Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Türkiye’deki sorun, ciddi anlamda bir stilin olmaması. Dünya üzerindeki tüm moda haftalarına bakın. Sadece defilelere değil, sokakta çekilen kareleri de inceleyin. Milano’yu Londra’dan, New York’u Paris’ten ayırt edersiniz. İstanbul’un akılda kalıcı belli bir tarzı yok. Önce onu oturtmak lazım. Tabii bunu yaparken, ülkenin köklerine göndermeler yapan unsurların da olmalı.
‘Etnik tarzın dibine vurun’ demek istemiyorum. Sonuçta kimse folklor gösterisinden
fırlamış gibi giysilerle ilgilenmez. ‘Modernlikle etnik mirası dengeli ama bir arada kullanmak lazım” diyor yılların moda eleştirmeni Suzy Menkes, Aslı Barış’la konuşmasında.
Hemen ardından da ekliyor: “Aslında bu durum beni şoke ediyor. İşçiliğin bu kadar iyi olduğu bir ülke, nasıl yaratıcılık konusunda bu kadar yetersiz? Tüm önemli modaevleri üretimlerinin çoğunu Türkiye’de yaptırıyor.
Deri konusunda da bir o kadar iddialısınız. Malzeme var, işçilik var. Tasarımcılar için ciddi nimet. Anlamıyorum hâlâ nasıl yerlerinde sayıyorlar.”

PARİS MODA HAFTASI’NDA AÇILDI
Bu satırları okuduktan birkaç saat sonra, Paris’in yükselişte olan bohem bölgesi
Marais’de bir sokaktayım. Helmut Lang’ın birkaç adım ötesinde sokaktan gelip geçenlerin vitrini önünde durduğu ve dijital modelleri izlediği yeni bir butik var. Paris Moda Haftası sırasında açıldı. Adı VSP. Marais’deki cool butiklerin arasında bile tarzıyla dikkat çekiyor.
İçerideki müşterileri inceliyorum.
Alman bir müşteri ve dünya güzeli bir model, deri ceketleri deniyor ve giyip çıkardıkça “Askıda durduğu gibi durmuyor, üstünüze giyince aşık oluyorsunuz” gibi yorumlar yapıyor. Ben de çaktırmadan dinliyorum.
Kendi markam gibi gurur duyuyorum. Çünkü Türkiye’den ilk defa böyle bir lüks marka çıkıyor. Tamam, yurt dışında Harvey Nichols’dan LuisaViaRoma’ya kadar önemli mağazalarda satılıyor ama Paris’te bir flagship mağazası açmak başka bir şey.
Türkiye’de mağaza açmak yerine uluslararası bir başlangıç yapmayı tercih ediyorlar. Tabii ki bu kısa sürede olmuyor.
Dünya çapındaki bütün markalara üretim yapan 25 yıllık bir markanın Vizyon Deri’nin adı üstünde vizyonu ve yatırımı.

HÜSEYİN ÇAĞLAYAN’LA ORTAKLIK
Butikte üç farklı koleksiyon var; VSP, Peace for VSP ve VSP Chalayan.
VSP Chalayan, sanatçılığı ve moda tasarımcılığı başabaş giden Hüseyin Çağlayan’ın VSP için hazırladığı kapsül koleksiyon. İki marka üç sezon iş birliği yapmak için anlaşmış.
Koleksiyondaki parçalar çok fonksiyonlu, fermuarlarla şekilden şekile giriyor. Bir anda bambaşka bir parçaya daha kavuşmuş oluyorsunuz.
VSP Chalayan koleksiyonundan pileli bir deri etek giyiyorum ve gerçekten de askıda durduğu gibi durmuyor, üstünüze giyince farkı anlıyorsunuz. Hüseyin Çağlayan deriden harikalar yaratmış ama benim favorim Peace for VSP koleksiyonu oluyor. Daha genç, daha modern, daha cool geliyor bana.
Butiğin alt katında ise gözüm videolara takılıyor. VSP’nin filminden Hüseyin Çağlayan imzalı videoya büyük ekranda filmler dönüyor. Benim gözüm en çok alt alta ekranlarda dönen deri işçiliğiyle ilgili Ali Kazma videolarını aratmayacak 3 farklı filme takılıyor.
Suzy Menkes’in “Bu durum beni şoke ediyor. İşçiliğin bu kadar iyi olduğu bir ülke, nasıl yaratıcılık konusunda bu kadar yetersiz? Tüm modaevleri üretimlerinin çoğunu Türkiye’de yaptırıyor. Deri konusunda da bir o kadar iddialısınız. Malzeme var, işçilik var. Tasarımcılar için nimet. Anlamıyorum hâlâ nasıl yerlerinde sayıyorlar” açıklaması aklıma geliyor.
İşte diyorum, hâlâ yerimizde saymıyoruz. Neyse ki atılan böyle önemli adımlar var.
Bravo VSP!