Efendim, geçtiğimiz haftalarda PFDK tarafından Şenol Güneş’e verilen 104 bin liralık para cezasını sert şekilde eleştirmiştim, hala da sözlerimin arkasındayım. İnsanlar düşüncelerini hakaret olmadığı sürece ortaya koyar, demokrasinin gereği de budur zaten.
Hiç kimsenin avukatlığına soyunmadım, işim de olmaz. Ancak ortada bir haksızlık varsa, babamı tanımam eleştiririm, savunurum arkadaş. Bakıyorum, tüm oklar Beşiktaş’a çevrilmiş; disipline giden gidene! Başkan Çebi, ardından Güneş, bitmedi Seyit Ateş ve son olarak kulübün İletişim Direktörü Meriç Müldür... Bakalım sırada daha kimler olacak? Müldür’e kesilen para cezası ise 26 bin TL...
Müldür’ün sosyal medyadan 5 Haziran tarihinde attığı twette, “TRT Spor tam 1 saat 45 dakikadır ‘Büyükekşi ile icraatın içinden’ programı yapıyor. Resmen TFF Başkanı’nın seçim propagandası” ifadelerini kullanmış.
İçeriğine bakıyorum, kişisel bir eleştiri. Ne var ki içeriğinde hakaret içeren tek harf, tek kelime yok arkadaş! Müldür’ün 1 Haziran’da attığı bir tweeti daha var: “Bu sezon hak, hukuk, adalet kalmadı da TFF ligin iyice suyunu çıkaracak gibi. Düşme de kaldırılırsa sadece GS’yi şampiyon yapmak uğruna oynanmış bir lig olacak.”
PFDK’daki kişiler elbette hukukçu fotoğraflardan oluşuyor, biliyoruz. İşlerine karışacak halimiz de yok! Ancak bir çift sözümüz de onlara olacak; hakaret içermeyen söylemleri masaya yatırmak ve ceza kesmek ne kadar hukuka uygundur, merak ediyorum?
Bakın şu ana kadar Beşiktaş Kulübü’ne PFDK tarafından kesilen para cezalarının toplamı ne kadar biliyor musunuz? Yaklaşık 6 milyon TL... NOKTA!
Konuş Erden Timur
Bir atasözümüz var, “Söz uçar, yazı kalır” diye, valla bugüne “cuk” oturuyor.
Lafı fazla eveleyip, gevelemeden konumuza gelelim... Hani Galatasaray’da Dursun Özbek’in başkanlığa seçilmesinin ardından Sportif A.Ş Yönetim Kurulu Başkanvekili olarak görev yapmaya başlayan Erden Timur’un lig bitmeden bir açıklaması vardı: “Elimizde belgeler var, sezon sonunda açıklayacağız...”
Sahi sezon bitti, Galatasaray ipi göğüsledi. Peki Erden Timur’un ‘açıklayacağım’ dediği belgelerden hala tık yok! Doğrusu o belgeleri bir gazeteci olarak çok merak ediyorum, Sayın Timur... Şunları bir açıklasan da ne olup, bittiğini anlasak değil mi? Tam zamanıdır... Nasıl olsa Galatasaray şampiyon oldu diye sümen altı edemezsiniz!
Nkoudou vedayı hak etmedi mi?
Quaresma ve son olarak Nkoudou... Bu ikili bende güzel izler bıraktı. Kişisel olarak bu oyunda görsellik ararım. Çalım, bacak arası, röveşata, trivela, asist, gol...
Quaresma’nın trivelaları hala gözümün önünde gitmiyor. Nkoudou’yu beğenir veya beğenmezsiniz, o size kalmış! Beşiktaş’taki kariyerine bakıyorum, 4 sezonda 3 kupa kaldırmış Kamerunlu oyuncu. Sergen Yalçın döneminde kazanılan Süper Lig, Türkiye Kupası ve Süper Kupa’nın müzeye taşınmasındaki katkılarını unutursak ayıp ederiz.
Geçtiğimiz sezonlara oranla performans düşüklüğü yaşadı, son haftalarda bırakın 11’e girmeyi, yedek bile olamadı, kaybolup gitti! Bu tip teknik kapasitesi yüksek oyuncuların egoları yüksektir, biliyoruz, biraz da nazlı olurlar...
Atiba’ya Konya maçında harika bir uğurlama yapıldı, Nkoudou o maçta kadroya alınmayınca, sessiz sedasız çekip gitti! Böylesi bir gidişi hak etti mi, Nkoudou? Bence asla... Beşiktaş vefalı bir kulüptür, keşke ona da taraftara veda etme şansı verilseydi, fena mı olurdu?
Yabancı bir risktir
Jorge Jesus, Fenerbahçe’ye umut olarak getirildi, camianın şampiyonluk beklentilerine yanıt veremedi, hayal kırıklığı yarattı. Koca camia için Türkiye Kupası sadece teselli oldu. Görüyoruz ki, yönetim kanadı, veda eden Jesus’un yerine teknik adam arayışına girdi. Yazılı ve görsel medyada birçok isim gündeme geldi, yani papatya falları açılıyor şimdiden...
Yönetimin işine karışacak ne yetkimiz ne de halimiz var. Kaldı ki benim yerlici olduğumu cümle alem biliyor. Yeni bir yabancı başlı başına risk ötesidir, bunu bilir, bunu söylerim. Tıpkı ünlü Jorge Jesus gibi! Fenerbahçe’ye gelen yabancı sayısını unuttum, ya başarı? İşte sıkıntı da burada yatıyor.
GÜZEL SÖZLER
“Yok öyle umutları yitirip, karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.”
NAZIM HİKMET RAN