Başkanlar Fikret Orman ve Ali Koç derbi öncesinde tarihi bir ilke imza attılar, birlikte canlı yayına çıktılar. Gerçi bizler geçmişte, böylesi derbilerde kulüp başkanlarını getirdik, ama bu farklı... Tribün ve saha içinde centilmenliğe aykırı davranışların tırmandığı şu günlerde önemli bir adımdır... Futbolun dostluk ve barış olduğunu anlatan bir karedir, ders niteliğindedir. Her iki başkan da geleceğe dair çok güzel ve ince mesajlar verdiler, kutluyoruz, alkışlıyoruz.
***
Derbilerin havası suyu, başkadır... Ne zaman, ne olacağını maç bitmeden kestiremezsiniz. Örneğin dünkü derbi, düşünün Beşiktaş ilk yirmi dakikada rakibine öyle bir baskı yaptı ki, nefes alacak zaman bırakmadı. Bu süreçe tam tamına üç gol sığdırdı. Biraz daha ileri gidelim, siyah-beyazlı ekip, ilk yirmi dakika içinde rakibine iki pas yaptırmadı. Derbilerin hatta diğer maçların skorunda teknik adamların taktik ve özellikle kadro tercihleri ön plandadır. Örnek Ersun Yanal, en etkili ve en tecrübeli iki oyuncusu Ayew ile Velbuana’yı yanında oturtmasını kim savunabilir arkadaş? Nitekim, Yanal, ikinci yarıda bu hatasından döndü, Fenerbahçe ayağa kalktı. Bu kez oyun terse döndü, konuk takım Zajc, Sadık ve Hasan Ali
MHK eski Başkanı Yusuf Namoğlu baskılara dayanamadı, istifasını verdi, gitti. Sıkıntılar bitecek mi? Asla... Valla arkadaş, kokartlısı, kokartsızı böyle hatalı düdükler, haksız kararlar verdiği sürece, üstelik VAR’a rağmen, hakemler gündemden asla düşmeyecek!
Alın size Antalya-Başakşehir maçı... Hakem FIFA kokartlı Mete Kalkavan... Müthiş kötü bir yönetim ortaya koydu, gündeme oturdu! Doukara’ya iki kişi birden yüklendi, penaltının babası... Kalkavan devam ettirdi!
VAR’dan tık yok, var da belki bizim haberimiz yok! Adam, “Taç benden çıktı” diyor terse veriyor. Üstüne üstlük bir de itiraza sarı kart çekiyor. Yuhh ki, yuhhh! Robinho, atılması gerekirdi, atamadı!
Stadın her tarafını VAR’la döşeyin, üç yerine on üç hakem koyun hiç bir şey değişmeyecek, biz yorumculara hep iş düşecek!
Namoğlu gitti, yerine Sabri Çelik geldi. Dakka bir sağ olsun hakemlerimiz ona ‘hoş geldin’ dediler! Dememiz o ki, kim gelirse gelsin, hakemlerimiz değişmeyecek, maçın önüne geçecekler! Tam VAR geldi, haksızlıklar ortadan kalkacak, hakemlerimiz sahada ‘adalet’ dağıtacak dedik, hay demez olsaydık, görüyoruz ki değişen bir şey yok!
Namoğlu ve arkadaşları sizin yüzünüzden çekip gitti, sıra Sabri Çelik’e
Bu oyunda öyle istatistikler falan bazen pek işe yaramıyor! Örneğin Beşiktaş, ofansa çıkışlarda bu kadar top kaybı yaşa, rakibine pozisyon verme, ilk yarıda üç net gol kaçır, olacak iş mi? Eee futbolun güzelliği de, çekiciliği de burada yatıyor. Ne var ki, Yeni Malatya topa sahip olma özelliğini dün ilk yarıda pozisyon üretimine yansıtamadı. Tam tersi kalesinde ilk yarıda büyük tehlikelerle karşı karşıya kaldı, ikinci yarıda da tablo değişmedi, Kartal kaçırdıkça, kaçırdı! Hangisini saysak, Burak Yılmaz, Dorukhan, Ljajic, Lens, hatta Kagawa, bunlardan bir kaçı! Burak Yılmaz belki gol alışkanlığını bu maçta sürdüremedi, ama çok iyi çalıştı, üretimlere katkı sağladı, rakip savunmayı rahat bırakmadı, ekstra işlere soyundu, bravo, kaçırdıkları onun kalitesine gölge düşürmez.
Dememiz o ki, topa ne kadar sahip olursanız olun, ofansta gerekli çoğunluğu yakalamıyor ve pozisyon üretimine yansıtamıyorsanız neye yarar ki? Valla eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz arkadaş... Kaptan Adem Büyük, Lens’in tendonuna arkadan sert girdi, o da farkında, özür diledi, Cüneyt Çakır’a , “pardon” dedi, ama kırmızıdan kurtulamadı. Burada durun, pozisyon Cüneyt Çakır’ın görüş alanında, yani radarında,
VAR olsa ne olur, olmazsa ne olur? Görüyoruz ki VAR’a karşın tartışmalar son bulmuyor; Ümit Öztürk, izlemeden veriyor, izleyip vermiyor!
Artı, penaltıları geçtik, ya kırmızı kartlar? Nagatomo’nun kullandığı o malum kelimelerin (!) karşılığı kırmızıdır. Ancaaak, o Japon futbolcunun kullandığı kelimeleri, orta hakemin duyma şansı sıfır... Neredeyse otuz metre uzağında... TV’den herkes bunun farkında, ne var ki VAR’ın protokolünde maalesef bu yok!
Evet, Soldado, bu kelimelerin kurbanı oldu. Doğru, hakem ona çok yakındı ve duydu. Doğal olarak da kırmızıyı çekti. Şu detayı unutmayalım, dudak okumak VAR’da yok.
Evet, Diagne çift sarıdan atılmalıydı, atamadı! Galatasaray-Trabzonspor maçında öne çıkan hakem hataları böyle... TFF, VAR’ı niye getirdi? Hakemlerimiz sıfıra yakın hatayla maç yönetsin diye... Tartışmaların ortasına düşmesinler, maçın önüne geçmesinler diye... Nerdeee... Üstüne üstlük, her türlü teknik donanıma karşın, maçın önüne geçiyorlar, skor tabelasını etkilemeye devam ediyorlar!
Efendim, kabak dönüp dolaşıp MHK’nın başına patlıyor, TFF Yönetimi de eleştirilerden payını alıyor. MHK’nın hakem atamaları da bir garip! Örneğin Ümit Öztürk, geçtiğimiz sezon
Beşiktaş taraftarı, hoşgörülüdür, duyarlıdır, bağışlayıcıdır, en önemli özellikleri vefadır... Dememiz o ki, Burak Yılmaz’ın transferine sıcak bakmayan, zaman zaman bu tepkisini dışa vuran taraftarlarla, golcü futbolcunun beyaz sayfa açması gerçekten çok önemliydi. Kusura bakmayın, kaç tane kaliteli Burak Yılmaz gibi golcü var arkadaşlar? Attığı gole bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır. Çarprazdan, öyle göğsünüzle topu indireceksiniz, topu köşeye göndereceksiniz, kolay mı? O gol tipik bir kaliteli forvet golüdür. Taraftarları bu barıştan dolayı kutluyorum, örnek davranış gösterdiler, alkışlıyorum.
***
Bursaspor öyle sıradan bir ekip değil, müzesinde şampiyonluk kupası var. Nitekim maça akıllı bir taktikle başladı, orta sahadaki baskıyı ilerde de uygulayınca Kartal’ı sıkıntıya soktular. Artı, Kartal’ın etkili futbolcularına da sıkı markaj yaptılar, bu özellikleriyle ev sahibi takımın pas trafiğine set çektiler. Ne var ki Bursaspor o yirmi dakikalık süreçte bu özelliğini pozisyon üretimine yansıtamadı.
25. dakikadan sonra prangadan kurtulan Beşiktaş gerçek kimliğini yakaladı, oyunu domine etti, üç net pozisyon üretti, Burak Yılmaz iki pozisyondan birini gole çevirdi. Lens’in
Zoraki birliktelikler, mutsuzluktur, hep ayrılık getirmiştir. Tolgay, yetenekli bir oyuncu, ancak Kartal Yuvası’nda bir yanda parasal kriz, diğer yanda iletişim sıkıntısı çeken Tolgay, Fenerbahçe’ye transfer oldu. Olabilir, bu anlamda kimsenin kızmaya hakkı yok. Ne var ki, ayrılıktan sonra yaptığı açıklamalar hiç de hoş değil... “Beşiktaş armasını hiç öpmedim...” Bitmedi, “Türkiye’ye ilk geldiğimde ülkenin en büyük camiasının Fenerbahçe olduğu gördüm...”
Gelelim arma meselesine, öp veya öpme, bunu diline dolamana ne gerek var? Kaldı ki, özellikle yabancıların dakka bir, geldikleri kulübün armalarını öpmelerini hiç bir zaman samimi bulmadım. Sanırsınız ki, adam burada doğmuş, o takımın altyapısından yetişmiş! Özellikle, seni bu konuma getiren Beşiktaş formasıdır, bunu bileceksin!
Gelelim büyüklük meselesine... Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor, ülkemizin en büyük camialarıdır, bu da kulağına küpe olsun! Çık topunu oyna, seni aşan büyük cümleler kurma...
Artı, sen profesyonelsen - ki bana göre değilsin - yarın Fenerbahçe’den de ayrılık olabilir, niçin yan yollara saparak, kendini bağlayıcı cümleler kuruyorsun?
Bu oyunda ayrılıklar doğaldır. Kapıları
Malumunuz Başakşehir, aldı başını gidiyor, en yakın rakibi Galatasaray, aradaki puan farkı sekiz. Dememiz o ki, Başakşehir zirve yolunda müthiş bir avantaj kazandı, kredisi bir hayli fazla, yakalanması zor, koltuğunda rahat. Efendim Beşiktaş’a dönecek olursak, Süper Lig’de hedefin uzağında, Erzurumspor şokunu Antalya’da attı, ilk yarıda farka kanat çırptı. Hesap ortada, zirve uzak, eee kupada zaten yoksun, Avrupa’ya çıkmanın yolu da klasmana girmekten geçiyor, Kartal’ın en büyük hedefi de budur. Ne var ki, klasman ortağı da oldukça fazla, aradan sıyrılmak, inişli-çıkışlı bir grafik çizen Kartal’ın işini zorlaştırıyor!
Bu oyunda başarıyı yakalamanın temel unsuru kadroda devamlılıktır... Şartlar bazen sizi zorlar, tıpkı Burak Yılmaz ve Quaresma’nın cezalı oluşları gibi... O zaman kadroda rotasyona gidersiniz, kimsenin gıkı çıkmaz. Güneş hoca, Medel gibi istikrarlı bir oyuncuyu yedeğe çekmesine, yerine Atiba’yı sürmesine şaşırabilirsiniz! Artı elinde Mustafa Pektemek, hatta Larin gibi iki forvet oyuncusu varken, Güven Yalçın’a sarılmasını da yadırgayabilirsiniz. Ciddi bir risk aldı Güneş hoca, ama görüyoruz ki, o haklı çıktı.Bazen bu oyunda riskler, skor tabelasına yansır, şans
Beşiktaş’ın ligde sıkıntılı bir ikinci yarı geçireceği kesin... Sürekli futbolcu gönderiyorlar. Gelen var mı? İki tane... Tolgay ile Quaresma yuvadan uçtu, uçacak! Q7, Kartal’ın en önemli kozlarından birisidir, yeri kolay kolay dolmaz. Görüyoruz ki, Portekizli yıldızı ikna turları devam ediyor! Bu görevi de ikinci başkan Serdal Adalı yüklendi. Adalı, Quaresma’nın ufak tefek sıkıntıları olduğunu söylüyor. Yapma, etme... Öyle sıkıntıları olsaydı, yeniden buraya döner miydi? Portekizli yıldız oyuncunun vücut dili pek de sizin dediğiniz gibi değil. Adam mutsuz kardeşim, mutsuz... Kaldı ki ayrılığı kafasına koymuş oyuncudan ne kadar verim bekleyebilirsiniz ki?
Ahhh şu transfer yok mu, transfer! Vagner Love, tam bir hayal kırıklığı! Transfer işi nokta atışıdır. Öyle önüne geleni alırsanız, bugünkü tabloya çanak tutarsınız! Kartal’ın fotoğrafına bakıyorum, lider Başakşehir’le puan farkı 11 olmuş. Kapanır mı, çok zor. Çünkü sürekli kan kaybı yaşayan Beşiktaş, sahasında Erzurumspor’u yenemiyorsa, yarışa ortak olmasını nasıl bekleriz?
Roma’dan sonra Vida için Inter de devreye girmiş. Güneş, Vida’nın gönderilmesine karşı, ancak yönetim kanadı pazarlık masasında!
İşin özeti; almıyorlar,