"Benden farklı düşünenlerin görüşlerine saygı duymak ve anlamaya çalışmak yaşam idealimdir."
Mevcut bir yasa geçen zaman içerisinde günün koşullarına uymayabilir. Bu nedenle bugünün koşullarına uygun olmayan yasaların değişmesi tartışılmalı ve düşünülmelidir.
Bu yasalardan biri de Medeni Kanun'un 166. Maddesidir. Bu maddenin son fıkrasında "...Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir..." denilmektedir.
***
*Yani taraflardan biri boşanma davası açacak.
*Bu dava herhangi bir nedenle reddine karar verilecek.
*Bu kararın kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçecek.
*Bu 3 yıl içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamadıysa
Evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacak.
Bu durumda eşlerden biri boşanma davası açarsa boşanmaya karar verilecek.
***
Yasanın olumlu yanı; eşlerden biri hangi sebeplerle olursa olsun diğer eşi hayat boyu kendine esir edemeyecek olmasıdır.
Peki sorun nerede?
Sorun 3 yıllık fiili bekleme süresinde...
Açılan ilk boşanma davasının reddine karar verilmesi ve kanun yollarının kullanılması ile zaten uzun bir zaman geçmiş oluyor.
Bunun üzerine bir de 3 yıllık fiili ayrılık süresini, yeniden açılacak dava ve kanun yollarını ilave ettiğinizde eşlerin yeni bir hayat kurmaları zorlaşıyor.
Peki ne yapmalı?
Yapılması gereken; bu fiili ayrılık süresinin bir yıl veya daha kısa yani makul bir süreye indirilmesidir. Çünkü amaç eşlerin barışma ihtimali ise dava sürecinde bunun için yeterince zaman geçmiş oluyor..
***
Süresiz Nafaka
Ben, süresiz nafaka veya diğer hukuki konularda sadece kimsenin mağdur olmayacağı adil bir çözüm için uğraşıyorum.
Süresiz nafaka ile ilgili düşüncelerimi açıkladım. Bu düşüncelerim farklı kesimler tarafından eleştirildi. Bundan daha doğal bir şey yok.
Ben de bu eleştirileri ve farklı görüşleri yararlanmak için dikkatle okudum, henüz farklı düşünmemi sağlayacak bir gerekçe göremedim.
Çünkü hukukta ileri sürdüğünüz görüşün dayanaklarının haklı olması gerekir.
***
Ancak benim görüşlerimden farklı, hatta tamamen zıt düşünenlerin düşüncelerini büyük bir saygıyla karşılıyorum. Her düşünce değerlidir. Dinleyeceğiz, konuşacağız ve birbirimize doğruları anlatmaya çalışacağız. "En doğrusunu ben bilirim" tavrı savunduğumuz haklı fikirlere de çok zarar verir.
Bu nedenle bu konunun geniş bir katılımla tartışılmasının önemini belirmiştim. Daha önce de bu yönde çok değerli çalışmalar yapıldı ama devam etmeli!
Eğer görüşlerimiz, yeterince haklıysa ve adilse (ki ben böyle olduğuna inanıyorum.) bıkmadan, usanmadan ve farklı görüşlere de saygı duyarak ve dinleyerek anlatmalıyız. Farklı görüşte olanları dinlememek, saygı duymamak, ne kadar haklı olursanız olun haklı fikirlerin haklılıklarını zedeler.
O halde bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarına önerim şudur; farklı görüşte olan tüm kesimlerin, yetkililerin ve basının da yoğun katılımını sağlayarak yeniden bir panel düzenlemeye çalışalım.
Farklı görüşler tartışılsın. Ben tarafsız bir gözle bakan bir yurttaş, bir hukukçu olarak böyle bir panelde, bu yasanın değişmesi gerektiğini gerekçeleriyle anlatmaya hazırım.
Hayat boyu yeterince araştırmadığım ve emin olmadığım hiçbir düşünceyi savunmadım. Ancak buna rağmen düşüncelerimin hatalı olduğunu anlarsam, hatadan dönmeyi de erdem olarak görürüm.
Mutluluk ve sağlık dileklerimle…
Cengiz Hortoğlu