Vasat derbiden Fenerbahçe kazançlı çıktı

10 Kasım 2013

Muhtemelen tarihteki en zevksiz derbi oldu. Her iki takımın da neredeyse 90 dakika pozisyonu yoktu. Müthiş bir şuursuzluk içinde, sahada ne yaptıklarını bilmeden, topu şişirip durdular. Bir futbolsever olarak, hayatımda izlediğim en kötü derbi olarak bu maçı unutmayacağım!

Derbide, her iki takım da kötüydü. Hocalar kötüydü. Futbol kötüydü.

Maça damgasını vuran iki teknik direktörün büyük hataları oldu. Önce Mancini' ye bakarsak, Galatasaray gibi hücum futbolu adeta karakterine işlemiş bir takıma, özellikle ilk 45 dakikada fark yememek için sahaya çıkmış Anadolu takımı futbolu oynattı. Elindeki kadronun hakkını vermedi. Oysa bu kadar kötü bir Fenerbahçe' den çekinmeyip önde bassa idi buradan bir galibiyet alması mümkündü. Zira rakibi sahada ilk 30 dakika hariç hiç yoktu. Mancini, oyuna kendi özgün taktik anlayışı ile damgasını vurmak isterken, bu hatalı tercih nedeniyle belki de şampiyonluğu verdi.

Yanal için hep yazdım. Cesareti, bilimsel teknikleri kullanması ve futbolcuları ile diyaloğu çok iyi. Ancak onun önemli bir teknik adam olmasına engel bir zaafı var. Yanal maalesef oyunu iyi okuyamıyor. Ayrıca tıpkı Kocaman gibi o da Baroni konusuda "futbol körlüğüne"

Yazının Devamı

Kim kazanacak?

9 Kasım 2013

Futbol bir bilim değil, bir spor. Ancak yakın zamanda teknolojideki gelişmeler, futbolda bilimselliği ön plana çıkardı. Futbolcuların koşu mesafelerinden, sprintlerine, yedikleri yemeklerin performansa etkisinden, moral bozukluklarının, sahaya ne düzeyde hata olarak yansıyacağına kadar her şey ölçülebiliyor ya da ölçülmeye çalışıyor.

Bilimsel veriler ışığında, puan durumu, galibiyet sayısı, koşu mesafeleri, sprint sayıları, moral ve motivasyon düzeyi, saha ve seyirci avantajı, form düzeyi gibi faktörler Fenerbahçe' yi favori haline getirmiş durumda.

Örneğin, Fenerbahçe geçtiğimiz 10 haftada saha içinde takım olarak maç başı ortalama 112,5 km. mesafe kat etmiş. Galatasaray ise 104,8 km' lik bir ortalamaya sahip. 7,5- 8 km' lik bu fark neredeyse fazladan bir futbolcu ile oynamak demek. Fenerbahçe takım olarak 110 km' nin üzerinde mesafe kat ettiği hiç bir maçı kaybetmedi. 115 km' ye ulaştığı her maçı da (berabere kaldığı Trabzonspor maçı dahil) adeta domine etti. Derbilerin öneminden ve kendi seyircisi önünde oynayacak olmaktan dolayı, bu derbide de, 115 km' lik bir koşu mesafesini yakalaması muhtemel gözüküyor. Öte yandan Galatasaray' da takım olarak derbi atmosferinde 110

Yazının Devamı

Fenerbahçe başkanını seçiyor

1 Kasım 2013

Yarın Fenerbahçe açısından çok kritik bir gün. Olağanüstü kongre ile Fenerbahçe camiası yeni başkan ve yönetimini seçecek. Birkaç adayın ismi ortada dolaşıyor olsa da en güçlü adaylar Mehmet Ali Aydınlar, Aziz Yıldırım ve Hulusi Belgü.

Aziz Yıldırım, 15 senedir başkan olması nedeniyle kongre üyeleri üzerindeki etkisi, 3 Temmuz sürecinin getirdiği politik hava ve rakibi Aydınlar aleyhinde oluşturulmuş olan olumsuz havanın da etkisi ile yarışa favori giriyor. Aydınlar ise beyefendiliği, muhalefetin desteği ve farklı kampanyası ile ciddi bir rakip olarak duruyor. Belgü ise camiada çok kişi tarafından sevilen, çoğu kişinin keşke kazansa dediği ancak kongrede oy potansiyeli diğerleri kadar yüksek gözükmeyen bir aday.

Yıldırım' ın 15 senedir Fenerbahçe' ye çok büyük katkıları oldu. Muhtemelen Fenerbahçe tarihinde kulübe en büyük katkıları yapmış başkandır. Gecesini gündüzüne katarak çalıştı, çabaladı. Öte yandan istemeden camiaya büyük zararlar da verdi. Şike tartışmasını bir tarafa koyuyorum, futboldaki başarısızlıklar, Türkiye' nin takımı olan Fenerbahçe' nin yalnızlaştırılması, kendi yönetimindeki kişiler ile yaşadığı kavgalar, otoriter tarzı ve kulübün sembol değeri Alex' in

Yazının Devamı

Doğrular ve yanlışlar

26 Ekim 2013

Fenerbahçe Ersun Yanal' ın yönetiminde geçtiğimiz üç sezondan çok daha iyi futbol oynuyor. Dikine oynamaya çalışan, yan ve geri pas sayısı düşük, defansif anlamda hamle zamanlaması iyi, agresif ve topsuz oyunda daha hareketli bir Fenerbahçe izliyoruz. Bu dönüşümde Ersun Yanal' ın dokunuşu hissediliyor.

Geçtiğimiz üç sene boyunca defansif, kontrollü, ağır ve hareketsiz oynayan bir takımın bir anda 90 dakika boyunca atak, baskılı, hareketli ve agresif oynayan bir takıma dönüşmesi mümkün değil. Sezon başından bu yana bu şekilde oynanan dakikaların sayısı arttı. Sezon başı 10-15 dakika iyi futbol sergileyen bir takım vardı, bu hafta itibariyle bu süre 45 dakikaya çıktı.

İkinci yarı Gaziantepspor' da Bülent Uygun' un akıllı hamleleri, devre arası motivasyonu ve Yanal' ın oyunu okuma eksiklikleri nedeni ile Fenerbahçe' nin oyuna hakimiyeti azalmaya başladı. Gaziantepspor' un tehlikeli gelmeye başladığı 55- 60. dakikalarda, Yanal oyunu kenardan seyrediyordu. Yerli hocalarımızın bir sorunu var. Teknik yönden ve antrenman bilgisi anlamında bence son derece iyiler. Hatta Türk sporcusunu motive etmede elbette yabancılardan daha iyiler. Öte yandan, oyunu okuma noktasında yabancı

Yazının Devamı

En azından kazanıyor

21 Ekim 2013

Fenerbahçe takımı maçın genelinde kontrolü elinde tutuyor gibi gözükse de futbol adına iyi işler yapamadı. Yapması da mümkün değildi. Zico döneminden bu yana Fenerbahçe, deplasmanlarda sürekli kontrollü ve çekingen bir futbol sergiliyor. Bunun nedenini anlamak mümkün değil. Hangi hoca gelirse gelsin, rakip kim olursa olsun, Fenerbahçe son 5-6 sezondur deplasmanlarda çok pasif bir futbol sergiliyor. 150 milyon Euro' luk bir kadro, Kayseri Erciyesspor gibi mütevazi bir bütçeye sahip bir takıma karşı bu denli çekingen oynamaz, oynamamalıdır.

Bir kere Kayseri Erciyesspor' a karşı sahaya Baroni, Emre, Selçuk ile çıkmak hatalı. Alper gibi, Emenike gibi fuleli, hızlı, topsuz oyunu oynayabilen oyuncuları ilk 11' de tercih etmek gerekirdi diye düşünüyorum. Ayrıca Kadlec ya da Hasan Ali sol beke alınıp, Caner ileri çıkartılabilirdi. Ben bu tür deplasmanlarda, gol atmış olsa da hareketsiz ve yavaş bir Sow' un faydalı olmayacağı kanaatindeyim. Sow, Webo gibi isimler oyuna sonradan girerek katkı sağlayabilirlerdi.

Fenerbahçe artık şu Baroni inadını bırakmalı ve öz evladı Salih' e en az Baroni kadar fırsat vermeli. Yanal bazen Kocaman' ın hem oyun sistemi hem de oyuncu tercihleri

Yazının Devamı

Fener ışık saçmaya devam ediyor

29 Eylül 2013

Fenerbahçe geçen sezonlardaki deplasman kabusunu sona erdirdi. Yine son birkaç sezondur yapılamayan hızlı hücuma çıkma, yardımlaşma ve saha daraltma işlerini de iyi yapmaya başladı. Fenerbahçe kazanırken, sadece 3 puan değil, güven de kazanıyor.

Fenerbahçe' de Sow, Emenike, Cristian, Meireles, Webo gibi isimlerin maalesef oyun standardı yok. Bir veya birkaç maç iyi gidip, sonrasında bir veya birkaç maç çok kötü futbol sergileyebiliyorlar. Bugün de Sow ve Emenike standartlarının altında olduğundan, önemli fırsatları kaçırdılar. İkinci yarıda Fenerbahçe bu fırsatları değerlendirebilse skor 4-0 bitebilirdi.

Öte yandan Kuyt, Caner, Alves, Egemen, Mehmet Topal gibi standardını koruyan isimler sayesinde Fenerbahçe her maç sahada hakimiyet kurmayı başarıyor. Gökhan bu sezon kötü ve formsuz başlamış olsa da, ilerleyen haftalarda bu gruba katılacaktır.

Fenerbahçe kazanmayı öğrenmeye başladı. Sahada ne yaptığını bilen, amaçlı ve sonuca dönük işler yapmaya çalışan bir takım izliyorum ve izledikçe de umutlanıyorum.

Tribünler tekrar kenetlenir ise, bu sezon çok daha iyi, çok daha konsantre bir Fenerbahçe izlemek mümkün olabilir.

http://twitter.com/bertankaya

Yazının Devamı

Maç başı 3 gol ve Yanal gerçeği

22 Eylül 2013

Ersun Yanal 5. hafta itibariyle ipleri eline almayı başardı. Zor günler geçiren takımını, maç başı ortalama 3 gol atan bir takıma dönüştürmeyi başardı. Ersun Hoca 3 şeyi çok doğru yapıyor:

1) İyi kadro planlaması ve etkin rotasyon ile tüm futbolculardan verim almak

2) 3 sene boyunca kontrollü ve ağır oynayan bir takımdan hücuma dönük ve hızlı futbol oynayan bir takıma yumuşak ve dengeli bir geçiş

3) Mücadele, pres ve saha içi yardımlaşmanın her maç biraz daha iyileşmesi

Fenerbahçe ‘nin 1988-1989 sezonundan bu yana şampiyon olduğu sezonların ilk 5 maç başlangıçları karşılaştırıldığında ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.

Sezon

Puan

Atılan Gol

Yazının Devamı

Yengeç sepeti sendromu ve denge arayışı

14 Eylül 2013

Galatasaray' ı Dengeye Getirmek

Galatasaray, ligin başından bu yana 3. beraberliğini aldı. Kaybedilen 6 puan elbette telafi edilir. Ancak, Galatasaray, Terim üzerinden öyle bir sıkıştırılıyor ki, bu hem Galatasaray futbol takımını, hem taraftarını, hem de hocasını futboldan uzaklaştırıyor.

Spor medyamız genelde fırsatçıdır. Bunu eleştiri anlamda söylemiyorum, elbette medya rating kovalayacak. Medyanın temel motivasyonu günümüzde bu. Ortaya yazılacak, konuşulacak, yayılacak bir malzeme çıkar ise, medyamız affetmemek üzerine programlı. Bu malzemeyi alır, işler ve yayar. Herhangi bir kişi ya da camia rating sağlayacak bir konuma düşmeye görsün, polemikler, iddialar, dedikoduların arkası kesilmez. Hatta futbol izleyicisi de bu tür malzemeyi sever ve yaymakta hevesli davranır.

Bir ara Beşiktaş, sonra Fenerbahçe, şimdi de Galatasaray. Türk spor tarihinin belki de en güçlü kadrolarından bir tanesini oluşturmuş, Türk futbol tarihinin tartışmasız en başarılı hocasına sahip, son 2 yıl şampiyon olmuş ve ezeli rakibine normal sezonlarda toplamda 19 puan fark atmış bir camia, içten ve dıştan karıştırılmaya çalışılıyor. Tıpkı bir zaman, Beşiktaş ve Fenerbahçe' ye yapıldığı gibi. Konu

Yazının Devamı