Çok eskiye gitmeye gerek yok, özellikle dış ve iç transferde, “centilmenlik” diye bir kavram vardı. Vardı diyorum, şimdilerde ise o kelimenin yerinde yeller esiyor!
Efsane başkan Süleyman Ağabey’in (Seba) dönemini anımsıyorum. Bir yerli futbolcu mu alınacak, Süleyman Ağabey, yöneticileri uyarır, ardından da devreye girerdi. Rakip takımın başkanını arar, transfer için izin isterdi. İstese parayı bastırır, izine falan gerek yok, alırdı.
Ama o bir centilmendi. Bu kulvarın içinde yoğrulmuş, teknik adamlar ne kadar istese de, izin verilmediği sürece asla devreye girmezdi. Hadi bunu geçtik, rakibinin istediği bir oyuncuya bırakın kancayı atmayı, almazdı. Öyle bir başkan fotoğrafı geçti bu alemden.
Şimdilere bakıyorum, rakip bir yabancıyı mı gündemine aldı, hopp bir başka kulüp devreye giriyor. Ne izin ne de centilmenlik hak getire... Basıyor parayı alıyor. Rakam bir iken, ikiye, üçe çıkıyor.
Hedef tabii ki hem rakibini zor durumda bırakmak, hem de şampiyonluğu yakalayacak bir ekip oluşturmak. İyi hoş da kardeşim, şampiyonluğun garantisi mi var, yokkkk! Sanırsınız ki, şampiyonluk çantada ‘keklik’! Bu madalyonun bir yüzü, diğer yüzü tamamen ekonomiyle orantılı... İsmi lazım değil, bir sezonda neredeyse 14 transfer yapmış, ama şampiyonluk hak getire!
Eyy başkanlar, eyyy yöneticiler... Rekabet güzeldir, ama, hadi centilmenliği bir kenara bıraktık, bu politika ile nereye kadar gideceksiniz, sorarım size?
Sonra bir bakmışsınız ki, kasa tam takır, borçlar almış başını gidiyor, onca yatırıma karşın şampiyonluk kuş misali uçup gidiyor!
Geçmiş başkan ve yönetimlerden hiç mi dersinizi almadınız?
Temmuzu pek sevmem
Bir yılın, her ayının özelliği vardır. Ya güzel anılar, ya dostlar biriktirirsiniz, ya da çok sevdiğiniz birilerini kaybedersiniz, o ay geldiğinde üzülürsünüz.
Şöyle takvimin yapraklarını çeviriyorum, özellikle TEMMUZ ayı içinde ne güzel, adam gibi adamları toprağa vermişiz. Beşiktaş’ın efsane isimleri Cenk Koray ağabeyimiz, Vedat Okyar ve de Yusuf Tunaoğlu, temmuz ayında aramızdan ayrılıp, göçüp gittiler. Vefat tarihlerine bakıyorum, Vedat Okyar 20 Temmuz 2009, Yusuf Tunaoğlu 22 Temmuz 2000, bir gün sonra ise yani 23 Temmuz 2000’de Cenk Koray abimizi sevdiği dostlarının yanına uğurladık.
Dedim ya, temmuz ayı geldiğinde içimi hep hüzün kaplar. Üçü de benim penceremden özel insanlardır. Cenk Koray Ağabey’i en son vefatından bir gün önce Sinema Sevenler Derneği’nde gördüm. Hoşsohbet, esprili bir fotoğraftı.
Hele hele Yusuf Tunaoğlu (Arap Yusuf), onun yeri bende başkadır. Adam gibi adamdı. Futbolu erken yaşta bıraktı, izleyemedim. Ne var ki, kendisiyle salonda az mı minyatür kale maçlar yaptık. İnanın bu kadar teknik kapasitesi yüksek bir fotoğrafa hiç ama hiç rastlamadım. İki ayağını eli gibi kullanan ender futbolculardandı. İki, hatta üç kişi onun ayağından topu alamazdık, hepimize gemici düğümü atardı, benzetme yerindeyse içimizden geçerdi!
24 Temmuz’da Şan Ağabey’i (Ökten) kaybettik. Uzun süre yöneticilik yapan Şan Ağabey, o sert görünümü altında, pırlanta gibi bir kalpe sahipti. Şan Ökten, 1987 yılında Beşiktaş Futbol Takımı’na Abant’ta kamp yeri seçmek için yola çıkmıştı. Beşiktaş sevgisiyle çıktığı bu yolda trafik kazası geçirerek, yaşamını yitirdi.
Güzel adamlar, adam gibi adamlar, sizleri nefes aldığım sürece asla unutmayacağım, unutturmayacağız. Mekanınız cennet, ışıklar yoldaşınız olsun.
Yok öyle yağma!
Beşiktaş’ta adeta yılan hikayesine dönen Faslı Saiss, 2.5 milyon euro karşılıında Katar ekiplerinden Al-Saad’a transfer oldu, defter kapandı.
Kim ne derse desin, bu oyun profesyonellerin oyunudur. Demem o ki Saiss giderayak, Teknik Direktör Şenol Güneş’i hedef aldı. Gerekçesi ise Dünya Kupası’nda yarı final maçında sakat sakat oynadığı için tecrübeli hocanın kendisiyle ilgili eleştirilerini gösterdi.
Bak arkadaş, tabi ki Milli Takım formasını giyiyorsan, ülken için alın terini dökeceksin. Ama sakat sakat oynuyorsan ki öyle, orada bir duracaksın. Profesyoneller sakat sakat oynamaz, riske giremez. Artı, ekmek paranı kazandığın takımı yani Beşiktaş’ı da düşüneceksin. Eee sen riske gir, kalk Şenol Güneş’i eleştir, öyle yağma yok. Önce profesyonelliğin kurallarını öğren, sonra çık konuş...
Güzel sözler
Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin, egonuzdan yüksek olduğunu gösterir. - SIGMUND FREUD