Bayramlar çocuklar için daha bir güzel. Çünkü çocukluk, sevgi, umut, daha çok mavi, daha çok deniz demek... Daha da önemlisi düşlerini kaybetmemek, her hikâyenin sonunun güzel biteceğine, inanmak demek…
Bu salı bayram, aklımda çocukluğum. Ne güzel günlerdi o günler!
Annem, günler öncesinden hazırlıklara başlardı. Bu hazırlıklar komşuların yardımıyla daha bir güzelleşir, daha bir renklenirdi.
Gaziantep’in, meşhur yuvalaması, sarması, çiğ köftesi, içli köftesi, zerdesi, sütlacı, kadayıfı, baklavası süslerdi sofraları…
Sandıktan çıkartılıp bakır sinide getirilen pestil, sucuk ve tarhanası…
O artık yok ama hatıraları tek tesellimiz.
***
Çocuğun velayeti annede ise baba, babada ise anne çocuğunu icra yoluyla almak zorundaysa hem maddi hem manevi büyük sıkıntılar yaşıyorlar.
Çocuk için de hiç de kolay bir durum değil.
Mahkeme tarafından belirlenen günlerde çocuğunu görmek isteyen anne veya baba, maddi açıdan çok rahat değilse işi daha da zor.
Çocuğunu mahkeme kararıyla görmek isteyen ebeveynin öncelikle mahkeme kararını icraya koyması gerekiyor.
Sonra, harç, yol gideri, uzman ücretini yatırması gerekiyor. Bu tutar iki görüş için ortalama 500 Tl civarında tutuyor.
Çocuk teslimi işlemi sırasında herhangi bir direnme yoksa bu masraf karşı taraftan istenemiyor.
Çocuğıu almak üzere çocuğun olduğu eve gidildiğinde, çocuk teslimi için bir haciz tutanağı düzeniyor. Tutanakta, anne ve baba borçlu ve alacaklı olarak kayıt ediliyor.
Borç miktarı bölümüne ise ‘çocuk teslimi’ diye yazılıyor.
Empati yapmak, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyup yaşadıklarını anlamaktır.
Düşünün, bir yıl evli kaldınız ve boşandınız, aylık geliriniz de 2.000TL… Bu paradan 700TL eski eşinize yoksulluk nafakası veriyorsunuz, geriye kaldı 1.300TL…
Yeniden evlendiniz ve çocuğunuz oldu.
Süresiz nafakanın mağduru sadece boşanan eş değil, bu olayın tarafı olmayan, boşanan eşin evlendiği kadın ve çocuğudur.
Gerçekten bu duruma bir çözüm bulunması gerektiği kanaatindeyim.
Eş, evlilik çok kısa süreli olsa da hayat boyu nafaka ödeme zorunda kalabiliyor. Nafaka yükümlüsünün hiçbir kusuru olmasa da bu da sonucu değiştirmiyor.
*Kadın asgari ücretle çalışıyor olsa da bu bile nafakanın kalkması için yetmiyor.
***
Bu konuyu daha önce yazmıştım, önemli olması nedeniyle tekrar yazıyorum.
Sosyal medya üzerinden bir habere veya bilgiye ulaşmanız ve o haberle veya habere konu olan kişilerle ilgili yorum yapmanız ve düşüncelerinizi açıklamanız saniyeler içinde gerçekleşebiliyor.
Sosyal medya üzerinden yazdığınız bir yazı veya bir yoruma dünyanın diğer ucundaki insanlar bile anında ulaşabiliyor. Ve yazdıklarınız kalıcı hale geliyor. Bu Sosyal medyanın ne denli etkili olduğunu gösteriyor.
Bazen yorum adı altında öyle şeyler yazılıyor ki bu durum gerçekten ciddi bir sorun oluşturuyor.
1)Sürekli yakınmak,
2)Ailenin bütçesini düşünmeden harcama yapmak,
3)Sevgi sözcükleri yerine nefret sözcükleri kullanmak,
4)Somurtmak,
5)Eşinin ailesine gereken saygıyı göstermemek,
6)Çocukların olumlu taraflarını kendine, olumsuz taraflarını eşine benzetmek,
7)Yalan söylemek,
8)Giyimine ve bakımına özen göstermemek,
Bundan bir süre önce bir arkadaşım aradı. 25 yıldan bu yana nafaka ödediğini, artık ödeme gücünün olmadığını ve ne yapması gerektiğini sordu.
Eski eşi nafaka alabilmek için çalışmıyor ve de evlenmiyormuş. Oğlu için ödediği nafaka kesilmiş ama eşine ödediği nafaka devam ediyormuş.
Gerçekten bu duruma bir çözüm bulunması gerektiği kanaatindeyim.
Yoksulluk nafakası 1988 Yılına kadar sadece bir yıl ile sınırlıydı. Daha sonra yapılan değişiklikle süresiz hale getirildi.
Türk Medeni Kanun’un 175. Maddesinde “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz,” denilmektedir.
Eş, evlilik çok kısa süreli olsa da hayat boyu nafaka ödeme zorunda kalabilir. Nafaka yükümlüsünün hiçbir kusuru olmasa da bu da sonucu değiştirmiyor.
*Nafaka yükümlüsü, nafakayı ödeyemezse ne olur?
Gönül ister ki evlilikler bir ömür boyu sürsün. Ama ne yazık ki bu her zaman mümkün olmuyor. Bazen evlilikler öyle bir hale geliyor ki sadece eşlerin değil çocukların da mutluluğunu ve başarısını etkiliyor.
O halde artık evliliği yürütemiyorsanız bu süreçte dikkat etmeniz gereken 9 madde:
1)Çok emin olmanıza rağmen yine de bir aile danışmanıyla görüşün.
2)Mümkün olduğu kadar anlaşmalı olarak boşanmaya çalışın.
3)Anlaşmalı boşanma davası açarken düzenlenen protokolde şartların (Nafaka tazminat, velayet, görüş günleri gibi konularda) açık, anlaşılır ve net olmasına dikkat edin.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak da eşinizle bir anlaşmaya varırsanız anlaştığınız hususları boşanma protokolünde açık seçik yazın.
4)Çocukların kimin yanında kalacağına eşinizle birlikte karar vermeye çalışın.
Çocukların kimde kalacağını düşünürken, “Benim yanımda kalsın” ısrarı yerine, “Çocukların kimin yanında kalması daha doğru olur?” sorusuna yanıt arayın.
“30 yaşında bir kadınım. Eski Eşimle 6 yıl evli kaldık. Sürekli hakaret ve şiddet görüyordum, buna rağmen kızım için katlandım.
Sonra bir gün, ‘Ben başkasını seviyorum senden boşanmak istiyorum,’ dedi. Onun isteğiyle boşandık.
Benden boşandıktan sonra, o birlikte olduğu kadınla evlendi. Ben de beş yaşındaki kızımla birlikte annemlerde kalıyorum.
Boşandıktan sonra bir adamla tanıştım, nişanlandık. Birkaç aya kadar da evlenmeyi düşünüyorduk.
Ancak eski eşim nişanlandığımızı öğrenmiş ve geçen hafta evimize geldi. ‘Sen benim namusumsun, kızınla oturacaksın, yoksa senin için çok kötü olur,’ diye tehdit etti ve küfürler savurdu. Evlenirsem kızımı da benden alacakmış.
O günden beri gözüme uyku girmiyor. Yaşadıklarımı nişanlıma da anlatamadım, ailem de çaresiz.
Kızımla da konuşmuş, ‘Senin velayetini alacağım,’ demiş.