Ruhunuza iyi gelecek öneriler

10 Ağustos 2014

Tatilden şehre cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmak için apar topar dönüldü. Bu seçim gününde stresi minimuma indirmek için öneriler...

ugün hepimiz için çok önemli. Bütün programlar bugüne göre yapıldı. Tatilde olanlar apar topar şehre döndü. İstanbul’a sadece bir saatliğine helikopteriyle gelenler de var, imkanları zorlayıp uzun yolu göze alıp bir gün öncesinden gelenler de... Temkinli yazlıkçılar ise önceden ikametlerini değiştirdiler, oylarını Bodrum-Çeşme sularında kullanacaklar. Bir-iki günle ikameti değiştirmeyi kaçırdıysanız yapacak bir şey yok. Siz de bizim gibi mecburen şehirdesiniz. Sabah erkenden kalktınız, kalabalığa kalmadan oyunuzu kullandınız. Peki ama
ya sonra? Sonrasında ne yapacaksınız?
Geçen seçimlerde, Maçka Parkı’nda kalabalık bir arkadaş grubu pikniğe gitmiştik. Seçim sonuçlarını gerginlikle beklerken parkta piknik hepimize ilaç gibi gelmişti. Koşturan çocukları ve köpekleri izleyince
bir süre sinirlerimiz alınmış gibi olmuştuk. Akşam ise TV karşısında toplanılmıştı, sonuçları izlemek üzere.
Bugün size şehirde yapabileceğiniz, ruhunuza iyi gelecek önerilerde bulunuyorum.
l Tatlı krizine ve tabii gün boyu yaşanacak sinir hasarına kesin

Yazının Devamı

151 yıllık SANAT kulüBÜ

9 Ağustos 2014

Youtube, bu yıl ilk defa kendi yarattığı ünlüleri hayranlarıyla farklı şehirlerde bir araya getiriyor; bunun için de festivaller düzenliyor.
İşte Youtube’un ‘Şehirde Yaz’ partisine katılmak üzere Londra’dayım. Festivalin detaylarını pazartesi anlatacağım. Şimdi konumuz Londra’nın en prestijli kulüplerinden The Arts Club.
Üye olması en zor olan kulüplerden biri...
4 sayfalık bir form dolduruyorsunuz, iki tanıdığı referans gösteriyorsunuz, daha sonra mülakata çağırılırsanız kulübe getireceğiniz maddi manevi katkıları bir bir sıralıyorsunuz.
Uluslararası bir şirkette iş görüşmesi etaplarından geçmek gibi uzun bir süreç sizi bekliyor. Kulübün tam 1500 üyesi var. Üyelik ücreti 2000 Sterlin, yıllık aidat ise 1500 Sterlin.

Dickens’tan Paltrow’a...

Yazının Devamı

HIZLANDIRILMIŞ CUNDA TURU

6 Ağustos 2014

Şehre dönsek de, aklımız tatilde kaldı. Bodrum ve Çeşme’nin kalabalığından yorulanlara ilaç gibi gelen Cunda; bugünkü konumuz. İş dünyasının çok önceden keşfettiği Cunda, geçen yaz ünlü yıldızların ve magazincilerin de akınına uğramaya başladı. Bu yaz ise Cunda’da hayat daha sakin geçiyor. Bugün Cundalı’lardan aldığım tüyolarla önerilerde bulunayım. İşte Cunda hakkında bilmeniz gerekenler:
* Gitmişken Ayvalık, Çamlık ve Sarımsaklı’ya uğramamak olmaz.
* Ortunç Club Hotel; ormanlık bölgede, gözlerden uzak, sessiz, sakin bir yer. Paparazzilerden kaçanlar daha çok burayı tercih ediyor. Bungalovlarda kalınıyor, mavi bayraklı plajı var. Ayrıca otele çocuk da, evcil hayvan da alınmıyor.
* Cunda merkezde kalmak isteyenlerse; sempatik butik otelleri tercih ediyor. Birkaç örnek verelim; Nesos Otel ve Güle Otel. Ayrıca Ayvalık merkezde Sızma Han Otel de tercih edilebilir.

Yeme-içme önerileri
Gelelim yeme-içme seçeneklerine...

Yazının Devamı

BOY VERME, OY VER!

5 Ağustos 2014

“Fenerbahçe maçına 7 binden fazla vatandaş gitti ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri için oy kullanmaya bin kişi bile gelmedi.”
Bunu ben söylemiyorum, Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Dönmez söylüyor. Danimarka’da oy verme işleminin son gününde, oy kullananların sayısının bini bulmaması üzerine...
Önceki gün öğrendik; yurtdışındaki 2 milyon 722 bin 981 seçmenden sadece 178 bin 959’u randevu alabilmiş ve oy kullanabilmiş. Bu da demek oluyor ki, seçmenlerin sadece yüzde 5’i oy kullanmış. Kalan yüzde 95’i ise oy kullansaydı, sonuç ne olurdu konusunda, hiçbir fikrimiz yok. Olmayacak da.
Büyükelçi Mehmet Dönmez “İlgi, beklenenin çok altında. Bugün 4’üncü gündeyiz ve oy kullananların sayısı bine ulaşmadı. Üzüntü duydum. Bugün de fazla vatandaş gelmedi. 30 bin seçmen bulunan Danimarka’da daha çok oy kullanılması gerekirdi.
Vatandaşlarımızın bazılarının izinde olması bazılarının da randevu alamamış olması, katılımı düşürdü ama Fenerbahçe-Sevilla maçına 7 bin kişinin katıldığını düşünürsek seçime biraz daha fazla katılım beklerdik” diye boşuna açıklama yapmıyor.
Büyükelçi haklı; izinde ya da tatilde olanlara bakacak olursak Türkiye’de yaşayan seçmenlerin de bir kısmı oy

Yazının Devamı

SON KURBAN AKYAKA

4 Ağustos 2014

Benzetmeyi severiz, her anlamda. Yıllarca Bodrum’u St. Tropez’ye benzetmek istedik. Hatta birkaç yıl önce başarılı işletmeciler itinayla açıkladı. Metin Fadıllıoğlu; “Bodrum St. Tropez gibi olmalı” dedi, Babyloncular ise “Çeşme’nin Ibiza’dan bir farkı olmamalı” dedi.
Bu yolda emin adımlarla ilerlendi; her koya bir beach club konduruldu, gece kulüpleri sıra sıra dizildi. Uluslararası restoran zincirlerinin şubeleri de heyecanla
getirildi. Marinalarla da mega yat sahipleri tavlandı.

Bodrum, Çeşme bitti!
Oysa Bodrum da, Çeşme de kendi hallerinde zaten güzeldi; St. Tropez’ye ya da Ibiza’ya benzemeleri gerekmiyordu. Oralara giden turist zaten sırf onlara benziyor diye bize gelmeyecekti. Bize özgü bir şeylerimiz vardı, onları ön plana çıkarmalıydık ama her zamanki gibi değerlerini bilemedik işte. Başkasına benzemeye çalışmak yine ağır bastı. Komşunun tavuğu yine bize kaz göründü.
Peki ama sonuç ne oldu?

Yazının Devamı

Yunan adaları bayram etti

3 Ağustos 2014

Bayram tatilimiz en çok Yunan ekonomisine yaradı, Yunan adalarını itinayla istila ettik. Bu vesileyle küçük bir Yunan adaları turuna çıkıyoruz bu hafta...

Kos’taki bir restoranın sahibi “Sizi bilmem ama bize bayram oldu gerçekten” diyor. Hayır, Türklerin meşhur uğrak yerleri Simi’deki Manos, Leros’taki Mylos ya da Mikonos’taki Nammos’un sahiplerinden değil bunu söyleyen. Malum, bir yer tutturduk mu suyunu çıkarana kadar vazgeçmeyiz. Çok memnun kalmasak bile tanınıyorsak, “Her zamankinden mi?” diye karşılanıyorsak hemen müdavimi oluruz oranın. Ama artık birkaç adadan fazlasını kalkındırıyoruz. İşte o yüzden irili ufaklı her
Yunan adasında en sıradan işletmeciden bile böyle sözler duymak mümkün. Bayramda Bodrum’a 1.5 milyon kişi gitmiş, Yunan adalarına gidenleri
tahmin edin artık. Akın akın gidilen Yunan adalarında minik bir tura çıkıyoruz. Bodrum’dan Kos’a,
Leros’tan Marathi’ye, Delos’tan Mikonos’a uzanıyoruz.

Yazının Devamı

YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRDÜ

2 Ağustos 2014

Bodrum sıcağında; tatilin ortasında, yarımadanın olabilecek en uç noktasında, bitmek bilmez bir trafiğe rağmen tam 5 bin 500 kişi vardı; D- Marin Turgutreis’te.
Hayır, Yalıkavak’taki gibi dünyaca ünlü restoran zincirleri de değil, herkesi bu yaz sıcağında buraya toplayan...
Tam tersine; Turgutreis marinada yeme-içme imkanları çok sınırlı. Turgutreis’i diğer bölgelerden ayıran en büyük fark, Uluslararası Klasik Müzik Festivali.
Festival, önceki gece Fazıl Say konseri ile başladı. Fazıl Say olmasaydı, bu kadar kalabalık da olmazdı. Say, festivalin 10. yılı için ‘Hermias-Yunus Sırtındaki Çocuk’u besteledi ve eserin dünya prömiyerini gerçekleştirdi.
Konser öncesinde festivalin sanat yönetmeni Yücel Canyaran ile bir araya geldiğimizde “Provalarda hepimiz ağladık” diye özetledi eseri. Doğrusu, ülke gündemi bu haldeyken istediğimiz son şey ağlamaktı. “Biz artık kahkahalar atmak istiyoruz. Ağlamaya tahammülümüz kalmadı” dedim.
Söz konusu, bir Bodrum efsanesi olunca gerekirse ağlayacaktık oysa...

Yazının Devamı

KiLiT iKi KELiME: ROLEX VE iFFET

30 Temmuz 2014

Ve ide-al erkeğin tarifi geldi.
“Erkek dediğin slimfit (dar kesim) gömlek gi-yer, Maserati’ye biner, Rolex takar. Her türlü müziği dinler, ayrıca dinletir. Kendisini sürekli hafızada tutmak için kalıcı, zarif hediyeler alır!”
Biz daha tarifi özümsemeye çalışırken, Cengiz Semercioğlu’na beklenen açıklama; ideal erkeği araba, saat ve verdiği hediyelerle özetleyen Ebru Şallı’nın sevgilisi Sinan Akçıl’dan geldi.
Noktasına, virgülüne dokunmadan paylaşıyorum:
“Melek kalpli, kutsal kadınımın anlatmaya çalıştığı şu: Benim taktığım, kullandığım saatin adını vermiş bilerek... Üstüne de hafızalarda yer bırakacak hediyeler vermeli demiş. Bu hafızalarda kalacak hediye de onun için yazdığım ve Funda Arar’ın seslendirdiği 'Hafıza' şarkısı... Yani Ebru tek cümlede söylediği üç şeyle sadece beni anlatmış. Genç bir erkek olarak tabii ki bu açıklama çok hoşuma gitti, tek adres olarak beni göstermesine bayıldım...”

"İFFET ÇOK ÖNEMLİ"

Yazının Devamı