Efendim olaylı kupa maçıyla ilgili her kafadan bir ses çıkıyor, çözüme gelince ortalarda kimsecikler yok! Başkanı, teknik adamı hep savunmadalar, yan yollara sapıyorlar, ‘bu tip olayların önünü nasıl keseriz’ düşüncesi üzerine çözüm üretmekten yoksunlar arkadaş!
O haklı, bu haklı, yani herkes ‘haklıyım’ diyor! Peki, suçlu kim? Ortada olaylar var, bunu hiç kimse pas geçemez! Fenerbahçe seyircisinin yaptıklarının hiç bir savunması olamaz. Dememiz o ki, bu olayların suçlusu tamamen o kendini bilmezlerdir.
Gelelim futbolumuzu yönetenlere... İki güzide kulübümüzün başkanından ve teknik adamından farklı sesler yükseliyor.
Ortada mağdur olan takım Beşiktaş’tır, bunun aksini kim iddia edebilir? Kuralları kimseye hatırlatmak gibi niyetimiz yok... Hakem Mete Kalkavan iki kez oyunu durdurdu, üçüncüsünde yardımcılarını orta sahada topladı. ‘Tekrarı halinde soyunma odalarına giderim, dönmem’ mesajı verdi, ama tribünler bunu anlayamadı, ya da anlamak istemediler, yangına körükle gittiler! Yok efendim Beşiktaş izin almadan gitmiş soyunma odalarına, yok efendim bu da hükmen mağlubiyeti getirirmiş! Geçin efendim, geçin bunları! O tabloda maçın oynanmasının mümkün olmadığını, yani güvenlik nedeniyle imkansız olduğunu cümle-alem gördü. İzin alsanız ne olur, almazsanız ne olur!
Suçlanamaz
Dememiz o ki, Mete Kalkavan doğruyu yapmıştır, kuralların verdiği yetkiyi kullanmıştır. Oynatmadı diye hiç kimse Kalkavan’ı suçlayamaz, neticede gözlemcilerle birlikte alınmış bir karardır.
Nereye varmak istiyoruz, bırakalım sen-ben kavgasını bir kenara da, bu olaylara nasıl set çekeriz, bunun üzerine kafa patlatalım, bu anlamda tribünlere oynamayı bırakın! Bizler bu oyundan keyif almak istiyoruz. Bu anlamda her yazımızda çağrılar yapıyoruz, ama ortada anlayan yok! Efendim Aykut hocamız diyor ki, ‘Ortada çakmak yok, kan yok’... Yapma, etme hoca, tribündeki olayları da görmedin mi? Haaa diyeceksiniz ki, gergin maçlarda korner atışlarının polislerin kalkanları altında atıldığını çok gördük, tamam... Ne yani bundan sonra da hep böyle mi olsun, bunun önüne nasıl geçeceğiz, bu konuda sen de çözüm üretmek zorundasın. Verilecek cezalar caydırıcı olmalıdır ki, bu tip hareketi tercih edenleri içimizden, tribünlerden silip atalım!
Sağduyu şart
Başkanı, yöneticisi, teknik adamı da sağduyulu olmak zorundadır... Öyle yan yollara saparak, ateşe benzinle gitmek mantığını bize kim anlatabilir? Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, ‘Sahadan çekilen, hükmen mağluptur’ diyor! Varsayalım ki, Beşiktaş hakemden izin almadan soyunma odalarına gitti, peki seyirci olaylarını nasıl açıklayacağız? Ortamı geren, Quaresma’nın korner atışlarında sahaya yabancı cisimleri kimler yağdırdı? Fenerbahçe’nin yapması gereken, bu olayları kimler, niçin çıkardı, niyetleri neydi, üstelik Fenerbahçe avantajlıyken, bunu araştırsınlar, üzerine gitsinler, gerçekleri ortaya çıkarsınlar bizler de bilelim.
İşin özeti benim gözümde mağdur olan Beşiktaş’tır, bunun da aksini kimse iddia edemez... Her iki tarafın iddiaları da bu gerçeği örtmeye yetmez!
Şimdi soruyorum, maç kaldığı yerden oynansa ne olur, oynanmasa ne olur? Nitekim kupa derbisi kaldığı yerden başlayacak, üstelik seyircisiz, karar böyle. Futbolumuz zarar görüyor, futbolumuz... Bunu bilir, bunu söyleriz. Bizler güzellikleri köşemize taşımak istiyoruz, örnek hareketleri alkışlamak istiyoruz... Şimdi soruyorum size, yani bu oyunun baş aktörlerine sizler bunlardan keyif alıyor musunuz? Elbette sizler de en az bizim kadar mutsuzsunuz, gelin geçmişteki olanların üzerine sünger çekelim, birlikte yeni bir beyaz sayfa açılım. Unutmayın ki, bu geminin içinde hepimiz varız, batarsak birlikte batarız!
Derbi büyük bir fırsattır
Geçtiğimiz yıl, anımsayın, Kadınlar Voleybol Ligi’nin final maçında Fenerbahçe şampiyonluk kupasını müzesine taşımış, maç bitiminde iki takım oyuncularının toplu fotoğrafı hâlâ arşivlerde. Sarmaş-dolaş oldular, ezeli rekabetin, ezeli dostluk olduğunu cümle-aleme gösterdiler.
Niye kadınlarımızın bu anlamlı mesajını yeşil sahalara yansıtamıyoruz arkadaşlar! İşte size tarihi bir fırsat, Galatasaray-Beşiktaş derbisi.
Sahaya kola-kola çıkın, sporun barış ve dostluk olduğunu herkese gösterin, hem tarihe geçin, hem de gelecek yıllarımızı birlikte kurtaralım... Bu anlamda deneyimli ve de iki ünlü teknik direktörümüz Fatih Terim ile Şenol Güneş’e büyük görev düşüyor, futbolumuzdaki bu kara bulutları dağıtın, lütfen, bir daha derbilere ve de diğer maçlara örnek olsun. Derbi elbette önemli, biri kazanacak, diğeri kaybedecek, ama ülkemizin kazanacağı o kadar şey var ki...