Fatih Terim' in "mekan basması" Türkiye' de hiç kimsenin tasvip edebileceği bir olay değil. Futbol Federasyonu' da tasvip etmedi ve kendisi ile çalışılamayacağı yönünde karar alındı.
Biz Türkler duygusal, tepkisel, heyecanlı insanlarız. Hepimiz öyleyiz. Fatih Terim' de içimizden çıkan birisi. Senden, benden farklı değil. Bir an öfkesine ve gururuna yenik düşerek bir hata yaptı. Bir baba olarak, evlatlarını korumak istedi. Belki kendisini göstermek istedi. Egosuna hakim olamadı.
Bugün Terim' i eleştiren insanların belki de %80' i benzer bir olayda mevki makam düşünmeden aynı şekilde hareket ederdi diye düşünüyorum. Çünkü yaşadığımız kültür maalesef bu. Düşüncesizce cesaret, anlık öfke, sürekli asabiyet, gerginlik, anlık reaksiyonlar, atarlanmalar, hepsi fazlası ile bizlerde de var.
Sanki Finlandiya veya Norveç' te yaşıyormuşuz gibi tepkiler verildi Terim' e.
Oysa mevcut hakim kültür içinde, aslında normal bir olaydı. Gazetelerin 3. sayfalarını bırakın, 1. sayfaları bile bu tür didişmeler, kavgalar ile dolu.
Toplum olarak tüm katmanlarımızda bu tür davranışlar görülebiliyor. İşte o yüzden bas bas bağırıyoruz, bu hakim kültür değişsin, demokratik, dostça, kardeşçe,
SEVİYE FARKI
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Sturm Graz' ı küçümsemek hata olur. Modern futbolda, yetenek ve kadro kalitesi elbette önemli, ancak her şey demek değil.
Türkiye, Portekiz, Hollanda, Rusya ve Belçika liglerinin futbol kaliteleri ve seviyeleri birbirine yakın. Bu liglerin futbolcu kaliteleri de yetenek, tutum ve kabiliyetler açısından birbirlerine yakın. Üstteki 5 lig ile bu grup arasında uçurum var.
Avusturya ligi ise bu grubun da bir seviye altında. Yani üçüncü seviyede. Polonya, Macaristan, Romanya, Sırbistan, Hırvatistan ve Ukrayna ile benzer bir seviyeye sahip. Ancak modern futbolda mücadele, disiplin ve takım oyunu ile bu tür seviye farkları aşılabiliyor. Tabi iki üst grup için yetmiyor ama bir üst grupta yer alan bir takımı yenebiliyorsunuz.
Graz dün oldukça diri bir takım görüntüsü verdi. Kendisinden bir üst grupta yer alan Fenerbahçe' yi epey zorladı. Fenerbahçe takım olarak en az rakibi kadar koşunca (116 km), seviye farkı devreye girdi ve Fenerbahçe turu büyük ölçüde garantiledi.
OLUMLU SİNYALLER
Fenerbahçe' nin transferleri Valbuena, Dirar ve Isla' yı oldukça beğendim. Ayağına top yakışan, gerçekten kaliteli isimler. Hareket
Fenerbahçe İstanbul’ da başlattığı sezon öncesi hazırlıklarına, Topuk yaylasında devam ediyor. Sırada İsviçre kampı var.
Hazırlık maçları sezon öncesi hazırlıklarda büyük önem taşır. Hocalar kafalarındaki oyun planları, sistemler, oyuncu tercihlerini hem idmanlar, hem de bu maçlarda uygulamaya alırlar.
Bu maçlar ne hafife alınmalı, ne de bunlara gereğinden çok önem atfedilmelidir.
Aykut Kocaman, İstanbulspor’ dan bu yana tüm takımlarında, sezon öncesi ve sezon içi hazırlık maçlarına büyük önem verir. Hem sistem, hem futbolcu bazında denemeler yapar. Kafasında her daim farklı düşünceler vardır. Bunları test eder.
Dünkü Juventus Bükreş maçındaki diziliş ve mevkilere göre oyuncu tercihleri de bunu yansıtıyordu. Ekici, Valbuena ve Josef ile farklı bir düşünceyi denedi. İkinci yarı, daha normal bir diziliş ve kadro düzenine döndü.
Josef’ in stoper oynayamayacağını, Ekici ve Valbuena’ yı farklı değerlendirmesi gerektiğini, elinde önemli bir santraforu olmadığını gördü. Bu açıdan faydalı bir karşılaşma oldu.
Aykut Kocaman’ ın kadro yapısına göre bir oyun sistemi tercihi olacak. Üçüncü bölgede daha çok varlık gösteren bir takım istiyor. Fenerbahçe son 3 sezondur hep
Ligimiz, Avrupa' da yayın haklarına en fazla ödeme yapılan 6. lig.
Buna mukabil, üstteki 5 lig ile öyle büyük bir futbol kalitesi farkı var ki, bunu zaten Avrupa Liglerini yakından takip edenler bilirler.
Biz lig futbol kalitesi olarak Rusya, Belçika, Ukrayna, Hollanda ve Portekiz ile aynı grupta değerlendiriliyoruz. Yani ligimiz kalite olarak buralar ile çekişiyor.
Sebep?
Avrupa 'nın en pahalı 6. yayın ihalesi ve sonucunda yüksek gelir elde eden Türkiye, neden bir Fransa ile çekişemiyor?
Ligimizde futbol kalitesi neden düşük? İlk beş lig ile aramızdaki makas neden sürekli açılıyor?
Bunun sebeplerine ara ara yazılarımda değiniyorum.
Galatasaray yönetiminin en büyük doğrusu bir sistem hocası olan Tudor ile devam etmek oldu.
Tudor akıllı bir teknik adam. En büyük sorunun oyuncuya dayalı düzen olduğunu gördü. Hoca kendi takımını kurmak ve kendi felsefesini hakim kılmak istiyor. Sneijder' in sıkıntısı da bu yüzden. Yönetimin tam desteğini de arkasına alan Tudor, oyuncuya dayalı düzeni, gruplaşmaları, takım içi çekişmeleri sona erdirmek üzere hamleler yaptı.
Tudor takımda ikinci büyük sorunun omurga olduğunu gördü.
Geride güven veren, istikrarlı, tecrübeli bir stopere ihtiyaç duyan Tudor, Maicon ile nokta vuruşu bir transfer yaptı. Porto ve sonra Sao Paulo' da oldukça istirarlı bir görüntü veren Maicon, hava toplarına hakim, oyunu okuma becerisi iyi, kaliteli bir bek. Avrupa' nın devlerinin radarında olmayan, ancak orta seviyede bir stoper. Ülkemiz için bence son derece yeterli bir transfer.
Sneijder' in Tudor ile sorunları, Galatasaray' ı hücumda yaratıcı bir orta saha arayışına itince, bu bölgeye Belhanda alındı. Belhanda' da tıpkı Maicon gibi büyük liglerin ve devlerin asla radarında olmayan, ancak orta seviye liglerde yıldızlığa soyunabilecek bir isim. Türkiye için oldukça yeterli, hatta uyum
Fenerbahçe' nin Futbol Kimliği
Fenerbahçe' nin Aykut Kocaman' ın ilk döneminden itibaren bir futbol kimliği var.
Ersun Yanal hariç, İsmail Kartal, Pereira ve büyük ölçüde de Advocaat bu felsefeyi devam ettirdiler.
İsmail Kartal Kocaman' a daha yakın bir sistem ile oynatıyordu. Ancak takımının oyununda Yanal' dan bazı esintiler de vardı.
Pereira, Aykut Kocaman' ın kontrollü, dengeli, takım oyununa dayalı felsefesini biraz farklı yorumlayarak, "tactical periodization" antrenman yöntemi ile çok daha defansif bir takım oluşturdu. İşin savunma tarafını oturttu ancak hücumda takım yokları oynadı.
Advocaat ise kendi felsefesini yansıtacak bir kadro bulamadığından, mecburen kendisinden öncekilerin yaptığını devam ettirmek zorunda kaldı. Çünkü bu kadro ile başka şansı yoktu. Advocaat, tıpkı Pereira gibi kötü antrenman yaptırması, İsmail Kartal gibi motivasyon sağlayamaması ve rahmetli Aragones gibi futbolcuları ile iyi bir iletişim ve uyum yakalayamaması nedeniyle başarısız oldu. Hatta pek çok maçtan sonra futbolcuları ve kadro kalitesini aşağılaması ile başarısızlığa zemin hazırladı.
Aykut Kocaman, İsmail Kartal, Pereira ve Advocaat dörtüsünün Fenerbahçe' yi taşıdığı
Aziz Başkan' ın bir prensibi var. Bir kere çalıştığı ve yolları ayırdığı bir teknik adam ile eğer çok büyük bir hatası olduğunu düşünmüyor ise ikinci defa tekrar çalışabiliyor.
İkinci şansa inanıyor.
Daum' da bunu gördük. Şimdi de Kocaman.
Daum ikinci defa geldi ancak takımı şampiyon yapamadı. Kocaman yapabilecek mi?
Daha önceki yazılarımı takip edenler bilirler, benim bu konudaki fikrim oldukça net. Fenerbahçe' nin Aykut Kocaman ile başarılı olacağını sanmıyorum. Nedenleri de sizle paylaşacağım.
Kocaman, büyük borçlar ve finansal fair play kısıtları altında Aziz Yıldırım' ın tek şansı idi. Belki de en büyük kumarı.
Aziz Yıldırım' ın bu camiadan ayrılış şekli, en azından tribünler nezdinde, büyük ölçüde onun performansına bağlı olacak.
Camia artık herşeyi görüyor. Hataları, inatlaşmaları, herşeyi ben bilirimci tavırları... Futbolda yapılan büyük yönetsel hatalar sonucu yaşanan başarısızlıklar artık herkesin sabırını büyük ölçüde taşırdı.
Futbolumuzun yeni sorunu Arda. Günlerdir bu konuyu konuşuyoruz.
Hatası büyük. Bu tartışılmaz.
Ancak yaşanan bu olay, futbolumuzdaki sorunların sadece gün yüzüne çıkmış küçük bir parçasıdır. Buzdağının su üzerinde görünen küçük bir parçası.
Yani aysbergin altı felaket. Altını konuşmuyoruz. Ya da konuşmak işimize gelmiyor.
Avrupa’ nın en pahalı ve değerli 6. Ligine sahip olmakla övünürken, aysbergin altına bakmak istemiyoruz.
Arda’ yı konuşmak ise daha kolay. Daha rahat. Vicdanlarımızı rahatlatmanın en iyi yolu.
Milli takım neden bu kadar başarısız, Türk futbolu neden düşüşte diye günlerce tartışmak gerekirken, biz Arda’ yı tartışmayı tercih ediyoruz. Çünkü gerçeklerden kaçmak için magazinsel konuları konuşmak işimize geliyor. Bu konuları konuşmak esas meselelerin üstünü örtmeyi sağlıyor.
Çünkü sorunları hep birlikte, el birliği ile çıkarıyoruz. Bu ülkenin futbol iklimi çöle dönmüşse, bunda herkesin payı var. Federasyon, siyasiler, taraftarlar, hakemler, futbolcular, teknik direktörler, basın.. Herkesin burada payı var. Herkes kendi payını ve sorumluluğunu düşünmek yerine, Arda’ ya yüklenmeyi daha kolay buluyor. Çünkü Arda, bu kötü tabloda herkesin sorumluluğunu unu