Son zamanlarda konuşmaktan en çok zevk aldığımız şey, yaz programları. Bej ve Pop’un 19 Mayıs itibarıyla Bodrum çıkartmaları ile başlıyor, Anjelique ve Mikonos’un popüler mekanı Nammos işbirliğiyle devam ediyoruz.
İlk haber Lal Dedeoğlu’ndan geldi. Lal Dedeoğlu, efsane Buz’dan sonra Bej’i İstinye Park ve sonrasında Karaköy’de açtı. Karaköy’ün bugün yeme-içme mekanlarıyla öne çıkmasında önemli bir rolü var. Bu kış ise Bej’i Etiler Hillside’ın içine de taşıdı. Şimdi ise sırada Bodrum var.
BİLET FİYATLARI UÇMUŞ!
Daha önce Moon Beach’in yer aldığı Yalıkavak Highlight otelin plajı, restoranı ve barı bu yaz Lal Dedeoğlu ve ekibine emanet. 19 Mayıs’ta açılış yapılacak. 19 Mayıs’ı birçok İstanbullu Bodrum’da geçirecek. İstanbul-Bodrum uçak fiyatları şimdiden uçmuş durumda.
19 Mayıs’ta Bodrum’da bir İstanbul mekanının daha açılışı var. Bu kışa damgasını vuran ve Nupera’yı küllerinden doğuran Pop da yazı Bodrum’da geçirecek. Tolga Sezgin ve Lastik Pabuç ile tanıdığımız Can Soylu’nun gece kulübü Pop, Türkbükü’nde Maki otelin barında, geçen yıl 29’un olduğu yerde olacak.
Restoran kısmı ise Flamingo olacak. Mutfakta Flamingo’da da olduğu gibi, Lavanda Otel’deki
Kışlıklar kapanmadan, henüz yazlıklara inmeden şehirde her gün yeni bir mekan açılıyor. Her yeni açılan mekan, başka gidecek hiçbir yer yokmuş coşkusuyla karşılanıyor. İşte son zamanların yükselen yeni mekanları...
En nostaljik: 45’lik
Galatasaray’da eski 45’likler çalmasıyla ve daha çok da “Issız Adam” filmiyle sevdik. Şimdi 19’uncu yılını “19 Yılın En İyi 45’liği” adlı bir albümle kutluyor. 10 gün önce bir de Bebek şubesi açıldı. Bebek şubesinin nasıl bir kalabalığı olacağı merak konusu. Tabii Lucca’dan çıkıp gidenler olacağı kesin.
En şaşırtıcı: Nopa
Nişantaşı Atiye Sokak’ta böyle bir yer beklemiyorsunuz. Dikey bahçenin canlı bitkilerden oluştuğunu ilk bakışta idrak edemiyorsunuz. Hemen dokunmak istiyorsunuz yapraklara. The House Cafe’cilerin açtığı restoran dekoru, yemekleri ve barıyla buluşma noktası oldu.
En popüler: Fenix
Metin Fadıllıoğlu’nun 29’u ile Aliye Turagay-Joost Rooijmans’ın Bird ruhu birleşti. Belli bir kitle için neredeyse her akşam gidilen bir yer haline geldi. Hatta öğlenleri iş yemekleri de kalabalık oluyor. Gençler hafta içi ağır toplardan ve yemekten sonra gecelerin uzamamasından şikayetçi. Neyse ki o aşamada imdada karşı komşu Şamdan hemen
Biliyorum şu an yerimde olmak isteyen çok yelkenci var. Yelkenle az çok ilgili biri, Volvo Ocean Race’in ne kadar önemli olduğunu bilir.
Otomobil meraklıları için Formula 1 neyse, yelkenciler için de Volvo Ocean Race o!
Dile kolay, geçen yarışı tam 1.5 milyar kişi takip etmiş. Her bir takım 20 milyon euro’luk bir yatırım yapmış sırf bu yarış için. Sıfırdan uluslararası bir marka yaratırken, tanıtım için bu rakam makul kalıyor.
4 EKİM’DE BAŞLIYOR
Evet, henüz yarış başlamadı.
4 Ekim’de Alicante’de başlayacak. Öncesinde Southampton’da Volvo Ocean Race CEO’su Knut Frostad ile bir araya geliyor, yarış detaylarını dinliyoruz.
Nişantaşı City’s’in sinema katı hiç olmadığı kadar kalabalık. Nedeni basit, İstanbul Film Festivali’nin sayılı yerlerinden biri Citylife sinemaları.
Bir yanda festivali AVM’lerde takip etmekten hoşlanmayanlar, bir yanda konforundan ödün vermek istemeyenler, bir yanda da festivali takip eden ama filmlere yeterince hakim olmayanlar.
Daha yürüyen merdivenlerde konuşmalara şahit oluyoruz, “Büyük Budapeşte Oteli’ni izlemek çok istiyorum ama bilet bulamadım” diyenlere.
Hepsini durdurup tek tek “Film çoktan vizyona girdi, sabah 11.00’den gece 21.00’e her seansta oynuyor” demek istiyorum ama neyse ki kendimi tutuyorum. Ne de olsa, festival filmi izlemek isteyenlerin vizyon filmiyle imtihanı farklı!
Evet, festivalin en heyecanla beklenen filmlerinden ‘Büyük Budapeşte Oteli’ geçen cuma itibarıyla vizyona girdi.
Wes Anderson’ın 8’inci filmi.
Son zamanlarda izlediğim en etkileyici filmlerden. Animasyon değil ama çizgi roman tadında.
Demet Sabancı Çetindoğan, Gianluca Alberini, Didem Çapa, Mina Argün, Dori Kiss, Kenan Mağripli.
Shangri-La Bosphorus Otel’de oturuyoruz, karşımda Demet Sabancı Çetindoğan, Didem Çapa, Mina Argun, Dori Kiss, İtalya Başkonsolosu Gianluca Alberini, Kenan Mağripli var.
Hepsi birbirinden heyecanlı, anlatıyorlar projelerini. Malum, dernek projeleriyle genelde kadınlar ilgilidir.
Konsolos eşlerinin de böyle bir derneği var, ‘Spouses of the Consular Corps of Istanbul’ (SCCI). Tam 16 yıldır farklı hayır işlerinde bulunuyorlar.
Neler mi yapıyorlar?
Çocukların ve gençlerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamaktan, sağlık ve kadın kuruluşlarına kaynak yaratmaya; doğal afetlerden etkilenenlere yardımdan, sivil toplum örgütlerine desteğe kadar birçok konuda gönüllü olarak çalışıyorlar.
Onur Baştürk’ü gazete yazılarıyla tanıyorsunuz. Oysa o şarkılar da yazıyor ve ‘Sen yine de gitme’ adlı single’ı bugün iTunes’da çıkıyor.
Gaspar’ın barında oturuyoruz. Kulaklıkları takıyorum, ‘Sen yine de gitme’ başlıyor. Hem çok tanıdık bir ses, nerede olsa tanırım, hem de bir o kadar yeni bir ses. Evet, şarkılar yazdığını biliyorum.
Daha önce çok şarkısını dinledim, Ajda Pekkan, Funda Arar, Ziynet Sali, Levent Yüksel ve Deniz Seki’den ama kendi sesinden ilk defa dinliyorum. Gece hayatındaki canlı performanslarını saymazsak tabii.
Bir kere dinliyorum, yetmiyor, bir kez daha basıyorum play’e, yine bitiyor, fondaki dedikoduları kaçırma pahasına bir kez daha başlatıyorum. Sonunda mırıldanmaya başlıyorum, bu sözleri...
“Hiç düşündün müBu gidişat bize göre değilHiç üzüldün müYok, delirmedimBu saçma hal bana göre değilBunu sevmedimSen yine de gitme, sen yine de gitmeBiraz deneyip yanılsak yineBiraz sevip sarılsak bugün/geceOf Allahım ofOf derdim çokOf zamanım yokAşka düşmek zor”
Seviyorum, "Tam Onur olmuş" diyorum içimden. Bakmayın, “Aklıma esti söyledim” dediğine belli ki bu sefer tam kendisini anlatmış. Herkese değil ama
İstanbul restoranlarında manzara varsa, yemekten beklenti yüksek olmaz. İşte bu önyargıyı kıran yeni bir mekan sessiz sedasız Kuruçeşme’de açıldı. Fumee, Changa’nın mutfağında çalışmış şef Pınar Taşdemir’in yemekleriyle dikkat çekiyor
Geçen hafta Kuruçeşme’nin efsane spor salonu Planet’e komşu yeni bir restoran-bar açıldı. Adı Fumee. Her duyan, “Adı da güzelmiş” diyor. Aşşk Kahve ve Mia Mensa’nın Kuleli manzarasından nasibini alıyor hatta onlara püfür püfür balkonundan tepeden bakıyor. Evet, balkonda sigara da içiliyor. Bu da tiryakiler için önemli bir detay.
Mest ve Changa etkisi
Artık bir yerin tutmasında en önemli şeylerden biri kimlerin açtığı. Gece hayatının ve yeme-içme dünyasının yakından tanıdığı isimler bir araya gelmiş Fumee için. İstanbul gece hayatının renkli simalarından Abdullah Ataman, üç arkadaşa emanet etmiş mekanı: Reşitpaşa’da yemek atölyeleri, özel davetleri ve catering hizmetleriyle tanıdığımız Mest’in kurucusu, aileden gurme Can Ünsal, kariyerine Mest’te başlayıp daha sonra iki yıl Changa’nın mutfağında çalışmış şef Pınar Taşdemir ve gece hayatında sık sık karşılaştığımız Atınç Eyilik.
Önce eski El Beso’nun yerini elden geçirmişler. Bir
Sıradan bir gündü... İki arkadaşımla bir gün önceki doğum günümü kutlamak için gece çıkacaktık. Her şey akşamüstü İstanbul Modern’in restoranında başladı. Roze sezonu açıldı.
Eve dönülecekken Beyaz Müzayede’nin Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ndeki sergisine gidildi. En çok da Semiha Berksoy’larda aklım kaldı.
Sergiden çıkışta fuayede konser programına takıldı gözüm. Bir saatten az vakit kalmıştı ama ‘Say plays Say’ yazısını görünce dayanamadım. Fazıl Say konseri için bilet sordum ama tabii ki biletler çoktan tükenmişti.
Sonra Beymen Blender’da Ayşe Boyner set başındaydı, onu dinlemeye gittik. İşte ne olduysa, o sırada oldu.
Beymen’de karşılaştığım Zorlu’nun ekipleri sayesinde konsere 10 dakika kala yer bulundu. Başka bir şey isteseymişim olacakmış!
O saatlerde Karaköy’de Gaspar’da olmam gerekiyordu. Arkadaşlarım bekliyordu ama biraz gecikebilirdim.
Burası İstanbul’du ve böyle bir fırsat önüme gelmişti. Ne yapabilirdim?