21 ŞUBAT DÜNYA REHBERLER GÜNÜ

21 Şubat 2021

Dünyanın en zor ama aynı zamanda en nankör mesleklerini sayın deseler, ilk üçe girmeye adaydır rehberlik...
Türkiye’deki iyi eğitim almış, genel kültürlü, en kötüsü bir üniversite mezunu, en az bir yabancı dili iyi bilen meslek gruplarını sayın deseler, cevap yine aynı.
Hakkında en çok şehir efsanesi yaratılan, en çok ön yargı ile yaklaşılan meslekler olsa konu, cevap yine aynı.
Kısaca bilinen ama tanınmayan bir meslek bu rehberlik. Bazılarına göre iş bile sayılmıyor zaten. Yediğin önünde yemediğin arkanda, her gün eğlence, her gün gezmece, güzel kadınlar, yakışıklı delikanlılar, beş yıldız oteller, üzerine bir de para veriyorlar bunları yapman için. “Daha ne ister ki bir insan bu dünyada?” demekteler.
Ama düşünmezler mesela, memlekete gittiklerinde “Yolculuk mahvetti” deyip, kaç gün kendilerine gelemediklerini. Rehberler kar, kış dinlemeden her gün yüzlerce kilometre yol yaparlar. En erken kalkan, en geç yatan onlardır. Yol boyunca otobüste, bırak misafirleri, o turu satan acente

Yazının Devamı

14 ŞUBAT KUTLU OLSUN!

14 Şubat 2021

Bugün 14 Şubat, yani Sevgililer Günü ya da gayrimüslim diyarlarındaki adıyla Aziz Valentine Günü. Bu Sevgililer Günü kutlamasının bu kadar popüler olmasının ardında ticari nedenler olduğu su götürmez bir gerçek olabilir ama ticari de olsa sevdiceğinize sevginizi göstermek de ne kadar kötü olabilir ki?

Lupercalia başlangıç

Her şeyin 13-15 Şubat arası kutlanan ve çok eski bir kırsal Roma festivali olan, arınma ve bereket amaçlı Lupercalia ile başladığı söylenmekte.
Roma’nın kuruluş efsanesinde adı geçen, Romulus ve Remus’un dişi bir kurt tarafından emzirildiği, Palatinus Tepesi’ndeki Lupercal mağarasındaki kurban töreni ile başlarmış bu festival.
Luperci adı verilen rahipler, kurban töreni sonrası ellerinde keçi derisi kamçılarla koşar, yol kenarında bekleyen, kendilerini kamçılatarak doğurganlıklarını artıracaklarına ve doğum sancılarını azaltacaklarına inanan kadınlara vururlarmış. Kimi kaynaklarda erkek ve kadınların tören sonrası adlarını yazarak bir küpün içine attıkları ve yapılan kura

Yazının Devamı

BU TOPRAKLARIN TARİHİ, DÜNYA TARİHİ DEMEK!

7 Şubat 2021

Bugün 2021 Şubat’ının sekizincisi. Tam bin 589 yıl önce bugün, takvimler 412 yılını gösterirken, adını dünya tarihine yazdıracak bir matematikçi, ciğerlerini ilk kez havayla doldurdu Şehr-i Konstantiniy-ye’de, bastı çığlığı ve haber verdi konu komşuya mutlu haberi...
Doğu Roma’nın tahtında o yıl imparator Flavius Theodosius ya da bilinen adıyla II. Theodosius oturmaktaydı. Tahtı babası Flavius Arcadius’tan devralmıştı ve dedesi ile aynı adı taşıyordu. O dede ki, ölmeden önce Roma imparatorluğunu iki oğlu arasında paylaştıracak Roma’nın son imparatoru olarak anılacak I. Theodosius’tu. Bu paylaş-tırmada Flavius Theodosius’un babası Arcadius’a imparatorluğun doğusu düşerken, amcası Honorius’a ise batısı kalmıştı.

‘Theodosius surları’

Bakırköy’den Sirkeci’ye doğru sahil yolunu yani Kennedy Caddesi’ni takip ederek giderken sizi, Zeytinburnu’nda karşılayan o muhteşem surların banisidir imparator II. Theodosius.
Şehr-i Konstantiniyye’nin surları, onun zamanında aşılamaz hale getirilmiş, ‘Theodosius surları’ olarak anılır

Yazının Devamı

İÇİMİ ISITAN ŞİİR

31 Ocak 2021

Gri bulutların sarıp sarmaladığı bir Kuşadası sabahına açtım gözlerimi... Elimde kahve, gözümde gri dalgalar, aklımda İstanbul’um. Eskiden sabahları yürümeyi severdim yurdumun bu cennetten bir köşe kasabasının sokaklarında... Ama “Ben seçilmiş kişiyim, her şeyi yapabilirim” diyen bir başkanın egosuna oyuncak ettiği, sanırım can sıkıntısını gidermek için, bir yapboz gibi sürekli yapıp yıktığı, caddelerini yurdumun güzel ağaçları yerine, Arap ellerinin palmiyeleri ile süslemeye çalıştığı, çiseleyen yağmurda bile adım atmanın eziyete dönüştüğü şehirde yürümek ne kadar rahatlatabilir ki insanı?
Aklımda İstanbul, gözlerim gri bulutların sarmaladığı gri dalgaların dansında, yudumlarken kahvemi, içeriden gelen tanıdık bir şiirin sözleri doldurdu kulaklarımı...

İstanbul

Seni görüyorum yine İstanbul
Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan
Minare minare, ev ev,
Yol, meydan...

Geliyor Boğaziçi’nden doğru

Yazının Devamı

İZLEYEREK GEZMEK Mİ, OKUYARAK GEZMEK Mİ?

24 Ocak 2021

Malumunuz, bu aralar  bırakın alemi keşfetmeyi, yurdum içinde seyahat dahi zor. Kıssadan hisse bu aralar ‘Çok gezen mi, çok okuyan mı?’ sorusu, ‘Çok izleyen mi, çok okuyan mı?’ şekline dönüşmüş durumda.

Sanal turlar pek bir popüler mesela. Çilingir sofrası kuruluyor, telefon ya da bilgisayar televizyona yansıtılıyor, dışarıda yağmur tüm gücüyle antik şehrin sütunlarını döverken, sanal seyyahlar, bir yandan koltuklarında en rahat pozisyonu bulmaya çalışırken, bir yandan da, yurdumun doğusundan, batısına farklı kentlerden rezervasyon yaptırmış diğer sanal seyyahlarla sanal buluşma noktasında, evlerinin konforunda rehberlerini bekliyorlar. Fena değil esasında bu sanal tur işi; yürümek derdi yok, yağmurda ıslanmıyor, soğukta donmuyor, güneşte kavrulmuyorsun, alışılmış sınırlamalar, kıyafet şartı yok, yeme-içme serbest.

Sanal adımlarla Edirne

Pazar akşamı, bizim antika duvar saati tam sekiz kez çalmıştı ki, ekranın düğmesine dokundum. Dizüstünün canlanan ekranı, görünmez bir el tarafından duvarı kaplayan

Yazının Devamı

YİNE HAFTA SONU, YENİ HAFTA SONU

17 Ocak 2021

Geçtiğimiz hafta 100 film, 100 şarkı diye yazınca haklı olarak sormuş okurlar, “Kitap listesi yok mu?” diye. Olmaz olur mu var tabii ki...

‘Dünya Çapında En Çok Satan Kitaplar’ listesinin başında, yayımlandığı 1859 yılından bu yana 200 milyondan fazla satan Charles Dickens’ın ‘İki Şehrin Hikayesi’ var. Onu yaklaşık 150 milyonluk satış ile, 1954 yılında Oxford Üniversitesi hocalarından Profesör J. R. R. Tolkien’in yazdığı ‘Yüzüklerin Efendisi’ izliyor. Üçüncü sırada bir ihtimal herkesin bir şekilde okumuş olduğu bir masal, Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery’nin 1943’te yayınlanan ve 140 milyon satan ‘Küçük Prens’i var. Dört numara yine Profesör J. R. R. Tolkien’e ait ve ilk kez 1937’de yayınlanan ‘Hobbit’ken, beşinci ise Çinli yazar Cao Xueqin’e ait, 1759 tarihli ‘Kızıl Köşkün Rüyası’ adlı destan. Her ikisi de bugüne kadar 100 milyondan fazla satmış.

“Türk edebiyatının en iyi 100 eseri nedir?” sorusunun cevabını ise

Yazının Devamı

HAFTA SONLARININ KIYMETİNİ BİLİN

10 Ocak 2021

Malum, hafta sonları kamu sağlığı yararına 56 saati evde geçirmek durumundayız. Sokağa çıkma yasağı anlamında bakarsanız konuya, can sıkıcı, rahatsız edici olarak algılamak normal.
Ama her hafta sonunu; o hiç sırası gelmeyen 100 filmi seyretmek, bir bardak çay eşliğinde ayaklarınızı uzatarak okumak için aldığınız ama okuyamadığınız kitapların sayfasını çevirmek, gidemediğiniz tiyatro oyunlarının sahnelerini evinizin salonuna kurmak, yeni bir dil öğrenmek, dünyanın en prestijli üniversitelerinin düzenlediği eğitimlere katılmak, örneğin o bir türlü başlanamayan fotoğrafçılık kursunu tamamlamak, koşturmaktan zaman ayırıp gidemediğiniz şehirleri ya da müzeleri yerleri gezebilmek için size bahşedilen 56 saat olarak görürseniz, bırakın sıkılmayı, kısa bile gelecek esasında...
Bu hafta tüm zamanların en iyi film ve şarkılarını keşfetmekle başlayalım, ilerleyen haftalarda diğerleriyle devam ederiz.

En İyi 100 Film

Uzun zamandır aklımdaydı. Bu yıl yapılacaklar listeme ekledim. ‘Tüm Zamanların En İyi 100 Filmi’ni seyretmeye başladım. Listenin başında 1994 yapımı

Yazının Devamı

YİNE YENİ BİR YIL

3 Ocak 2021

Bir yılın üzerini daha çizdik hayat dediğimiz takvimden...
Kimimiz sevdiklerini kaybetti, kimimiz işini… Hiç bitmez denilen aşklar bitti, bilinmedik duyulmadık illetler mutluluğumuzu tüketti...
Ama tam da aynı zamanlarda kimimiz de hayatının aşkını buldu, bir kısmı onunla bir hayat geçirmek için söz verdi, genç ailelere yeni üyeler katıldı, kimimiz hiç beklemediği anda hayatının işini ya da derdinin dermanını buldu...
Hayat aynı hızla yavaşlamadan, bizi beklemeden kendi menzilinde ilerledi her zaman olduğu gibi...

‘Hayat bir tren’

Rahmetli dedem Sabri Efendi’nin dediği gibi; “Hayat bir tren, bizler de o trende yolcu. Ne bineceğimiz ne de ineceğimiz istasyonu biliyoruz.”
Hayata kaderci yaklaşacaksak eğer, ahval bu olunca geriye bize bahşedilen zamanı en iyi şekilde kullanmak dışında pek bir şey kalmıyor.

Yazının Devamı