KiLiT KELiME: SELFiE

11 Ekim 2014

New York’ta bir gökdelenin tepesindeyiz. Önce karşımızda profesyonel dansçılar var; nefis New York manzarası önünde hünerlerini sergileyecekler, biz de onları görüntüleyeceğiz, profesyonel bir fotoğrafçıdan aldığımız eğitimle.
Ama o da ne?
Kısa bir süre sonra dikkatimiz dağılıyor, dansçıları gözümüz görmüyor. Kendimizi selfie yaparken buluyoruz birdenbire.
İster özçekim deyin, ister nefsi suret. Herkes sürekli kendi kendini çekiyor.
Elimizde oyuncaklı bir telefon var...
Filtrelerle güzelleşiyoruz önce, kusurlar itinayla siliniyor, saklanıyor. Olduğumuzdan daha iyi göründüğümüz kesin. Üstelik flaşlı selfie seçeneği de var. Sonra ekranı ikiye bölüyor, hem selfie hem normal fotoğraf çekiyoruz aynı anda.
Daha sonra selfie’mizi başka bir fotoğrafta istediğimiz alana yerleştirebiliyoruz.

Yazının Devamı

CEM YILMAZ VE BOŞ SALON!

8 Ekim 2014

Yurt dışına çıkınca ilk iş Türk restoranına koşanlardan yok bir farkımız! 11 saatlik New York uçuşundan sonra, ‘Pek Yakında’yı daha yeni izledikten sonra, otele bavulları bırakıp doğru Lincoln Center’a koşuyoruz. Cem Yılmaz’ı izlemek için...
Lincoln Center’ın önü kalabalık. Gişede uçsuz bucaksız bir kuyruk, karaborsada bilet arayanlar, önlerde yer bulamadı diye şikayet edenler var...
Bizde adetten, herkes en önde olmak istiyor. Cem Yılmaz’ı hangi sıradan izlediğinizin aslında bir önemi yok. Ses düzeninde sorun olmadığı sürece. Ama olsun önde olunca daha önemli hissediyoruz kendimizi.
Salonda izleyicilerin yerleşmesi uzun sürüyor. O arada Cem Yılmaz sahneye çıkıp konuşmaya başlıyor.
New York’a uzun zamandır gelmemiş ama bir gün bile yetmiş gözlemlemek için. Biraz daha kalsa, kimbilir daha neler çıkarır kültür farklılıkları ile ilgili.
Her gösterisinde olduğu gibi yine kahkahalarla gülüyoruz, dev salon inliyor ama çıkışta birbirimize anlatacağımız çok şey kalmıyor aklımızda.
Çünkü o kadar hızlı konudan konuya atlıyor ki, hepsini akılda tutmak mümkün değil. Hangi espri sevildi, hangi espri sevilmedi anında fark ediyor ve ona göre ilerliyor.

Yazının Devamı

‘HOMELAND’ SETiNDE NELER OLDU?

7 Ekim 2014

Homeland’in dördüncü sezonunun ilk bölümü, dün ABD ile aynı anda Türkiye’de de yayınlandı. Bugün Cape Town’daki setten bilgilerle devam ediyoruz...
- Claire Daines, “Şu anda operasyon sahnelerindeyiz, o yüzden daha çok yeşil perdede çekiyoruz. Benim favori sahnelerim değil tabii, ben insanlarla karşılıklı oynamayı seviyorum, yeşil fonda kendi kendime değil” diyor.
- Claire Daines ile konuşurken zil çalıyor, ‘duydunuz zilin sesini’ deyip herkes susuyor, çekim başlıyor. Bir dublör sahnesi çekiliyor. Sette kurulan bir otel odasında kovalamaca, kavga, gürültü sahnesinde oda yerle bir oluyor. Sahnenin tekrarı için set yeniden kuruluyor. Dublör koçu, ekibin başında son taktikleri veriyor.
- Bir Rus gazeteciden öğreniyoruz, Homeland’in Rus versiyonu olduğunu...
Aynı senaryoyu Rus oyuncularla tekrar çekiyorlar. Claire Daines ve Mandi Patinkin Rus oyuncuların fotoğraflarını görünce çok heyecanlanıyor.
“Hemen fotoğrafını çekmeliyiz Rus halimizin” diyerek cep telefonlarına sarılıyorlar. Sonra da Claire Daines, “Bu Carrie benden daha güzel” diyor.
- Saul Berenson rolüyle tanıdığımız Mandy Patinkin, rolünün etkisinden çıkamamış, Homeland’in asıl misyonunun dünyada terörü

Yazının Devamı

ŞEHiRDE NELER KONUŞULUYOR?

6 Ekim 2014

- İstanbul’da bar yok. Sık sık duyduğumuz bir cümle bu. En son Komet şikayet ediyordu Delicatessen’de, “Nasıl İstanbul gibi bir şehirde bar olmaz?” diye, Paris’teki barlarla karşılaştırma yaparak.
Şimdi Nupera’daki Pop’un sahipleri Tolga Sezgin ve Can Soylu, Abdi İpekçi Caddesi’nde geçen yıl Mini Bar olan eski Cafe Inn’in yerini almışlar.
Yine Pop adını verecekleri mekanın mahalle barı olmasını hedefliyorlar. Hedef, bir eksiği doldurmak. Saat 16.00’da açılacak, bakalım kaça kadar devam edecek? Heyecanla bekliyoruz.

ALAIN DE BOTTON GELİYOR...
- Konuşmalarını hayranlıkla dinlediğim, yazılarını severek okuduğum Alain de Botton bir kez daha İstanbul’a geliyor, Bilgi Üniversitesi’ndeki The School of Life’ın açılışı için. The School of Life; Melbourne, Paris ve Amsterdam’ın hemen ardından İstanbul’da açılıyor.
Alain de Botton hazır gelmişken, 13 Ekim’de Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde bir de konuşma yapacak. Birkaç yıl önce Salon İKSV’de yaptığı konuşmayı dinlemiş ve etkilenmiş biri olarak şiddetle tavsiye ederim.

Yazının Devamı

“İstanbul hakkında konuşmam yasak”

5 Ekim 2014

TV dizisi “Homeland”in yarın Amerika ile aynı anda Türkiye’de de dördüncü sezonu başlıyor. “Homeland”in Cape Town’daki setinde Claire Danes ile buluştum. Çekimleri, planladıkları halde neden İstanbul’da yapamadıkları konusunda bakın neler söyledi?

Amerika yayını ile aynı anda yarın saat 07.25’te Foxcrime’da dördüncü sezonu başlıyor “Homeland”in. Henüz çekimler devam ederken Cape Town’daki “Homeland” setinde
iki gün geçirdim.
Sette gün erken başlıyor. Karşımda Claire Danes var. Saçı, makyajı yapılmış, çekime hazır. Set kuralları gereği fotoğraf çekmek yasak. Malum, “Homeland”in üçüncü sezonu Claire Danes’in canlandırdığı Carrie karakterinin CIA İstanbul büro şefliğine atanmasıyla bitmişti. Ben de bu durumda Claire Danes’e İstanbul’dan geldiğimi anlatarak ve neden kendimizi İstanbul yerine Cape Town’da sette bulduğumuzu, Carrie’nin ise neden kendini Afganistan’da (Pakistan’da yazıyor bazı gazetelerde ama doğrusu Carrie, Kabil’deki CIA büro şefi oluyor) bulduğunu sorarak başlıyorum. Claire Danes’in yüzü düşüyor bir anda. Ne İstanbul hakkında konuşmak istiyor ne bu soruya cevap vermek. Belliki New York Times’a sonradan söylediği “Dizinin prodüktörleri Türk hükümetinin

Yazının Devamı

BAŞARIYI ÇEKEMiYORUZ

4 Ekim 2014

Hem hiç durmadan şikayet ediyoruz; olanlardan, gidişattan, hem de iyi bir şey olduğu anda onu da nasıl aşağı çekeriz diye kurulmuş gibi çalışıyor kafalar.
Cem Yılmaz bir film yaptı, demediğimizi bırakmadık. Boşuna “Ne zaman iyi bir şey yapsak, böyle tuhaflıklarla karşılaşıyoruz” demiyor.
Adana turnesine giderken pilotla tekme tokat kavga haberinden, gişede aynı kulvarda olmadığı filmleri geçip geçemeyeceğine kadar...
“Kanyon’daki galadan çıkıp doğrudan Adana turnesine özel uçakla gitti” derken; Adana ile İstanbul arasında kaç saat fark var sanıyor olabilir yazanlar? Bahsettikleri saatlerde Cem Yılmaz ve ‘Pek Yakında’ ekibi tam kadro Bebeköy’deki Backyard’ta filmlerini kutluyordu. Adana turnesine ertesi gün gittiler.
Uçakta pilot dövmek kadar absürd kaç şey olabilir?
Kim olursanız olun; Cem Yılmaz da olsanız, uçabilen bir süperkahraman olmadığınız sürece cesaret edebilir misiniz uçakta pilota elinizi kaldırmaya? Söz konusu kendi can güvenliğinizken?
Sonradan anlaşılıyor ki, fazla yakıt yüzünden bir sorun yaşanmış ama bu pilotla yumruk yumruğa kavga etmekle aynı şey mi?

Yazının Devamı

BRAVO VSP!

30 Eylül 2014

“Türkiye’deki sorun, ciddi anlamda bir stilin olmaması. Dünya üzerindeki tüm moda haftalarına bakın. Sadece defilelere değil, sokakta çekilen kareleri de inceleyin. Milano’yu Londra’dan, New York’u Paris’ten ayırt edersiniz. İstanbul’un akılda kalıcı belli bir tarzı yok. Önce onu oturtmak lazım. Tabii bunu yaparken, ülkenin köklerine göndermeler yapan unsurların da olmalı.
‘Etnik tarzın dibine vurun’ demek istemiyorum. Sonuçta kimse folklor gösterisinden
fırlamış gibi giysilerle ilgilenmez. ‘Modernlikle etnik mirası dengeli ama bir arada kullanmak lazım” diyor yılların moda eleştirmeni Suzy Menkes, Aslı Barış’la konuşmasında.
Hemen ardından da ekliyor: “Aslında bu durum beni şoke ediyor. İşçiliğin bu kadar iyi olduğu bir ülke, nasıl yaratıcılık konusunda bu kadar yetersiz? Tüm önemli modaevleri üretimlerinin çoğunu Türkiye’de yaptırıyor.
Deri konusunda da bir o kadar iddialısınız. Malzeme var, işçilik var. Tasarımcılar için ciddi nimet. Anlamıyorum hâlâ nasıl yerlerinde sayıyorlar.”

PARİS MODA HAFTASI’NDA AÇILDI

Yazının Devamı

SANAT HAFTASI NASIL GEÇTi?

29 Eylül 2014

* ArtInternational’ın ön izleme günü bir görme ve görünme seremonisi halinde geçti. 8 bin kişi hem fuardaki eserleri inceledi, hem de birbiriyle sosyalleşti. Alışveriş yapanlar da, sıkı pazarlığın ardından son anda vazgeçip galericileri kızdıranlar da oldu. Özellikle Taner Ceylan’ın son işi için koleksiyonerler sık sık aynı cümleyi kurdu: “Çok beğendim ama evde çocukların önünde olmaz!”
* Haliç’teki fuarda dışarısı içeriden daha kalabalıktı. Haliç manzarası zaman zaman eserlerden daha ağır bastı. Ah bir de o kesif koku olmasaydı.
* Fuarın ilk gününde Çiğdem Simavi’nin kurucusu olduğu KÜSAV’ın Ira von Furstenberg şerefine verdiği davete Ayşegül Nadir’den Berna Yılmaz’a birçok tanıdık isim katıldı. Ira von Furstenberg’in tasarımlarının çoğu davetin ilk saatinde satıldı.
* Fuar sonrası sosyalleşmek için birçok seçenek vardı. Taner Ceylan’ın Mikla’da koleksiyonerlere verdiği davetten Sunset’te Louise Alexander Gallery’nin Fransız sanatçı Laurent Bolognini onuruna verdiği yemeğe, Beykoz Kundura Fabrikası’ndaki partiye kadar.. n ArtInternational’ın ön izlemesinden bir gece önce ise sanat dünyası, La Petite Maison’da Istanbul Art News ve IWC’nin düzenlediği partide bir

Yazının Devamı