Kaybedene yazık olurdu

30 Eylül 2012

İkinci yarısında nefes kesen bir maç izledik. Üst düzey mücadele, önemli pozisyonlar, kritik kurtarışlar, futbol adına ne ararsanız vardı sahada.
Beşiktaş galibiyeti belli ki Antepli futbolculara bu ligde neler yapabileceklerini anlamaları açısından iyi bir motivasyon olmuş. Hikmet Karaman da Bursaspor’u iyi etüt edip gerekli önlemleri almış. Özellikle savunmadaki disiplinli oyunu ile ön plana çıkan konuk ekipte kaleci Karcemarskas ve Binya’ya ayrı bir parantez açmak gerek. Gaziantep’u ayakta tutan bu ikili, takımlarının aldığı puana en önemli katkıyı sağladı. Gaziantep’i 28. dakikada öne geçmesine karşın oyunu rolantiye almak yerine ikinci gol için son dakikaya kadar mücadele etti. Tek eksiği kulübeden gelenlerin Bursa’da olduğu gibi istenilen katkıyı sağlayamaması oldu.
Bursaspor uzun süre geride götürdüğü maçı çevirmek için ciddi riskler üstlendi. İlk yarının son bölümündeki baskıyı ikinci devrenin tamamına yaydı. Pinto’nun sakatlanarak çıkmasından sonra oyuna giren Sestak ve orta alanı toparlayan N’Diaye yeşil-beyazlı takıma büyük hareket getirdi. İlk kez forma giyen Tuncay’ın hırsından bir şey kaybetmemiş olduğunu gördük. Batalla istekli fakat bu kez fazlasıyla

Yazının Devamı

Ölümcül darbeyi kim vuruyor?

29 Eylül 2012

Ne zaman bir ölüm haberi gelse, günlerce aynı polemik yapılır. Vay efendim yaşarken rahmetlinin hayat sigortası yapılmamış. Mevcut sigorta ölüm halinde tazminat içermiyormuş. Yakınmalar, pişmanlıklar vs...
Ediz Bahtiyar’ın gencecik yaşta vefatının ardından da benzer gündem oluşturuldu. Lakin bardağın dolu tarafından baktığınızda durum, olduğundan farklı görünüyor.
Dahası futbolcunun ve teknik adamın aslında kendi sağlığına hiç de duyarlı davranmadığı ortaya çıkıyor.
Nasıl mı? Federasyon futbolculara ferdi kaza sigortasını zorunlu kılıyor. Sigortası yapılmayan oyuncunun lisansı verilmiyor.
Çünkü geçmişte kulüpler sigortayı başlatıyor, iki ay sonra prim ödemesini durdurup işin kurnazlığına kaçıyordu.
Sigortanın kapsamı belli. İmzayı atan da, yaptıran da bunu biliyor. Bilmeyen varsa kendi ayıpları!
Neymiş o kapsam? “Futbolcuların, teknik adamların yurtiçi ve yurt dışındaki maçlar, antrenmanlar ve seyahatler esnasında, olası kazalar ve sakatlıklarının tedavi giderlerinin karşılanması. Sürekli sakatlık ve ölüm halinde tazminat ödenmesi.”

Yazının Devamı

Olcan böyle istedi!

25 Eylül 2012

Trabzonspor herhalde bir on yıl daha bu kadar kötü bir Fenerbahçe bulamaz karşısında. Özgüvensiz, hücum etmeyi bilmeyen, savunması sık sık hata yapan, kalede Volkan, oyunda Yobo, Alex ve Meireles ile ayakta kalmaya çalışan bir rakip. Bordo-mavililerin bu Fenerbahçe’yi yenememesi, tamamen beceriksizlik ve şanssızlık olarak yorumlanabilir. Olcan’ın kaçırdığı üç net gol pozisyonu, direkte patlayan iki top ve sayısız atak Trabzonspor’un bu sezon hücumda en etkili olduğu maçın skorunu değiştirmeye yetmedi.
Maçın kaderini belirleyen isim kuşkusuz Olcan oldu. Geçen seneki formunu mumla arayan genç oyuncu 80. dakikada öyle bir fırsat harcadı ki, hani bu top nasıl gol olmaz diye sorsalar kendi bile izah edemezdi. Trabzonspor’un zaten bu yıl en büyük sıkıntısı forvette. Zor pozisyon üretiyor, bulduklarını ise inanılmaz biçimde kullanamıyor. Peki bu tablo içinde gol ümidi olarak alınan Janco nerede diye soracak olursanız, yanıtını verecek tek kişi teknik direktör Şenol Güneş’tir diyebiliriz. Özellikle maçın gidişatı bakınca Avusturyalı forvetin 88. dakikada oyuna alınması ilginç bir tercih idi. İkinci yarıda oyundan düşen bir rakip karşısında Janco hamlesinin çok daha önce yapılması,

Yazının Devamı

Aziz beyin huyu değişir mi?

22 Eylül 2012

Şike davasındaki tahliye kararından sonra uzun süre sessizliğini koruyunca, eski hırçınlığını bıraktığını düşünmüştük.

Yanılmışız. Aziz Yıldırım, bildiğimiz Aziz Yıldırım. Ve başkanın ciddi anlamda bir medya takıntısı var.

Sadece yargı sürecinde değil, başkan seçildiği günden itibaren kafasında yarattığı düşmanlarla savaşmak, Yıldırım’a ekstra motivasyon katıyor.

Başkan bazen o kadar ileri gidiyor ki, ağzından “Beni medya hapse attırdı” sözcükleri bile dökülebiliyor. Üstelik bunu ulu orta söylemekten de çekinmiyor.

Gerilimle beslenmek, eylem ve söylemleriyle medyanın bütününü hedef almak, bugüne kadar ne Yıldırım’a ne de temsil ettiği camiaya fayda sağladı.

Oysa aynı Yıldırım, özellikle özgürlüğünden mahrum kaldığı süre içerisinde hiçbir tutuklunun duyuramayacağı tonda medya sayesinde sesini yükseltebildiğini unutuyor.

Onun hapiste olmasından keyif alan birkaç kalem dışında, konuya olabildiğince objektif yaklaşıp, insani değerleri savunmaya çalışanları görmezden geliyor.

Asabi politikacılar gibi

Yazının Devamı

Aziz beyin huyu değişir mi?

22 Eylül 2012

Şike davasındaki tahliye kararından sonra uzun süre sessizliğini koruyunca, eski hırçınlığını bıraktığını düşünmüştük.
Yanılmışız. Aziz Yıldırım, bildiğimiz Aziz Yıldırım. Ve başkanın ciddi anlamda bir medya takıntısı var.
Sadece yargı sürecinde değil, başkan seçildiği günden itibaren kafasında yarattığı düşmanlarla savaşmak, Yıldırım’a ekstra motivasyon katıyor.
Başkan bazen o kadar ileri gidiyor ki, ağzından “Beni medya hapse attırdı” sözcükleri bile dökülebiliyor. Üstelik bunu ulu orta söylemekten de çekinmiyor.
Gerilimle beslenmek, eylem ve söylemleriyle medyanın bütününü hedef almak, bugüne kadar ne Yıldırım’a ne de temsil ettiği camiaya fayda sağladı.
Oysa aynı Yıldırım, özellikle özgürlüğünden mahrum kaldığı süre içerisinde hiçbir tutuklunun duyuramayacağı tonda medya sayesinde sesini yükseltebildiğini unutuyor.
Onun hapiste olmasından keyif alan birkaç kalem dışında, konuya olabildiğince objektif yaklaşıp, insani değerleri savunmaya çalışanları görmezden geliyor.

Yazının Devamı

Onur, Soner ve Emerson

17 Eylül 2012

Şenol Güneş’in oyuncu tercihlerini sorgulamak için hafta boyu antrenmanları izlemek ve futbolcularıyla nasıl bir diyalog içinde olduğu bilmek gerekir. Bunun dışındaki eleştiriler havada kalır. Dolayısıyla kimin neden oynamadığını öğrenip eleştirmek, eğer isterse Şenol hocanın vereceği bilgilere bağlı!
Trabzonspor sezon başından beri, yani dört maçtır ideal denebilecek kadrosu ile çıkmadı sahaya. Sakatlar, formsuzlar ve sorunlular, o görmeyi pek merak ettiğimiz kadronun bir ayağında bizi soru işaretleriyle baş başa bıraktı.
Sivasspor karşısında pekçok eksiği vardı bordo-mavililerin. Colman, Serkan, Soner, Volkan yukarıda gerekçelerle kadroda yoktu. Buna karşın, alternatif olarak düşünülebilecek Janko, Olcan ve Barış gibi isimler kulübede idi. Sahada iki yeni isim vardı ilk kez izlediğimiz. Biri transferi çok konuşulan Emerson, diğeri sağ bekte genç Zeki. Emerson Trabzonspor’un yıllardır aradığı sol kanat oyuncusu. Savunmacı demiyoruz, çünkü adından daha çok ofansif yönüyle söz ettireceği ortada. Yüksek top ustası Janko ile iyi bir kombinasyon oluşturacağı belli. Takım arkadaşları onun sık sık yaptığı bindirmelere alışmaya başladığında, Brezilyalının takıma katkısı büyük

Yazının Devamı

Platini-Rogge dayanışması ve Türkiye’nin tercihi

15 Eylül 2012

Fanatik’te Mehmet Demircan yazdı. 2020’de, hem Olimpiyat hem Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonlarına aday olan Türkiye için UEFA Başkanı Platini uyarıda bulunmuş:
“Ben sadece Avrupa şampiyonası için aday olun, oyum size dedim. Fakat yetkililer galiba iyi anlamamış. Çünkü hem Avrupa şampiyonası hem olimpiyat düzenleyeceğiz demek realist bir düşünce değil. Türkiye inadını sürdürürse, süreç sonunda eli boş kalabilir.”
Öncelikle, Platini’nin alışık olduğumuz bu tehdit içeren sözlerine medya yerine ilgili Bakanlık ve Futbol Federasyonu’nun yanıt vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Bizim fikirlerimize gelince; 2020’ye aday tek ülke Türkiye iken, başvuru süresini uzatıp son dakika Gürcistan ve İrlanda - Galler - İskoçya ortaklığını masaya koyduran Platini’nin hesabı ortada.
Türkiye’nin olimpiyat başvuru gelecek yıl Ekim ayında karara bağlanacak. Avrupa Futbol Şampiyonası’nın kime verileceği ise yıl sonu veya 2014 başında belli olacak.
Türkiye’nin bu iki organizasyon arasında önceliğinin olimpiyat olduğunu düşünen Platini, 2020 oyunlarının İstanbul’da yapılması durumunda tıpkı 2016 oylamasında olduğu gibi devreye girecek ve inisiyatifini piyon olarak sürdüğü Gürcistan

Yazının Devamı

Sadece Fener’le olmaz!

8 Eylül 2012

Konuya küçük bir anekdot ile girelim. 2005 yılında Futbol Federasyonu olağanüstü genel kurulundayız. Haluk Ulusoy siyasi dayatmalara pes etmiş, kulüpler kıvrak bir manevra ile hükümetin de icazet verdiği Levent Bıçakcı adı üzerinde uzlaşmıştı.
Gazeteciler otelin lobisinde sohbet ederken, karşıdan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım belirdi. Yanımıza yaklaştı ve hiddetle seslendi:
“Cemal Ersen, artık futbolcu ücretlerini yazamayacaksın. Senin yüzünden milyarlarca lira ceza ödemek zorunda kaldık. O devirler bitti”.
“Federasyona ne ücret bildiriyorsanız, onları yazdık. Yalan mı?”
“Artık bitti, yaz da görelim.”
O dönemlerde kulüplerin tamamına yakını futbolcuların aldıkları gerçek transfer bedelleri yerine, asgari ücretten bildirim yapıp, en basit tanımıyla vergi kaçırıyorlardı.
Aradan bir ay geçti. Milliyet sporun manşetinde, aralarında Fenerbahçe’nin de bulunduğu tüm kulüplerin federasyon kayıtlarına geçen “gerçek dışı transfer beyanları” vardı yine.

Yazının Devamı