Çok eskiye gitmeye gerek yok, özellikle dış ve iç transferde, “centilmenlik” diye bir kavram vardı. Vardı diyorum, şimdilerde ise o kelimenin yerinde yeller esiyor!
Efsane başkan Süleyman Ağabey’in (Seba) dönemini anımsıyorum. Bir yerli futbolcu mu alınacak, Süleyman Ağabey, yöneticileri uyarır, ardından da devreye girerdi. Rakip takımın başkanını arar, transfer için izin isterdi. İstese parayı bastırır, izine falan gerek yok, alırdı.
Ama o bir centilmendi. Bu kulvarın içinde yoğrulmuş, teknik adamlar ne kadar istese de, izin verilmediği sürece asla devreye girmezdi. Hadi bunu geçtik, rakibinin istediği bir oyuncuya bırakın kancayı atmayı, almazdı. Öyle bir başkan fotoğrafı geçti bu alemden.
Şimdilere bakıyorum, rakip bir yabancıyı mı gündemine aldı, hopp bir başka kulüp devreye giriyor. Ne izin ne de centilmenlik hak getire... Basıyor parayı alıyor. Rakam bir iken, ikiye, üçe çıkıyor.
Hedef tabii ki hem rakibini zor durumda bırakmak, hem de şampiyonluğu yakalayacak bir ekip oluşturmak. İyi hoş da kardeşim, şampiyonluğun garantisi mi var, yokkkk! Sanırsınız ki,
Ya bir durun, biraz frene basın Beşiktaş sevdalıları... Görüyoruz ki sosyal medyada taraftar, yönetime isyan bayrağını açmış, her kafadan bir ses çıkıyor! Neymiş, Beşiktaş transferde nal topluyormuş!
Ne nalı arkadaşlar?
Yönetimi topa tutanlara bir atasözümüzü hatırlatmak isterim:
“Ayağını yorganına göre uzat.”
Biraz açacak olursak, yapacağınız harcamalar hiçbir zaman gelirlerinizi aşmamalıdır... Demem o ki; aşarsa, ayağınız açıkta kalır.
Bırakın ayağınızın açıkta kalmasını bir kenara, UEFA’nın kriterlerinde radara takılırsınız, başınıza iş alırsınız.
Farkında mısınız, Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetimi neredeyse iki yıldır personel ve futbolcuların hak edişlerini tıkır tıkır ödüyor, medyada farklı yönde bir kelime haber çıktı mı?
Ahh şu transfer sezonu ahhh! Gerek yönetimler, gerekse bizim kulvarın emekçileri için öyle zordur ki, anlatamam! Sürekli papatya falları açılır, yüzlerce isim, yazılı-görsel medyanın manşetlerini süsler, gelin görün ki, ne gelen var, ne de giden!
Dört büyüklerin transfer çalışmalarını masaya yatıralım, sonra yorum yapalım. Beşiktaş’ta Emrecan Bulut, siyah - beyazlı renklere bağlandı, Masuaku’nun ise bonservisi alındı. Haftalardır gündemi oyalayan Redmond’daki son gelişmeler negatif, defter kapandı!
Şunu unutmayalım ki, transfer olayı tamamen ekonomiyle doğru orantılıdır. Yönetim haklı olarak kasayı düşünüyor, kılı kırk yarıyor. Nokta atışı yapmanın hesapları içinde... Kaldı ki, Beşiktaş’ın oturmuş bir kadrosu var; bir stoper, bir orta saha, 10 numara, bir de forvet alındığı taktirde ligi domine edecek gücü var. Yani karamsarlığa da gerek yok.
Fenerbahçe’de Edin Dzeko, Umut Nayir, Ryan Kent ve Alexander Djiku’yu kadrosuna katarken, Galatasaray’da şu ana kadar görünen gelişme, Kaan Ayhan’ın
TFF kongresi yapıldı, Mehmet Büyükekşi yeniden başkanlığa seçildi. Şimdi sıra kurulların oluşturulmasında. Önümüzdeki hafta yönetim kurulu, Büyükekşi başkanlığında ilk toplantısını gerçekleştirecek. Gelen haberler bu yönde...
Özellikle MHK’nin kimlerden oluşacağı merak konusu... Sosyal medyada, MHK Başkanı olarak Cüneyt Çakır’ın adı dolaşımda. Buna karşın Çakır’a bu konuda herhangi bir teklif gelmediğini de biliyorum. Tabi ki TFF Yönetimi’ne, bu kritik kurula isim ya da isimler önermek bizim işimiz değil. Bizler gazeteciyiz, sadece kişisel yorumlar yapabiliriz.
Yıllardır bu kulvardayım, her dönemde MHK hedef tahtasıdır. En ufak bir yenilgide, en ufak bir hatada kulüplerin ayağa kalktığını biliyoruz. Bu kurul değirmen gibi; biri geliyor, biri gidiyor ya da baskılar artınca, istifa yolunu seçiyorlar. O kadar çok örnek var ki! Cüneyt Çakır’ı tanıyoruz, uluslararası arenalarda düdük çaldı, kritik maçları yönetti, ülkemizin bu anlamda adeta gururu oldu. Kişisel olarak MHK başkanlığına yakışır.
Hep söyledim, yazdım, çizdim. Yerli teknik adam konusundaki rotam hiç değişmedi, sürekli yerli hocayı savundum, bundan da milim geri adım atmadım, atmam da...
Günlerdir yılan hikayesine dönen Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü nihayet açıklığa kavuştu. Fenerbahçe Yönetimi rotayı İsmail Kartal hocamıza çevirdi. Kısa süre içinde imzaların atılması bekleniyor artık. İsmail Kartal’a yabancı değiliz, tanıyoruz. Jorge Jesus’tan daha yararlı olacağına inanıyorum. Tabii ki yönetimlerin işine karışacak halimiz yok, kimi isterlerse getirsinler, bize de sadece yorum yapmak düşüyor. Ancak yönetimin yerli tercihi yerindedir, kendilerini kutluyorum, pişman olmayacaklar.
Bakın, Şenol Güneş Beşiktaş’ı iki kez şampiyonluğa ulaştırdı, keza bir kez de Sergen Yalçın. Bunlar tesadüf mü? Asla değil. Artı Abdullah Avcı, yıllar sonra Trabzonspor’u zirveye uçurdu. En sıcak örnek Okan Buruk var. Hem Başakşehir’de hem Galatasaray’da şampiyonluk yaşadı.
Yakın tarihte bana bir yabancı gösterin ki, dört
Gazeteci; haberleri dürüst, etik ve tarafsız şekilde araştırma, belgeleme, yazma ve sunma ile yükümlü profesyonellerdir. Artı tarafsız olmak gazeteciliğin temel taşıdır. Sorgulamak, doğruları kamuoyuna yansıtmak asli görevidir.
Beşiktaş Kulübü İkinci Başkanı Engin Baltacı ile TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi arasında Kulüpler Birliği toplantısında yaşanan ve medyaya yansıyan diyaloğa değinmek istiyorum. Gelişmeler üzerine Baltacı’yı aradım, uzun süre sohbet ettim ve Büyükekşi’nin söylediği iddia edilen “Beşiktaş umurumda değil” şeklindeki sözlerinin doğru, olup olmadığını sordum.
Engin Baltacı, “Evet, aynen bu cümleyi kurdu” yanıtını verdi. Bunun da temelinde Baltacı’nın, “Beşiktaş olarak size destek vermiyoruz” ifadeleri yatıyor.
Bakın Sayın Büyükekşi, size destek verip, vermeme konusunda herkes özgürdür, bu düşünceyi de kişiler açık açık ortaya koyarlar. Bunda alınacak, kırılacak hiçbir şey yok. Engin Baltacı Beşiktaş’ın İkinci Başkanı, yani o kurumu temsil ediyor.
Ne demek,
Bu tip dev organizasyonlarda ne hikmetse bir türlü devamlılığı sağlayamadık maalesef! Demem o ki, bir varız, bir yokuz. Elbette ülkemiz adına üzülüyoruz elbette. Neyse, geçmişi masaya yatırmak istemiyorum. Günümüzde dönersek, yani 2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ne...
Gurubumuzda fotoğraf çok net, yan yollara sapmanın anlamı yok. Finallere bir ve iki gidecek, favoriler arasında biz de varız. Hırvatistan bu tip turnuvaların neredeyse gediklisi sayılır ki, öyle... Geriye Galler, Ermenistan ve Letonya kalıyor.
Ancak makasın daraldığını biliyoruz. Herkes birbirini yenebilir, bunu da görüyoruz, yaşıyoruz. Bu şartlar ne olursa olsun rakibi hafife almaya yer yok arkadaş! Çünkü hedef o kadar büyük ki, orada ülkemizin bayrağını sallamak istiyoruz. Onun içindir ki, rakip kim olursa olsun, Letonya da olsa, ayağımızı yere sağlam basmak zorundayız.
HHH Tamam, gurubun en zayıf halkası kuşkusuz Letonya’dır. Böylesi hedeflerde iyi oyundan çok, skor tabelası bizi ilgilendiriyor. Ne var ki, böylesi zayıf bir rakip karşısında bir türlü senkron
Efendim, geçtiğimiz haftalarda PFDK tarafından Şenol Güneş’e verilen 104 bin liralık para cezasını sert şekilde eleştirmiştim, hala da sözlerimin arkasındayım. İnsanlar düşüncelerini hakaret olmadığı sürece ortaya koyar, demokrasinin gereği de budur zaten.
Hiç kimsenin avukatlığına soyunmadım, işim de olmaz. Ancak ortada bir haksızlık varsa, babamı tanımam eleştiririm, savunurum arkadaş. Bakıyorum, tüm oklar Beşiktaş’a çevrilmiş; disipline giden gidene! Başkan Çebi, ardından Güneş, bitmedi Seyit Ateş ve son olarak kulübün İletişim Direktörü Meriç Müldür... Bakalım sırada daha kimler olacak? Müldür’e kesilen para cezası ise 26 bin TL...
Müldür’ün sosyal medyadan 5 Haziran tarihinde attığı twette, “TRT Spor tam 1 saat 45 dakikadır ‘Büyükekşi ile icraatın içinden’ programı yapıyor. Resmen TFF Başkanı’nın seçim propagandası” ifadelerini kullanmış.
İçeriğine bakıyorum, kişisel bir eleştiri. Ne var ki içeriğinde hakaret içeren tek harf, tek kelime yok arkadaş!