"Benden farklı düşünenlerin görüşlerine saygı duymak ve anlamaya çalışmak yaşam idealimdir."
Mevcut bir yasa geçen zaman içerisinde günün koşullarına uymayabilir. Bu nedenle bugünün koşullarına uygun olmayan yasaların değişmesi tartışılmalı ve düşünülmelidir.
Bu yasalardan biri de Medeni Kanun'un 166. Maddesidir. Bu maddenin son fıkrasında "...Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir..." denilmektedir.
***
*Yani taraflardan biri boşanma davası açacak.
*Bu dava herhangi bir nedenle reddine karar verilecek.
*Bu kararın kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçecek.
*Bu 3 yıl içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamadıysa
Bana "Ya arkadaş sen nafaka mağduru değilsin, neden nafaka süresiz nafakayı eleştiriyorsun?" diyenler çok var.
Karşımdaki insanın durumunu anlamam için illa da benim de mağdur olmam gerekmiyor. Mağduriyeti bilmek farkındalık, anlamak ise öz farkındalıktır.
Aynı zorlukları ve acıları yaşamasalar da zorluklardan ve acılardan geçen insanlar birbirlerini daha iyi anlarlar.
Bir insanın ölünceye kadar bitmeyen borçla yaşamasının zorluğunu anlamam herhalde çok zor olmamalı. Bu insan doğasına aykırıdır. İnsan borcunun veya cezasının bir gün biteceğinin umut edebilmeli.
Süresiz nafaka kalkmalı, dediğimde bu bazen yanlış anlaşılıyor. Nafakanın tamamen kalkmasını savunuyorum gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor.
Oysa ben hiçbir zaman nafaka tamamen kalksın demedim. Sadece bu konunun tartışılarak yoksulluk nafakasının süreli hale getirilmesi gerektiğini söyledim. Çocuklar için ödenen iştirak nafakasının bile belirli bir süresi var.
***
Öncelikle bu konunun kadın hakları ile ilgisinin olmadığı kanaatindeyim. Diyelim ki kadın hakları; boşanan erkeğin evlendiği ve bu olayın hiçbir şekilde tarafı olmayan eşin durumunu dikkate almayacak mıyız? O da nedeni olmadığı bir sorunun faturasını hayat boyu ödüyor.
Buradaki sorun 30 yıl önce yürürlüğe giren bir yasanın bugünün şartlarına uygun olmamasıdır. Koşullar değişmiştir. Doğal olarak yasanın da değişmesi gerekir. Bu yasanın milyonlarca mağduru olduğu gerçeğini görmek zorundayız.
***
Bir erkeğin bir gün bile evli kalsa hayat boyu nafaka ödemek zorunda kalmasının adil olduğu nasıl savunulabilir. Hukuken sebebiyet vermediğiniz bir sonuçtan sorumlu da olmamanız gerekir.
O kadın yoksulsa veya mesleği yoksa bunun faturası eşe mi çıkartılmalı?
Sosyal Medyada Hakarete Uğrayanlara Yol Kılavuzu
Dün sabah, sanatçı bir arkadaşım aradı. Sosyal medya üzerinden kendisine yapılan bir hakarete çok üzüldüğünü söyledi. Binlerce övgü alan bu değerli sanatçımızı asıl etkileyen kişilik haklarına yönelik saldırı olmuş.
Hak arama özgürlüğünü kullanmasını önerdim. Ne yazık ki bu saldırıları yaşam biçimi haline getirenler var. Adam sabah erkenden kalkıyor ve klavye başında gece yarılarına kadar hakarete devam ediyor.
Hiç kimsenin bir başkasına hakaret etmeye hakkı yoktur. Eleştiri ile hakareti ayırmakta zorluk çekenler var.
***
Sosyal medya üzerinden bir habere veya bilgiye ulaşmanız ve o haberle veya habere konu olan kişilerle ilgili yorum yapmanız ve düşüncelerinizi açıklamanız saniyeler içinde gerçekleşebiliyor.
Yaptığımız çalışmalar çok sayıda boşanmanın basit nedenlerle gerçekleştiğini gösteriyor.
Bunun da en başta nedeni yoğun duygulu ilişkilerde iletişimin daha zor sağlanması...
Çoğu zaman iki taraf da iyiniyetli olduğu halde dertlerini birbirlerine anlatmakta zorluk yaşıyorlar.
Oysa iki taraf da empatiyle birbirini dinlemeye çalışsa her şey daha kolay olacak.
Peki boşanma aşamasına gelmiş olan bir ilişkide yeniden mutluluk mümkün mü?
İşte atılması gereken adımlar:
1) İletişim kopma noktasına gelmişse, eşinize bir mektup yazın ve onu dinlemeye hazır olduğunuzu aslında yaşanan sorunlarda sizin de hatalarınız olduğunu belirtin.
2) Bir araya geldiğinizde sizi suçlasa bile onu anlamaya çalışarak sözünü bitirinceye kadar dinleyin. Arada bir anlattıklarını doğru anladığınıza inandırmak için tekrar edin.
Bana gelen birçok mailde “Aslında eşimle birbirimizi seviyorduk, her şey yolundaydı, bu duruma nasıl geldik?” sorusu soruluyor.
Yaptığımız araştırmalarda eşleri boşanmaya götüren nedenle gerçek nedenin farklı olduğunu gözlemledik.
Bazen ayrılmak isteyen eş de gerçek nedenin ne olduğunu bilemeyebilir.
Aslında bu sıklıkla karşılaştığım ama üzerinde durulmayan asıl neden eş tarafından takdir edilmemektir. Eşi takdir etmek neden bu kadar zor geliyor? Anlayamıyorum.
İçtenlikle söylüyorum ki, evliliklerde mutluluğu sürdürmek sanıldığı kadar zor değil.
Sadece eşin fedakârlıklarını takdir etmek, değerli bulmak bile onlarca sorunu çözecektir.
Çünkü olumlu bir davranışın tek bir etkisi yoktur. Her olumlu davranış veya söz birden çok olumlu sonucu ardı ardına getirir.
Olumlu olarak tanımlanan, değer verilen ve takdir edilen bir eş kolay kolay evliliğini yıkmıyor.
Boşanma davalarında zaman zaman eşler “Velayeti ben alacağım, sana da göstermeyeceğim” gibi olumsuz bir tavır içerisine giriyorlar.
Hatta çok ciddi cezaları olduğu halde çocuğunu kaçırıp diğer ebeveynle görüştürmeyenler var.
Eşinize karşı istediğiniz kadar kızgın olun, çocuğunuzu eşinizle görüştürmediğinizde, velayet savaşlarına girdiğinizde sizce bundan sadece eşiniz mi zarar görüyor?
Şunu çok iyi bilmek gerekir ki bu çekişmeler ve kavgalardan en çok zarar gören hatta hayatı altüst olan o çok sevdiğiniz bakmaya kıyamadığınız çocuğunuzdur.
Çocuğunuzu seviyorsanız velayet konusunda eşinizle mutlaka bir anlaşma yolu bulun. Bırakın çocuğunuzu babasıyla veya annesiyle görüşmesini engellemeyi onları görüştürmek için büyük çaba gösterin.
Çocuğunuzu anne veya baba sevgisinden mahrum etmeyin. Kavgalarınıza karıştırmayın. Bunlara dikkat etmezseniz ona en büyük zararı verirsiniz. Ana baba sevgisinin yerini para, araba, kredi kartıyla dolduramazsınız. Bunun telafisi yoktur.
Çocuğunu bu sıkıntıları yaşatan ve sonra pişmanlık duyan yüzlerce kişiyle konuştum.
***
1) Öncelikle bu suçun mağduru olduğunuzu bu suçun işlenmesinde asla sizin hiçbir etkiniz ve sorumluluğunuz olmadığını kabul edin. Asla kendinizi suçlamayın.
2) Kesinlikle duş almayın, etrafta hiçbir şeye dokunmayın. Üzerinizdeki giysileri ve iç çamaşırları yıkamayın.(Tecavüz mağdurları)
3) En kısa sürede şikâyette bulunun. Çünkü ne kadar erken başvuruda bulunursanız olayın kanıtlanması o kadar kolay olur.
Peki, nerelere başvurabilirim?
*CUMHURİYET SAVCILIĞI
*ALO 155 POLİS
*ALO 156 JANDARMA
*ALO 183 AİLE, KADIN, ÇOCUK, ÖZÜRLÜ VE SOSYAL HİZMET DANIŞMA HATTI