Cyle Larin... 23 yaşında, 1.88 boyunda, Kanadalı... Transferinde referansı Atiba, yani doğru adres...
Hava toplarındaki zamanlaması, top tekniği harika... Artı, öyle yan gelip yatan oyuncu değil, adam kovalıyor, top kapıyor, kafa toplarını asla sektirmiyor, vuruyor... İkinci yarıda biri kafayla olmak üzere, iki gol attı. Talisca’nın attığı gole de ortak oldu. Üstelik sağlam bir fizik gücü var, kolay kolay yıkılmıyor.
Ahh hocam ahh, ne olur şu Larin’i keşke ikinci yarının başından itibaren oynatsaydın! İddia ediyorum, Larin, Negredo’dan çok daha iyi... Keşke çanta gibi yanında taşımayıp, Larin’i vitrine çıkarsaydın, fena mı olurdu hocam?
Demir Grup Sivasspor yabana atılacak takım değil, bulunduğu yeri hak ediyor, yani iyi futbol oynuyor. Ne var ki, Beşiktaş gibi ligin pas yüzdesini üst seviyeye çıkaran, presi her bölgede yapan bir takıma kafa tutmak sanıldığı kadar kolay değil. Nitekim, ilk on dakika bocalayan Beşiktaş ilerleyen bölümlerde bu özelliklerini sahaya yansıttı, Sivasspor zorunlu olarak savunmasına yaslandı.
Lens, sezon bitti açıldı (!), iyi mücadele etti, kanadını iyi kullandı, isabetli ortalar yaptı. Larin iki kez kafayla kaleyi yokladı, atamadı. Ancak Kartal’ın altın kafa
Uzmanlık alanımız Beşiktaş... 45 yılı aşkın Kartal’ı izliyorum. Yazarlığa terfi ettikten sonra, Ümraniye’ye uzağım, partnerim Serdar Sarıdağ bayrağı teslim aldı, o da giderek tecrübe kazandı, işini de iyi yapıyor.
Uzak olabilirim, ama muhabirlik apoletim hâlâyerinde duruyor, merak ettiğim soruların doğru yanıtını da çeşitli kaynaklarımdan alıyorum. Bizim mesleğin en keyif yanı muhabirliktir. Örnek mi? Attila Gökçe ağabeyimiz... Müthiş kalemi var, yorumlarını okurken,o akıcı üslubu, Türkçesi, benzetmeleri başlı başına insana keyif ve de feyiz veriyor. Buna karşın yazarlık kadar müthiş habercilik yönü de var. Bilgisi, birikimi asla tartışılmaz, örnek aldığım, donanımlı gazetecidir Attila Ağabey...
Nereye varmak istiyorum, ben de merak ediyorum; Beşiktaş’ta sezon bitiminde neler olacak? İki yıl üst üste şampiyon olan, bu sezonu kılpayı kaçıran Şenol Güneş ile yönetim yola devam edecek mi? Şenol Güneş, “Buraya kadar” derse, yerine kim gelecek? Yönetimin transfer listesinde kimler var?
Şu sıralar camiada, kapalı kapılar ardında, Şenol Güneş hocanın ayrılacağı ve yerine Tamer Tuna’nın geleceği konuşuluyor. Bir atasözü vardır, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diye... Yönetim ve Ümraniye
Hedef kaçtı mı, ne moral kalır, ne de konsantrasyon! Bu faktörlere bir de sakatlıkları eklersek, ne kadar büyük takım olursanız olun göze hoş gelen futbolu ortaya koyamazsınız. Tıpkı dünkü Beşiktaş gibi. Elbette hedef de kaçsa, Quaresma, Negredo, Tosiç ve Pepe’den yoksun da olsanız, düşmeye aday takımın karşısında özellikle ilk yarıda böylesi futbol ortaya koyma hakkınız yoktur!
* * *
Osmanlıspor’un durumu çok kritik, futbolcular da bunun farkında! Aslında kadrosu çok kötü değil, tam tersi etkili kramponlara sahipler... Örnek mi Serdar Gürler, valla aslanlar gibi, hem savaştı, hem de iki gol attı. Özellikle ikinci goldeki röveşatası harikaydı. Ancak Anıl Karaer’in 48’de kendi kalesine gol atması, ev sahibi takımı moral olarak oyundan düşürdü. Nitekim oyuna sonradan giren Mustafa Pektemek 50’de skoru 2-1 yaptı, altı dakika sonra yine Serdar Gürler durumu eşitledi.
* * *
Beşiktaş’ın eksiğini-gediğini iyi değerlendiren Osmanlıspor, ilk yarıda akıllı bir oyun taktiğiyle sahaya çıktı, savunmasını sağlam tuttu, kontra toplarla pozisyon aradı, bundan da iki gol çıkardı. Gürler’e lafımız yok, ancak Kartal’ın savunmasına lafımız çok! Dememiz o ki, Tosiç ve Pepe’niz yoksa, o golleri yersiniz!
Sezonun bitmesine iki hafta kala, görüyoruz ki zirvede Galatasaray güçlü rakiplerinin bir tık önünde, büyük avantaj sağladı. Dememiz o ki, çok büyük bir sürpriz olmadığı taktirde zirvenin en büyük adayı Galatasaray’dır.
Bu oyunda özellikle başarısızlıklarda her nedense faturayı hep teknik adamlara keseriz, yönetim kanadını pas geçeriz. Peki, başarıda niye teknik adamı öne çıkarmıyoruz, hakkını niye vermiyoruz?
Nereye varmak istiyorum, Galatasaray’ın şu anki tablosunda deneyimli hocamız Fatih Terim, büyük pay sahibidir. Kolay mı? Bir yanda ekonomik sıkıntılarla boğuşacaksınız, diğer yanda bunu dışarıya yansıtmayacaksınız, bu negatif tablo içinde zirveyi yakalayacaksınız.
Bu savım diğer zirve ortakları için de geçerlidir. Başarı, takım oyunundan geçer, bunun tersini kimse savunamaz bize... Galatasaray, Fatih Terim’in gelişiyle birlikte müthiş bir takım oyunu ortaya koydu. İki hafta kala zirveye adını yazdırması da asla rastlantı değildir.
Diyeceksiniz ki, Aslan her maçta iyi mi oynadı? Yooo, elbette hayır... Ne var ki, bu oyunda bir kural vardır, kötü oynuyorken kazanıyorsanız ki önemli olan da budur, gerisi detaydır. Örneğin Beşiktaş, Devler Ligi’nde takır takır topunu oynadı,
Beşiktaş taraftarı vefalıdır, kötü gün dostudur... Hem takıma, hem de teknik adamına sahip çıkar, moral şırınga eder... Kupa maçında kafası yarılan, devamında haksız eleştiriler nedeniyle morali dibe vuran Şenol Güneş’e tribünlerin verdiği destek alkışa değerdir... Tribünlerin dolu olmamasını yadırgamadım, Kartal’ın zirveden uzaklaşması bunun temel nedenidir, yani doğal..
Negredo sakat, yerine Vagner Love onbirde sahaya çıktı. Valla ilk yarıda onu sahada gören var mıydı, ben göremedim! Ayağına bir top geldi, onda da rakibine takıldı... Sanırsınız ki, Alanyaspor’daki Love’un yerine çakması gelmiş Kartal’a! Eeee, orada leblebi gibi goller atabilirsiniz, ama burası Beşiktaş, elin oğlu sana bir yapışır, nefes aldırmaz! Love, fiziksel olarak da asla güçlü değil, rakip dokunuyor, adam yerde! Bir adam geç be kardeşim, sen ne iş yaparsın!
İsteyen tersini savunabilir, ama kişisel olarak Quaresma’sız bir Beşiktaş düşünemiyorum. Şu sıralarda sahaya kaptan çıkıyor, ona pazuband çok yakışıyor. En önemli özelliği ise yine bence maçlara görsellik katıyor, izleyenlere keyif yaşatıyor... Kayseri tam 30 dakika müthiş bir alan savunması yaptı, Love savunmada kaybolurken, ofansif oyuncular da pozisyona
Sezon başından bu yana son iki yılın şampiyonu Beşiktaş’ın özellikle iç hatlarda kırmızı çizgide olduğunu hep yazdık, çizdik. Devler Ligi’nde yüz akımız Beşiktaş’ın, Galatasaray yenilgisinin dışında ortaya koyduğu kötü futbol da sezonun en büyük sürprizidir.
Sakın ola Galatasaray’ın galibiyetini küçümsediğimiz anlamına gelmesin; gerçekten iyi oynadılar, hak ettiler. Bizi asıl irite eden, herkesin beğenisini toplayan o kadronun kötü futboludur. Tabi ki Negredo o fırsatı golle taçlandırsa, Aslantepe’de her şey terse dönebilirdi, en azından baskılı oyun ortaya koyan Galatasaray’a gözdağı verebilirdi, direncini kırabilirdi. Beşiktaş’ta iyi futbol oynayan, en azından oynamaya çalışan Quaresma’nın dışında hangi futbolcuyu sayabilirsiniz? Nereye varmak istiyoruz; kadrosuyla, baskısıyla, pas trafiğiyle, herkesin şampiyonluk ‘banko’ dediği rakiplerini gözünü korkutan Kartal’daki bu ani düşüşün nedeni ne olabilirdi?
Belli ki Beşiktaş, yarıda kalan ve üzerine hâlâ tartışmaları süren Fenerbahçe kupa maçına takılı kalmış, kafalardan silip atamamışlar. Bir de yönetimin kupa maçına çıkmama kararı, Beşiktaş’ta kafaları allak bullak etti. Eeee böylesi negatif tablodan ne beklenebilir ki?
Kartal,
Bu tip derbilerde başka bir deyişle zirveyi yakalama adına bulduğunuzu atacaksınız, öyle fantaziyi tercih ederseniz, rakibin iştahını üst seviyeye çıkarırsınız. Bunu kime söylüyoruz, elbette Beşiktaş’ın gol yollarında umut (!) bağladığı Negredo’ya...
Galatasaray’ın sahasında aslan kesildiğini bilmeyen yok! Ender bulduğunuz pozisyonları acemice harcamayacaksınız! Negredo’nun atamadığı net pozisyonun üç dakika sonrasında Galatasaray, Fernando’nun golüyle öne geçti... Ne var ki bu pozisyonda tam tamına dört savunmacı var. Var da gole engel olamıyor ve seyrediyorlarsa neye yarar ki! Savunmanın göbeği niye bu kadar boş bırakılır ki? Gomis’i tutarken, Fernando’yu sanırım hiç hesaba katmadılar, ya da ciddiye almadılar!
Efendim 35’te Negredo sakatlandı, yerine Şenol Güneş’in, Lens’i tercih etmesini doğrusu yine yadırgadık. Soruyorum Lens, bugüne kadar oynadığı hangi maçta Kartal’ın derdine derman olabildi, ben hatırlamıyorum! Sormazlar mı, Vagner Love, golcü olarak alınmadı mı bu takıma arkadaş! İlk yarının fotoğrafı bu, yani Kartal adına Negatif!
İkinci yarıda risk alan Beşiktaş, baskı kurar gibi oldu, nitekim 53’te bu kez Babel ile net bir pozisyon üretti. Gelin görün ki, o da Negredo’yu
Efendim olaylı kupa maçıyla ilgili her kafadan bir ses çıkıyor, çözüme gelince ortalarda kimsecikler yok! Başkanı, teknik adamı hep savunmadalar, yan yollara sapıyorlar, ‘bu tip olayların önünü nasıl keseriz’ düşüncesi üzerine çözüm üretmekten yoksunlar arkadaş!
O haklı, bu haklı, yani herkes ‘haklıyım’ diyor! Peki, suçlu kim? Ortada olaylar var, bunu hiç kimse pas geçemez! Fenerbahçe seyircisinin yaptıklarının hiç bir savunması olamaz. Dememiz o ki, bu olayların suçlusu tamamen o kendini bilmezlerdir.
Gelelim futbolumuzu yönetenlere... İki güzide kulübümüzün başkanından ve teknik adamından farklı sesler yükseliyor.
Ortada mağdur olan takım Beşiktaş’tır, bunun aksini kim iddia edebilir? Kuralları kimseye hatırlatmak gibi niyetimiz yok... Hakem Mete Kalkavan iki kez oyunu durdurdu, üçüncüsünde yardımcılarını orta sahada topladı. ‘Tekrarı halinde soyunma odalarına giderim, dönmem’ mesajı verdi, ama tribünler bunu anlayamadı, ya da anlamak istemediler, yangına körükle gittiler! Yok efendim Beşiktaş izin almadan gitmiş soyunma odalarına, yok efendim bu da hükmen mağlubiyeti getirirmiş! Geçin efendim, geçin bunları! O tabloda maçın oynanmasının mümkün olmadığını, yani güvenlik nedeniyle