Bir yılın üzerini daha çizdik hayat dediğimiz takvimden...
Kimimiz sevdiklerini kaybetti, kimimiz işini… Hiç bitmez denilen aşklar bitti, bilinmedik duyulmadık illetler mutluluğumuzu tüketti...
Ama tam da aynı zamanlarda kimimiz de hayatının aşkını buldu, bir kısmı onunla bir hayat geçirmek için söz verdi, genç ailelere yeni üyeler katıldı, kimimiz hiç beklemediği anda hayatının işini ya da derdinin dermanını buldu...
Hayat aynı hızla yavaşlamadan, bizi beklemeden kendi menzilinde ilerledi her zaman olduğu gibi...
‘Hayat bir tren’
Rahmetli dedem Sabri Efendi’nin dediği gibi; “Hayat bir tren, bizler de o trende yolcu. Ne bineceğimiz ne de ineceğimiz istasyonu biliyoruz.”
Hayata kaderci yaklaşacaksak eğer, ahval bu olunca geriye bize bahşedilen zamanı en iyi şekilde kullanmak dışında pek bir şey kalmıyor.
Yok eğer gerçekçi yaklaşacaksak, kontrol edemediklerimizin hayatımıza etkisini en az düzeyde tutmaya çalışıp, kontrol edebildiklerimize odaklanmak, bu yolculuğun her gününü en iyi şekilde değerlendirmek, kendimizi geliştirmek, üretmek ve bizden sonra bu trene bineceklere, bizi hatırlatacak bir iz bırakmak olmalı amacımız.
Aztek’ler de aynı şekilde düşünmüş olmalılar ki, “Bir insan, ancak onu hatırlayacak insan kalmadığı zaman gerçekten ölür” özlü sözünü miras bırakmışlar ölümsüzlük uğruna bizlere.
Hemingway, “Her insanın iki ölümü vardır. Biri öldüğünde, diğeri ismi son kez söylendiğinde...” derken, Schopenhauer, “Adını hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın” demiş.
‘Ölümsüzlüğün sırrı’
Ama ‘Sultanü’ş Şuarâ’ yani ‘Şairlerin Sultanı’ unvanlı Baki’nin kelamı kadar akılda kalıcı değil hiçbiri...
“Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş”
Bu dünyada güzel bir iz, eser bırakmak! Mevlana’nın da söylediği tam olarak bu esasında...“Kâmil odur ki koca dünyada bir eser Eseri olmayanın yerinde yeller eser” Ölümsüzlüğün sırrı işte bu kadar basit. Ama bunun ilk adımı nefse hakim olmak ise ikincisi kendini geliştirmek. Disiplin ister, kendini kontrol ister, mütevazılık ister. Zordur vesselam...
Kaderci ya da gerçekçi olmak!
Trende yolcuysak eğer, her iki durumda da yapacaklarımız benzer esasında. Sadece yolculuğu nasıl gördüğümüz, amacımız değişmekte o kadar.
Cuma sabahı itibarı ile hayat treni yeni yolcularını aldı ve 2021 durağına doğru hareket etti. Bu etabın planını henüz yapmadıysanız eğer, alın kâğıdı kalemi elinize, hoş bir seda yolunda bu etap için ufak hedeflerinizi yazın alt alta. Benimkiler kimi kolay kimi zor tam 40 madde.
Bu arada, ufak hedefler, ileri de bekleyen büyük hedeflere ulaşmada ara duraklardır, sakın unutmayın.
“2021’in önce sağlık, sonra mutluluk, güzel başarılar, bol kazançlar; ama en çok ta bol bol gezeceğimiz güzel günler getirmesi dileklerimle...”