Trabzon lige döndü!

3 Eylül 2012

Böyle bir maçın skorunu olsa olsa bir penaltı golü belirleyebilirdi. Çünkü ne Gaziantepspor’un, ne de Trabzonspor’un bu oyun anlayışı ve hücumcuları ile kazanacak gücü vardı. Orta alanı Sapara ve Soner ile kullanmaya çalışan, ancak topu bir türlü ön bölgeye taşıyamayan Trabzonspor’da gol umudu Henrique, savunmanın arasında kayboldu gitti. Volkan oyunda kaldığı süre boyunca o kadar etkisiz ve isteksizdi ki, Şenol Güneş ona ancak bir devre tahammül edebildi.
Gençlerbirliği’nde forvet arkasında oynayan ve savunmanın arasına sızarak sürpriz vuruşlar yapabilen Yasin ilk iki haftada olduğu gibi dün de sahada yoktu. Videoton maçının iyileri arasındaki Zokora ise hiç inisiyatif almadı. Topa daha çok sahip olmasına karşın özellikle hücumda istediklerini yapamayan Trabzonspor’da sol kanat işlemedi. Sağda Serkan çok çalıştı, ama onun çabasına diğerleri ayak uyduramadı.
Dün geceye kadar puanı bulunmayan Gaziantepspor da farklı değildi rakibinden. Daha çok Trabzonspor’u durdurmaya çalışan, hücumda Serdar Özbayraktar’ın yeteneğine ve hızına güvenen ev sahibi takım, istediğini de yine bu oyuncusunun kazandırdığı bir penaltı ile aldı. Mustafa Yumlu’nun ceza alanı içinde Serdar’ı acemice

Yazının Devamı

Sökün kokartını, bitirin hakemliğini!

1 Eylül 2012

Adına meslek diyebiliyorsak, Türkiye’deki en nankör işlerin başında gelir hakemlik.
Futbolcu hata yapar, camia sahip çıkar.
Teknik adamı yanlış tercihleriyle takımını yakar, kulüp başkanı ve taraftarı onun için savaşa girer.
Yönetici eylemleri ve söylemleriyle futbolun tüm değerlerini alt üst eder, kocaman bir ordu onu savunur.
Hakem hata yapmaya görsün. Ötesinde, berisinde bir Allah’ın kulunu (Türkiye’de bir hakem hariç) bulamaz.
Ne MHK Başkanı vardır ona varoluş nedenini hatırlatacak, ne bir federasyon yöneticisi oradadır destek olacak. Fırsat bu ya, hakem hata yapınca kulüp başkanı vurur, teknik adamı vurur, futbolcusu vurur. Yetmedi mi? Hakem eskileri (!) vurur. Son darbe de medyadan gelir.
Posası çıkarılmış hakemim tutunacak bir dal, ayakta kalmasına yardım edecek bir el, her insanın hata yapabileceğini anlatacak bir dost sesi ister.

Yazının Devamı

Bedeller ödemekle bitmez!

31 Ağustos 2012

Maçtan önceki basın toplantısında Şenol Güneş’in verdiği çok önemli bir mesaj vardı; “Videoton’u geçip Avrupa Ligi’ne katılırsak, bundan sonraki planlarımızı daha doğru yapabilir, önümüzü daha net görebiliriz.” Şenol hoca açıkça ifade etmese de, Trabzonspor’un kaderi bir anlamda Macar temsilcisi karşısında alınacak sonuca endeksli idi. Tur, yeni transferler, dargınlıkların ortadan kalkması, bordo-mavili camianın içinde bulunduğu sıkıntılardan sıyrılması demekti bir anlamda.

Videoton’un geçen hafta Trabzon’da elde ettiği beraberlik avantaj gibi görünse de, Avrupa Ligi’ne yükselebilmesi için gol atması şarttı. Dolayısıyla ilk maçtakinin aksine daha ofansif oynaması bekleniyordu. İlk etapta Trabzonspor’un da istediği bu idi.

Ancak maçın normal süresi içinde görüldü ki, ilk maça oranla değişen fazlaca bir şey yoktu futbol adına. Ev sahibi kendi sahasında oynamasına rağmen son derece tedbirli, o şart olan golü bulmak içinse şansına güvenir bir havada idi. Daha doğrusu Trabzonspor savunmasının yapacağı hataları kovalayıp fırsat yaratmaktı amacı. İstediği fırsatları da bulmadı değil hani. Toth, Gyursco ve Adam ile yürekleri hoplatan pozisyonlar geldiğinde Onur’un mükemmel

Yazının Devamı

Bu kez Güneş haklı çıktı!

27 Ağustos 2012

Bir teknik direktör maçtan 24 saat önce yönetimden medyaya, futbolcudan taraftara ortalığı kırıp geçiriyorsa, o takımda ve kulüpte ciddi sıkıntılar yaşandığını kimse inkar edemez.
Şenol Güneş’i bu denli hiddetlendiren sadece Karabükspor ve Videoton maçlarında alınan sonuçlar değil kuşkusuz. Özellikle transfer konusunda rahatsızlığı bulunan deneyimli teknik adam, tablonun bütününe baktığınız vakit kendisini varolan sorunların dışında göremeyeceği gibi, bunların tümü ile tek başına mücadele etmesi de imkansız elbette.
Güneş, dün akşam yeni bir ekip olmanın sancılarını yaşayan Elazığspor karşısına farklı bir takım çıkardı. Volkan ve Giray sakatlığı nedeniyle yoktu. Olcan ve Halil kulübede, Videoton maçının ikinci yarısında oyundan alınan Colman ise evinde idi! Belli ki Arjantinli oyuncu yakın gelecekte Trabzonspor’un yeni sorunlarından biri olacak.

Özgüven için anlamlı sonuç
Şenol hoca tercihini Henrique, Vittek, Soner ve Yasin’den yana kullanırken, Alanzinho’ya ilk onbirde şans tanıdı. Takımın doksan dakika içinde performanslarına bakınca Güneş’in haklılığı ortaya çıktı. Soner oyun kurucu, Zokora ise hemen gerisinde kesici pozisyonunda idi. Oyuna katkısı pozitif

Yazının Devamı

Hangi Trabzonspor’u özlüyorsunuz?..

25 Ağustos 2012

Bordo-mavili ekibin çeyrek asır sonra şampiyonluk özlemini şike iddialarının gölgesinde averajla kaçırdığı sezon, adeta bugünlerin habercisiydi.
O müthiş kadro yaprak dökümüne uğradığında “gidenlerin yeri nasıl olsa dolar“ tezinin ne büyük bir yanılgı olduğunu görmek uzun sürmedi.
Selçuk, Umut, Egemen, Ceyhun, Jaja ve Engin terk etti gemiyi. Bu sezon başında da Burak Yılmaz.
Artık neden gittiklerini, yönetimin bu oyuncuları niçin Trabzon’da tutamadığını sorgulamak için çok geç.
Geleceğe yönelik dersler çıkarılır mı? Sanmam.
Lakin şöyle bir düşünün. Trabzonspor iki sezon önceki takımı bir arada tutabilse, üzerine de istenen takviyeleri yapabilse ne olurdu?
Örneğin sezona nasıl bir kadro ile başlardı bordo-mavili takım?

Yazının Devamı

Zor dostum zor!

24 Ağustos 2012

Videoton’un deplasmanda savunma ağırlıklı bir futbol tercih edeceği aşikardı. Gerideki dörtlü blokun hemen önünde beş kişilik duvar, en uçta ise Torghelle. Amaç çok adamla kendi yarı alanında bulunup Trabzonspor’un pas trafiğine engel olmak ve gol yollarına gidecek topları engellemekti. Maç boyunca bunu da başardılar. Halil kalabalığın arasında kayboldu gitti. Volkan oyunda kaldığı sürece Serkan ile birlikte sağ kanadı kullanmayı denese de bu bölgeden etkili ortalar gelmedi. Ters tarafta Olcan’ı kullanmayı hiç düşünmeyen garip bir oyun anlayışı vardı.
Bu maçta gözler Colman’ın üzerindeydi. Ancak Arjantinli o kadar çok pas hatası yaptı ki, dün geceki performansı bilinen kalitesine yakışmadı. Partneri Sapara’nın ısrarla geriye oynaması, zaten toplu savunma yapan Videoton’un hazırlıksız yakalanma ihtimalini ortadan kaldırdı. Halil’in yanına savunmanın dengesini bozacak destek gelmeyince, tempo Macar ekibinin istediği şekle büründü.
Şenol Güneş ikinci yarıya Colman’ın yerine Alanzinho’yu alarak başladı. Brezilyalının doğrudan kaleye hamlelerine güvenen Güneş, biraz da risk üstlenerek orta alanı top kullanma becerisi düşük Zokora-Sapara ikilisine teslim etti. Ancak kilidi

Yazının Devamı

Varlık içinde yokluk

19 Ağustos 2012

Takımın beyni Colman cezalı. Savunmaya merhem olsun diye alınan Bamba yorgun olduğu gerekçesiyle kadroda yok. Halil ve Yasin de hakeza... Bir de Şenol Güneş’in defterden sildiği Chec tabi.
Ligin ilk maçı öncesi Teknik Direktör Güneş’in kafasında ne vardı bilmiyoruz. Ancak sahaya sürdüğü takım “orta sahasız” ve “forvetsiz” sözcükleriyle tarif edilebilirdi.
Karabükspor deplasmanında savunmanın göbeğinde Mustafa, orta alanda Soner, Sapara, Zokora üçlüsü. Kanatlar ise Volkan ile Olcan’a teslim. Santrfor mu? Galiba Vittek bu görev için ilk on birde sahaya sürülmüştü. Ancak görüldü ki ne Slovak oyuncudan Trabzon’a, ne de bordo-mavili takımdan ona fayda vardı! Süre aldığı 64 dakika boyunca tek olumlu hareketi savunmasından çıkardığı kritik toptu. Hal böyle olunca forvetsiz Trabzonspor’da gol umutları iki çizgi adamı Volkan ile Olcan’a kaldı. Allah’ı var, Volkan attığı golün yanı sıra hırsı, mücadeleci kimliği ile verilen sorumluluğu yerine getirdi. Ya Olcan? Garip bir ruh hali içindeydi. Geçen seneki performansından uzak kalması Burak’ın gidişiyle alakalı mıdır bilinmez, ancak bu oyun sisteminde topu alıp doğrudan gitmeyi düşündüğü her pozisyonda ya topu kaybetti, ya rakip

Yazının Devamı

Siyaset, transfer ve tarafsızlık!..

18 Ağustos 2012

Mersin’in havasından mıdır yoksa suyundan mı, futbolu çok sever oldu siyasetçileri. Belki de sandığa giden en sağlam yolun yeşil sahalardan geçtiğini keşfetti beyler!
Yıllar önce sahnede AKP hükümetinin bakanlarından Kürşat Tüzmen vardı.
Renkli kişiliği ve söylemleriyle medyada her daim kendine yer bulan Tüzmen, 2008 yılında seçim bölgesi Mersin’e müthiş bir jest yapmıştı.
Tüzmen bakanlık makamında Mersin İdman Yurdu’na transfer olan iki futbolcu için imza töreni düzenleyip dikkatleri üzerine çekmekle kalmamış, şöyle bir de kehanette bulunmuştu; “Mersin İdman Yurdu öyle veya böyle şampiyon olacak!”
Allahı var tuttu sözünü. Bakanlık koltuğunu devretmeden önce takımının Süper Lige çıkışını gördü!
Halefi Zafer Çağlayan boş durur mu?
Son genel seçimlerde Mersin’den milletvekili adayı olan ardından, 6 Temmuz 2011’de hükümetin Ekonomi Bakanlığına getirilen Çağlayan’ın futbol arenasındaki ilk resmi icraatı süper lige yükselen Mersin İdman Yurdu’na kupasını vermek oldu.

Yazının Devamı