirlik incelemesinde ülkemiz 25 ülke arasında 19’uncu. Ülkemiz sürdürülebilir tarımda 14’üncü, beslenme sorunları konusunda ise 19’uncu sırada. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’nin 2017 yılında kırmızı mercimek üretimi 400 bin ton iken, 2020’de 321 bin tona gerilemiş durumda. Artık tarım alanlarını artırmaktan ziyade verimliliğin artırılması, israfın azaltılmasına odaklanılması gerekiyor. Bu anlamda kendi çiftçimizin arkasında olmalı, yerele sahip çıkmalıyız. Ülkemizin zengin toprakları işlenmedikçe, üretmedikçe üzülerek söyleyebilirim ki olumsuz bir tablo bizi bekliyor. Geleceğin nüfusunu beslemek için tarımsal ürünlere olan talebin %70 oranında artacağı ifade ediliyor. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gıda üretiminin önümüzdeki 30 yıl içerisinde artması gerekiyor. Dileğim, önümüzdeki yıl baklagil tüketiminde yerel üretimin artması ve sofralarımızda bu gıdaları daha fazla görebilmek.