Yoksulluk nafakası 1988 Yılına kadar sadece bir yıl ile sınırlıydı. Daha sonra yapılan değişiklikle süresiz hale getirildi.
Türk Medeni Kanun’un 175. Maddesinde “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz,” denilmektedir.
Eş, evlilik çok kısa süreli olsa da hayat boyu nafaka ödeme zorunda kalabilir. Nafaka yükümlüsünün hiçbir kusuru olmasa da bu da sonucu değiştirmez.
***
Nafaka yükümlüsü, nafakayı ödeyemezse ne olur?
*Her nafaka bedeli için 3 aya kadar tazyik hapis cezası alır.
*Hapis de yatsa yine o hapis nedeni olan nafaka bedeli dahil olmak üzere ödeme sorumluluğu aynen devam eder.
***
“27 Yaşında bir kadınım, 3 yıldan bu yana evliyim. Birbirimizi severek evlendik. Ancak son zamanlarda benden uzaklaşması nedeniyle eşimden şüphelenmeye başladım. Çünkü yatak odalarımızı da ayırmıştı.Yaptığım araştırmalarda hem de benim de tanıdığım bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrendim. Ancak beni aldattığını bildiğimi o bilmiyor.Benim gibi, genç ve güzel bir kadını neden aldatır diye, ona çok kızıyorum.Affetmeyip boşanırsam çok acı çekerim diye korkuyorum.Bazen acaba hiç görmezden mi gelsem diyorum. Çelişkiler içindeyim.Sizce affetmeli miyim? Yoksa dava açıp haklarımı aramalı mıyım? Ayrıca dava açmaya karar verirsem haklarım neler?”
***
Değerli okurum, bu vereceğiniz karar tüm yaşamınızı değiştirecektir. Bu nedenle bu kararı siz vermelisiniz. Ne karar verirseniz verin, ancak kararsız kalmayın.
Kararsızlık kadar insan enerjisini yok eden çok az şey vardır.
“37 yaşında bir kadınım. Eşimle 2008 yılında evlendik. Eşimle ilişkimiz yok durumunda… Boşanma davası açacağım ama tüm mal varlıklarımız eşimin üzerinde… Benim üzerimde ise sadece ailemden miras kalan bir daire var. Mal paylaşımı nasıl olacak?
***
Değerli okurum, boşanma davası sırasında eşler arasında çıkan en önemli sorunlardan birisi mal varlıklarının ne olacağı, kimin ne alacağıdır.
Peki, eşleri yakından ilgilendiren edinilmiş mallara katılma rejimi nedir?
A) 1 Ocak 2002’den itibaren (Farklı bir mal rejimi seçilmediyse) tüm evli çiftler için uygulanacak yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir.
Bu mal rejiminde, edinilmiş mallar ile kişisel malların hangileri olduğu büyük önem taşıyor. Tarafların hak ve alacaklarını belirlemek üzere tasfiyeye girecek olan mallar, edinilmiş mal tanımına giren mal varlıklarıdır.
*Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler
Elbette, 20 yıl, 30 yıl evli kalıp sonra boşanmak zorunda kalan ve yoksulluk nafakasıyla yaşayan kadınlar için nafakanın devam etmesi gerektiği kanısındayım.
Ama birkaç ay evli kalıp yaşam boyu nafaka ödemek zorunda kalanları da anlamak zorundayız. Öyle mailler alıyorum ki; sadece erkek değil, onun daha sonra evlendiği eşi ve çocukları da mağduriyet yaşıyorlar.
Özellikle nafaka borcunu ödeyemeyen ve bu nedenle hapis cezası alanlar var. Nafaka yükümlüsünü, cezaevine girmesi de kurtarmıyor, yine nafakadan sorumlu…
*Kadın asgari ücretle çalışıyorsa, bu durum bile nafakanın kalkması için yetmiyor
Bir insanın anne-babasının bile evlatlarına destek olma zorunluluğu eğtitim dönemiyle sınırlı...
***
Ömür boyu nafaka neden kalkmalı?
*Nafaka alan kadın, nafaka kesilmesin diye, iş aramayabiliyor veya kayıt dışı çalışabiliyor.
27 yaşında genç bir kadınım. 6 aydan bu yana evliyim.
Güya birbirimizi severek evlendik. Ancak aldığım bir mesajla tüm hayallerim yıkıldı. Meğer eşimle evlenerek ne büyük hata yapmışım
Bir kadın, “Eşimle uzun zamandır görüştüklerini, birbirlerini çok sevdiklerini yazıyordu.
Eşim banyoya gittiğinde cep telefonuna baktım. Kadının gerçekten de telefonu başka bir isimle kayıtlıydı. Sonra karşılıklı mesajlarını okudum. Kızgınlığım ve şaşkınlığım daha da arttı.
Ertesi gün eşimle konuştum, hiç inkar etmedi.
Kadını da aradığımda yaşadıklarını aynen anlattı.
Ben de evden ayrılıp ablamın evine gitmeye karar verdim.
“43 yaşında bir kadınım, eşimle birbirimizi severek evlendik. Evliliğimizin ilk yıllarında sorun yoktu.
Ancak son beş yıldan bu yana adeta aynı evde yaşayan pansiyoner gibiyiz.
Ben odamda yatıyorum, o salonda.... İki yabancı gibiyiz.
Bu konuyu ne zaman konuşmaya kalksam tartışıp kavga yapıyoruz.
Ancak bundan bir ay kadar önce yine aynı konuyu konuşmaya çalıştığımda bana şiddet kullandı. Ben de ertesi sabah hastaneden rapor aldım.
Şu anda da bir arkadaşımın evinde kalıyorum. Bu durumda ne yapmalıyım, boşanma davası açabilir miyim?”
***
Değerli okurum, evlenmenin, aile kurmak, hayatı paylaşmak, acı tatlı günleri birlikte yaşamak gibi sosyal amaçları vardır.
37 yaşında bir kadınım, eşimin beni aldattığını biliyorum. Ancak mahkemeye hangi kanıtlar sunulabilir, bunu bilmiyorum. Beni aydınlatmanızı rica ediyorum.”
***
Değerli okurum, sizin davanızı hangi delillerle kanıtlayabileceğinizi bilemem.
Ancak, bu konuda daha önce de yazdığım gibi bu davalarda hangi delillerin sunulabileceğini sizinle paylaşabilirim.
Değerli okurlarım, aldatma delillerini daha önce de yazmıştım. Ancak bu konuda çok sayıda mail aldığım için aldatmayı kanıtlama delilleri tekrar sizinle paylaşma gereği duydum.
***
İşte aldatmayı kanıtlayabilecek deliller:
1)Aldatmayı bilen, gören veya bu konuda bilgisi olan tanıklar,
“28 yaşında genç bir kadınım, 3 yıldan bu yana evliyim.
Bundan on gün kadar önce eşime gördüğüm rüyamı anlattım, Gördüğüm rüya onu çok üzmüş ve sinirlendirmiş.
Bana boşanma davası açacakmış.
Ben boşanmak istemiyorum. Eşim dava açarsa kazanır mı? Ne yapmalıyım?”
***
Değerli okurum, keşke böyle bir şey yapmasaydın. Böyle bir rüyayı eşinize anlatmanız şart mıydı?
Hiç kimse eşinden böyle bir rüya duymak istemez. Belki o da size böyle bir rüyasını anlatsa siz de çok üzülürdünüz.
Ama artık olan olmuş, mademki evliliğinizi sürdürmek istiyorsunuz, özür dilemeyi deneyin.