Kamuda istihdama İŞKUR, özel sektörde ise özel istihdam büroları aracılık ediyor. Özel istihdam bürolarını kamu istihdam kurumlarından ayıran önemli fark, hukuki statülerinden kaynaklanıyor. Özel istihdam büroları müşteri konumunda bulunan işverenlerden aldıkları ücret karşılığında faaliyetlerini sürdürmektedir.
AB direktifleri ve uyumu çerçevesinde şu an kuralsız süregiden fiili uygulamayı düzen altına almak gereğince geçici iş ilişkisi kurulması konusunda özel istihdam büroları yetkilendirilecek. Geçici iş ilişkisi ve bu ilişkiye aracılık etme ile esnek çalışma ilişkilerinin güvenceli bir ortamda yürütülmesi bu sayede sağlanabilir.
Çalışma hayatının esnekleştirilmesi uğruna kuralsız ve güvencesiz bir çalışma ortamına neden olunmamalı. Geçici iş ilişkisi işletmelerin ani ve değişen piyasa şartlarında geçici işgücü ihtiyacını karşılamaya yöneliktir.
Yasak olması gereken yerler
ILO, AB düzenlemeleri ve ulusal uygulamalarda sürekli işler için geçici iş ilişkisinin kurulması öngörülmediğinden, özel istihdam bürolarına verilecek yetkinin bu amaca uygun olması gerekir.
Ödünç iş ilişkisinin, hamilelik, askerlik veya hastalık gibi nedenlerle işçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu haller
Türkiye’de emekli maaşı alan 7 milyon kişi var. Emeklilerin yüzde 82.1’i erkeklerden, yüzde 17.9’u ise kadınların oluşuyor. Emeklilerimizin yüzde 30’u ise 56 yaşın altında. Sosyal güvenlik reformu sonrasında kademeli olarak 65 yaşına yükseltilen emeklilik yaşının altındaki yaş grubunda olan emeklilerin oranı ise yüzde 70.3.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Türkiye’de daha önce uygulanmış olan ve toplumda “kıyak emeklilik” olarak adlandırılan erken yaşta emeklilik uygulamasının izlerini gözler önüne seriyor.
Çalışmaya devam...
TÜİK verilerine göre, erken yaşta emekli olan kişilerin çoğu çalışmaya devam ediyor. Emekli olmasına rağmen çalışmaya devam eden kişilerin oranının yüzde 30.8 olduğunu gösteriyor. Emekli çalışanların cinsiyetler itibarıyla durumuna bakıldığında, emekli erkeklerin yüzde 34,8’inin, emekli kadınların ise yüzde 11,9’unun işgücü piyasasında emeğini arz etmeye devam ettiği ortaya çıkıyor.
Adeta ‘Norveç’iz...
Avrupa’yı kapsayan Eurostat’ın verilerine göre çalışanların emekli olduktan sonra çalışmaya devam etme oranının en yüksek olduğu ülke Norveç. Norveç’te emeklilerin yüzde 38’i emekli olduktan sonra çalı
Çalışanlar aynı anda hem SSK, hem Bağ - Kur’a tabi olacak şekilde sigortalı olabiliyor. Bu durumlarda hangi sigortalılık statüsünün geçerli olacağı sorusu kafaları karıştırıyor. Sigortalılık statülerinin çakışması halinde geçerli olan sigortalılık statüsü ve bu statüye ödenmesi gereken primler konusunda sigortalıların durumları farklılık arz ediyor. SGK konuyla ilgili çıkardığı genelgeyle sigortalılar lehine bir düzenlemeye imza attı. Genelge ile aynı anda hem SSK, hem Bağ - Kur’a tabi çalışması olup SSK’lılığı iptal edilen sigortalılar ödenmemiş primler açısından rahatlayacaklar.
2011 öncesi dönem
Aynı anda hem Bağ - Kur, hem de SSK’ya tabi olacak şekilde çalışması olan bir sigortalının, 01.03.2011 öncesinde hangi sigortalılık statüsü önce başlamış ise o geçerli kabul ediliyordu.
Örneğin, bir kişi 2007 yılında limited şirket ortaklığına, 2009 yılında da bir işverene bağlı olarak çalışmaya başlamış ise 2007 yılındaki 4/b’liği, yani Bağ Kur statüsü geçerli kabul ediliyor, 4/a statüsünde geçirdiği süreler ve ödenen primler iptal ediliyordu. Bu durum da sigortalı açısından olumsuz sonuçlar doğurabiliyordu.
Bağ - Kur ve SSK hizmet çakışmasında sigortalıların avantajına
Yaklaşık beş yıldır Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak başta olmak üzere çok sayıda ülke, ülkesindeki savaştan kaçan Suriyelilere ev sahipliği yapıyor. Söz konusu ülkeler arasında Türkiye’nin durumu ise biraz daha farklı. Avrupa’nın Suriyeli göçmenlere karşı tavrının ve Geri Kabul Anlaşması’nın gündemde olduğu şu günlerde Türkiye’de konuya ilişkin önemli bir düzenleme gerçekleştirildi. Türkiye’de uluslararası geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin kayıt dışı ve kötü çalışma koşulları altında istihdam edilmesinin önüne geçilebilmesi için bu kişilere çalışma izni verilmesine ilişkin yasal düzenlemelerin detayları belli oldu.
Aralık sonu itibariyle Suriyeli göçmenlerin sayısı 4.6 milyon. Bunların iki buçuk milyonundan fazlası Türkiye’de bulunuyor. Dolayısıyla, çalışma izinleriyle ilgili düzenlemeden doğrudan ya da dolaylı olarak 2.5 milyon Suriyeli etkilenecek.
Yaklaşık 4.5 yıldır Türkiye’de bulunan 7 binden fazla Suriyeliye çalışma izni verilmiş durumda.
Diğer taraftan, halihazırda çalışma izni olmayan pek çok Suriyelinin, çalışma izni olmaksızın kayıt dışı şekilde çalıştıkları biliniyor. Bu durum, bir taraftan Suriyelilerin kayıt dışı şekilde kötü çalışma koşulları ile karşı karşıya
Asgari ücretteki artışla birlikte işveren sigorta primlerinin 100 TL’sinin Hazine tarafından karşılanmasını öngören yeni düzenleme, evde çalıştırılan hizmetlileri de kapsayabiliyor...
Asgari ücretin 1.300 TL olmasının ardından çalışma hayatında pek çok parametre değişti. İşverenlerin ödeyecekleri prim miktarı ile buna bağlı olarak işçilik maliyetleri yüzde 30 arttı. Bu yılki ücret zamları dahi asgari ücretteki artış sonrası farklılaştı. Pek çok işveren bütçelerini revize edip bu yıl personel maliyetlerini yeniden gözden geçirmeye başladı. Asgari ücretteki artışın işsizliğe neden olmasını engellemek adına işveren sigorta primlerinin 100 TL’sinin Hazine tarafından karşılanmasını öngören düzenleme Meclis’e geldi. Destek, bu şekilde hayata geçerse evinde gündelikçi çalıştıran ev sahipleri de 2016 yılı boyunca 100 TL destekten yararlanabilecek.
Nasıl hesaplanacak?
İşverenlerin ödeyecekleri sigorta primlerinin Hazine tarafından karşılanacak tutarına ilişkin hesap, 2015 yılında SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgeleri üzerinden yapılacak. 2016 yılının Ocak ayında Hazine’nin karşılayacağı miktar, 2015 Ocak ayında işyerinden SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgesinde
Çalışanların çoğuna hangi okuldan mezun olduklarını sorsanız, çok farklı alanlarda eğitim aldıklarını görürsünüz. Birçok insanın eğitim gördüğü alanla yaptığı iş arasında bir ilişki yok, yani işleri ve tahsil alanları uyumlu eşleşmiyor.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) 22 ülkeyi kapsayan araştırmasına göre, çalışanların yaklaşık yüzde 39’u - insan sağlığı alanında istihdam edilmesi gereken bir psikoloğun çağrı merkezinde çalışması gibi- eğitim alanlarıyla uyumlu olmayan işlerde çalışıyor.
OECD’nin çalışması, alanları dışında çalışanların en fazla olduğu ülkelerin Kore (yüzde 50), İngiltere (yüzde 50), İtalya (yüzde 49) ve Avustralya (yüzde 48) olduğunu gözler önüne seriyor. Sayılan ülkelerde, istihdamdakilerin neredeyse yarısı eğitim gördüğü alanla uyumsuz işlerde çalışıyor.
OECD verilerinden Finlandiya (yüzde 23), Almanya (yüzde 26), Avusturya (yüzde 28) ve Norveç’in (yüzde 33) söz konusu problemi daha düşük oranda yaşadığı görülüyor. Bu durum, bize bir kez daha mesleki eğitimin önemini gösteriyor. Çünkü uyumsuzluğun göreli olarak düşük olduğu Almanya, Finlandiya ve Avusturya gibi ülkelerde mesleki eğitim sistemi oldukça gelişmiş durumda. Bu ülkelerde, herkesin
Torba kanun tasarısıyla, ‘2016 Eylem Planı’ kapsamında Meclis’e gelen kanun tasarısında, kadınların işgücüne katılımlarını artırmak noktasında önem taşıyan düzenlemeler yer alıyor.
Özel sektörde çalışan kadınlar için son derece önemli olan yeni düzenlemelerden ilki, her doğumda altı aya kadar haftalık çalışma süresinin yarısı kadar verilen ücretsiz izin süresince doğum sonrası yarım çalışma ödeneği ödenecek olması. Bu uygulamayla, doğum yapan işçi ücretsiz izin almak yerine ücretsiz izin süresi kadar part-time çalışmış ve yarı çalışma ödeneği almış olacak. Yarım çalışma ödeneği günlük, 46.2 TL. Ancak düzenlemeden tüm işçi kadınlar yararlanamayacak.
Prim şartı
Kadın işçinin bu haktan yararlanabilmesi için doğumdan önceki son üç yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi yatırılması gerekiyor. Ayrıca doğum sonrasında analık izninin bittiği tarihten itibaren 30 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na ‘doğum sonrası yarım çalışma belgesi’ ile başvuruda bulunması da şart.
Tasarıyla analık izni ve part-time çalışma sonrasında çocuk okul çağına gelene kadar ebeveynlere İş Kanunu’nda düzenlenmiş olan kısmi süreli çalışma hakkı tanınıyor. Bununla birlikte, tasarıda söz konusu durumun işveren
Kıdem tazminatı, 2016 yılı çalışma hayatının en önemli konularından biri olacak. Sosyal taraflar önümüzdeki günlerde hazırlanacak taslak sonrası görüşlerini yeniden iletecek.
Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesinde en önemli husus, mevcut düzenlemeden geri adım atılmaması. Buna göre, bir yıllık çalışma karşılığında otuz günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmesi korunabilirse işçi tarafı konuya sıcak yaklaşabilir. Kıdem tazminatının çok az işçi tarafından alınabiliyor olması da devletin en güçlü argümanı.
Fikir birliği yok
İşveren kesimi ise kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi konusunda fikir birliğine varmış değil. Kurumsal işyerleri maliyetlerin planlanabilir olmasını sağlaması açısından fona sıcak bakıyor. Ancak kurumsal olmayan ve bir şekilde kıdem tazminatı ödemeyen işverenler, fona yeni bir maliyet kalemi olarak yaklaşıyor.
Başbakanlık Müsteşarı’na bir hizmet yılı için ödenecek azami emekli ikramiyesi, kıdem tazminatının tavanıdır. Kıdem tazminatı tavanı 2016 yılının ilk altı ayı için 4.092,53 TL olarak uygulanacak.
Kıdemde tavan tutarı, yılbaşında ve temmuzda değişmektedir. Ancak geçen yıl eylül ayından itibaren geçerli olmak üzere yayımlanan bir kararnameyle kı