Sezon başından bu yana son iki yılın şampiyonu Beşiktaş’ın özellikle iç hatlarda kırmızı çizgide olduğunu hep yazdık, çizdik. Devler Ligi’nde yüz akımız Beşiktaş’ın, Galatasaray yenilgisinin dışında ortaya koyduğu kötü futbol da sezonun en büyük sürprizidir.
Sakın ola Galatasaray’ın galibiyetini küçümsediğimiz anlamına gelmesin; gerçekten iyi oynadılar, hak ettiler. Bizi asıl irite eden, herkesin beğenisini toplayan o kadronun kötü futboludur. Tabi ki Negredo o fırsatı golle taçlandırsa, Aslantepe’de her şey terse dönebilirdi, en azından baskılı oyun ortaya koyan Galatasaray’a gözdağı verebilirdi, direncini kırabilirdi. Beşiktaş’ta iyi futbol oynayan, en azından oynamaya çalışan Quaresma’nın dışında hangi futbolcuyu sayabilirsiniz? Nereye varmak istiyoruz; kadrosuyla, baskısıyla, pas trafiğiyle, herkesin şampiyonluk ‘banko’ dediği rakiplerini gözünü korkutan Kartal’daki bu ani düşüşün nedeni ne olabilirdi?
Belli ki Beşiktaş, yarıda kalan ve üzerine hâlâ tartışmaları süren Fenerbahçe kupa maçına takılı kalmış, kafalardan silip atamamışlar. Bir de yönetimin kupa maçına çıkmama kararı, Beşiktaş’ta kafaları allak bullak etti. Eeee böylesi negatif tablodan ne beklenebilir ki?
Kartal, derbiyi kaybettiği gibi, şampiyonluktaki büyük avantajını, kredisini de bitirdi! Haaa dünyanın sonu mu? Asla! Neticede onca zorluğa karşın iki yıl üst üste şampiyon olan Beşiktaş söz konusuysa, gerisi detaydır.
Görüyoruz ki, ligin bitimine üç hafta kala, Kartal’da karabulutlar dolaşıyor. Yazılı ve görsel medyada yine geleceğe dönük öngörüler aldı başını gidiyor! Valla Şenol Güneş kalır mı, bırakır mı, soru işareti! Ne var ki, başkanın görevi bırakacağı haberleri asla doğruyu yansıtmıyor. Elbette yönetim kupa maçına çıkmama kararı birçok kesimden onay bulurken, karşı çıkanlar da yok değil... İsterseniz bunun adına ikiye bölünme diyelim. Kaldı ki basına kapalı olarak gerçekleşen Divan Kurulu’ndan da net bir karar çıkmadığını dostlarımız bize söyledi. Karardan dönüş olur mu? Valla pek sanmıyorum. Dönüş birçok krizi de beraberinde getireceğini cümle alem biliyor.
Helal olsun taraftara
Derbi yenilgisine karşın taraftar müthiş bir vefa örneği göstererek, Beşiktaş’a sahip çıkmıştır, helal olsun onlara... Kolay mı? Bir maçla şampiyonluktan uzaklaşacaksınız, yani bir sezonu heba edeceksiniz... Ama taraftar sana sahip çıkacak. İşte taraftar dediğiniz profil Beşiktaş taraftarıdır, iyi günde de, kötü günde de Kartal’ı yalnız bırakmadılar, sarıp sarmaladılar. Biliyoruz ki, kalan üç haftada da bu örneği göstereceklerinden asla kuşkumuz yoktur.
Bir daha okuyun
Bir savım vardı. Her zaman da bunu dile getirdim, yazdım. Teknik adamlar şartlar ne olursa olsun, o sahanın içinde kalmalılar. Yan yollara sapmalarına hep karşı çıktım. Aykut Kocaman, Türk futbolu için değerli bir teknik adamdır. Tıpkı diğer yerli hocalarımız gibi... Gördük ki, konuşmalarından kelimeleri cımbızla seçen ve yeşil sahanın içinde kalmayı tercih eden Kocaman hocamıza da bir şeyler olmuş, kupa maçındaki olaylara farklı pencereden bakmaya başlamış!
Gazetemiz yazarlarından, takımdaşım Ercan Güven’in, ‘Kanarya görünümlü şahin’ başlıklı yorumunu herkesin bir kez daha okumasını öneriyorum. Valla öyle bir Kocaman portresi çizmiş ki, daha fazla söze ne gerek var?
Ellerine, kalemine sağlık Ercan Güven...
Üzülmez ve Kartal
Bizim kulvarda başarı elbette şampiyonluktur. Bunun tersini savunacak halimiz yok. Süper Lig’de güçlü rakiplerinizi geride bırakıp, ipi göğüslüyorsanız, bunun adı başarıdır kuşkusuz...
Ne var ki, öyle başarılar var ki, onları da görmemezlikten gelirsek, haksızlık ederiz. Süper Lig’e veda eden takımları, yeniden yukarı taşımak zorlukların en büyüğüdür bizim penceremizden. Niye mi? Küme düşen takımlarda moral-motivasyon neredeyse sıfıra yakındır. O futbolcuları motive etmek, yeniden yukarıya çıkarmak kolay mıdır? Buna bir de ekonomik ve kadro sıkıntılarını eklersek Rizespor’da İbrahim Üzülmez, Ankaragücü’nde ise İsmail Kartal, benim penceremden büyük başarıya imza atmışlardır. Onlar Süper Lig’de şampiyon olan teknik adam kadar alkışı da, övgüyü de fazlasıyla hak etmişlerdir.
İsmail Kartal kardeşimize ayrı bir parantez açmak isterim. 2012 yılında Süper Lig’e veda eden, Ankara’nın köklü kulübü Ankaragücü’nün altı yıllık hasretine Kartal son noktayı koydu. Alışık olduğunuz ligden altı yıl ayrı kalmanın ne demek olduğunu iyi bilenlerdeniz. Uzun ayrılıklar, karamsarlıkları da birlikte getirir. İsmail Kartal hocamızı kutluyor, bu hasrete son verdiği için de alkışlıyoruz, hoş geldin Ankaragücü...
Gelelim İbrahim Üzülmez kardeşimize... Geçtiğimiz sezon düşen Rize’yi yeniden Süper Lig’e taşıdı... Bu geri dönüşün temelinde kuşkusuz ‘takımdaşlık’, kentin takıma sahip çıkması en büyük faktörlerdir.
Efendim Üzülmez ve Kartal kardeşlerimiz görevlerine devam edecekler mi, etmeyecekler mi bilemiyoruz. Neticede onlar da Süper Lig’de aynı korkuyu yaşamak istemiyorlar. Dememiz o ki, Süper Lig, iyi kadroyla doğru orantılıdır. Sağlam kadro kurmak zorundasınız, aksi hayal kırıklığı olur, asansör takım konumuna düşersiniz.
Alın size Osmanlıspor... Kadrosu kötü mü? Asla... Ama düşme potasında... Kıssadan hisse!