Bertan Kaya

Kayserispor kupa karşılaşması sonrası konuştu. Yine boş konuşmadı.

Bence Advocaat' in Türkiye' deki konuşmaları kitap yapılıp, tüm kulüp yöneticilerine ve özellikle Türk futbolculara dağıtılmalı.

Fenerbahçe' de başarılı olabildi mi, olamadı mı tartışılır. Elinde Fenerbahçe tarihinin yetenek açısından en sıradan kadrolarından bir tanesi varken.

Basın toplantılarında söyledikleri hafife alınmaması gereken tespitler. Hele de kulüp yönetimine uyarıları üzerinde dikkatle durulması gereken konular.

Neden derseniz, bu tespitler 1-2 kulüp ve bazı futbolcular hariç, Türk futbolunun geneli için geçerli konular.

Ne söyledi Advocaat derseniz;

Advocaat' e göre kadro planlaması, kadro mühendisliği hatalı. Hep aynı tip futbolcular transfer edilmiş. Sisteme göre futbolcu değil, futbolcuya göre sistem belirlenmiş.

Örneğin, Aykut Kocaman' ı Fenerbahçe' ye isteyenler, mevcut kadro yapısını düşünerek istiyorlar. Bu kadroya göre sistemi var diyorlar. Bu hatalı.

4 Nisan 2015 tarihinde, Rizespor deplasmanından dönen Fenerbahçe kafilesi, silahlı saldırıya uğradı. Otobüse pompalı tüfek ile saldırılmış, otobüs şoförü yaralanmıştı.

Planlı, bilinçli ve kasıtlı bir saldırı olduğu ortadaydı.

Saldırının şoförün olduğu bölüme yoğunlaşmış olması, amacın viyadükten geçerken otobüsün kontrolden çıkması ve otobüsün denize uçması olduğu açıkça anlaşılıyordu.

Yani bilinçli ve planlı.

Bu olay ne basında, ne de Türkiye gündeminde ciddi boyutta yer etmedi. Bu olay bir veya birkaç meczubun şahsi girişimi olarak görülmüş olacak ki, unutuldu gitti.

Ya da unutulması istendi.

Oysa bu olay, vicdanlarda ve hafızalarda asla unutulmaması gereken bir olaydı. Vicdanları rahatsız etmeliydi. Sadece sarı lacivertli renklere gönül verenleri değil, diğer tüm renkleri taşıyan camiaları rahatsız etmeliydi.

Fenerbahçe o sene şampiyon olamadı. Bu saldırıdan sonra açıkça düşüşe geçti. Teknik direktör hataları da bunda çok etkili oldu elbette. Ancak bu saldırı da oldukça önemli bir motivasyon kaybına yol açtı.

Şimdilerde Fenerbahçe camiasında öne sürülen bir tez var. "Finansal durumumuz kötü, o sebeple birkaç sene kendi yağımız ile kavrulmamız gerek" tezi bu. Bu sebeple, hoca seçiminden, transfere kadar her konuda "tutumlu bir dönem" veya "küçülme" yaşanması gerektiği düşünülüyor. Ya da bir merkezden düşündürtülüyor.

Sosyal medyadan takip ettiğim kadarı ile basından bazı arkadaşlar da çeşitli kanallar ile bu yönde telkinlerde bulunuyor ve bunun "olması gereken" olduğunu algı yönünden kabullendirmeye çalışıyorlar.

Bu algı cephesinin hoca adayı da Aykut Kocaman. Söylemleri de tek bir ağızdan çıkmış gibi:

"Bu şartlarda ondan iyisini nasıl bulacağız",

"Başkan çok iyi takım kurdu, eldeki malzeme aslında çok iyi, Aykut Kocaman gelirse eldeki malzemeden verim alabilir"

"Aykut Kocaman birkaç ucuz ve faydalı transfer ile bu takımı kaldığı yerden UEFA Finaline taşır"

"Başkan Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman iyi anlaşıyordu, yine anlaşabilirler. Başkan' ın kafasına uygun en iyi hoca Kocaman".

Bu ve benzeri algı konumlandırmaları ile insanların zihinlerinde bir çaresizlik imajı oluşturup, eldeki malzemenin kaliteli olduğuna ve Aykut Kocaman senaryosuna insanları ikna etmeye çalışıy

Fenerbahçe' de Başkan Aziz Yıldırım' ın yeni sezonda görevi Aykut Kocaman' a vereceği, yapılanmada Aykut Kocaman' ın yanı sıra, Emre Belözoğlu ve Volkan Demirel' e de önemli roller biçeceği iddiaları konuşuluyor. Aykut Kocaman konusu iddianın da ötesine geçmiş durumda.

Bana göre bu durumun adı "kocaman çaresizliktir". İçinde bulunulan durumdan çıkış için bu kararın verilmesi, maalesef vizyoner bir strateji gibi gözükmemektedir.

Neden mi?

Aykut Kocaman, Volkan Demirel ve Emre Belözoğlu Türk futbolunun önemli isimleridir. Fenerbahçe' ye önemli hizmetler vermişlerdir. Ancak bu aşı daha önce yapılmış ve tutmamıştır. Aykut Kocaman projesi daha önce 3 sezon denenmiş ancak maalesef taraftarı heyecanlandıracak, bir vizyon ortaya koyulamamıştır.

Yönetsel hatalar nedeni ile son 4-5 senede sportif, mali, moral açılarından düşüşe geçen bir kulübü, "Kocaman" formülü ile ayağa kaldıramazsınız.

Aykut Kocaman' ı İstanbulspor günlerinden bu yana takip ederim. Adam gibi adam, iyi bir Fenerbahçe' li, ahlaklı bir insan, sistemli bir teknik direktördür. Ancak bu sistem, Fenerbahçe' nin aradığı sistem değildir.

Aykut Kocaman kendi değerleri ve futbol sistemi açısından mükemmel bir

UEFA Finansal Fair Play Direktörü Andrea Traverso, İstanbul Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen 2. Futbol Zirvesinde misafir konuşmacıydı.

Traverso yaptığı sunumda öyle konulara değindi ki bence üzerinde ülke olarak aylarca tartışmalıyız. Bu sunumu Türkiye' de yapan ve Türkiye' yi uyandırmak için çarpıcı rakamlar veren Traverso' nun mesajlarına kulak vermek gerekiyor.

Traverso' ya göre 700 Avrupa Kulübünün yıllık zararı beş yılda 1.6 milyardan, 323 milyon Euro' ya gerilerken, Türkiye' de kulüplerimizin zararı 41 milyon Euro' dan 204 milyon Euro' ya çıktı. Üstelik de Finansal Fair Play kısıtlamaları yürürlükteyken. Avrupa' daki 700 kulübün toplam zararının yüzde 63' ünü Süper Lig takımlarının zararları oluşturuyor.

Süper Lig' de 18 kulübün 13' ü zararda. Vergiler dahil edilmediğinde dahi, kulüplerimiz zarardalar. Bu zarar oranı vergiler sonrası %30' ları buluyor.

Türkiye' de kulüplerin bütçesinin neredeyse tamamı maaş ödemesi ve transfere ayrılıyor. UEFA' nın maaş bütçesi gelirin %70' ini geçemez kuralına rağmen bizde bu oran %80. Transfer ödemeleri de işin içine girdiğinde %89' lara kadar yükseliyor.

Süper Lig, Avrupa 'nın büyük ligleri arasında borçları toplam

Ersun Yanal, Şenol Güneş ve Abdullah Avcı. Üçünün de ortak bir özellikleri var. Üçü de sistem hocasıdır.

Üçü de sabır gösterilir ise çalıştırdıkları her takımı üste taşırlar.

Üçü de çalıştırdıkları takımları zorlar, futbolcularından maksimum verim elde eder, takımlarını mücadeleye zorlarlar.

Bu sebeple üçü de bazen "zor hoca" olarak tanımlanır. Türk futbolcusunun sevmediği, çok çalıştıran, displinli hoca tipleridir. Ancak aşırı otoriter değillerdir; bilimsel ve bazen de duygusal yaklaşımları öne alırlar.

Her üçünün de başarılı olması beni çok mutlu eder, çünkü futbolu iyi bilen, doğru işler yapan insanlardır.

Ersun Yanal' ın Trabzonspor ile çıkışına ayrıca seviniyorum, çünkü sezonun ilk yarısında hocanın başarısız olmasını arzu eden bazı camia içi ve dışı kesimlerin hevesleri kursaklarında kalıyor.

Trabzonspor devre arası hocanın akıllı müdahalesi ve iyi transferler ile tırmanışa geçti. 3. sıradaki Galatasaray' a iyice yaklaştı. Zaten Yanal hocanın hedefi de üçüncülük. Fenerbahçe ve Galatasaray' ı geride bırakabilir ise bu sezon bana göre büyük bir başarı kazanmış olacak. Görüntü bunu başarabileceği yönünde.

Trabzonspor' u pek çok istatistikte takip ediyorum.

Dün geceki şampiyonlar ligi son 16 turu Barcelona- PSG maçı bir mucizenin yaşandığı maç olarak tarihe geçecek.

Bu maçı izleyen futbol tutkunları çocuklarına ve hatta torunlarına bu maçı anlatabilir. İzlemeyenler bir yolunu bulup lütfen izlesin.

İlk maçı deplasmanda 4-0 kaybeden Barcelona, sahasında Paris Saint Germain takımını 90+ 6' da atılan golle 6-1 yenmeyi ve elemeyi başardı.

5-1' lik bir skorun dahi yetmeyeceği bir durumdan bahsediyoruz. 90+ 6' dan sonra Nou Camp' da öyle büyük bir sevinç vardı ki, sanıyorum Barcelona taraftarı ve futbolcuları Şampiyonlar Ligi' ni kazanmış kadar sevinmiştir. Tarihe geçtiler.

Şampiyonlar Ligi tarihinde 4 gol geriden gelip tur atlayan ilk takım oldular. Pek çok ilk gibi.

Bu başarı belki bir mucize olabilir ama asla tesadüf değil. Bu Barcelona' da yeşertilmiş olan futbol kültürünün sonucudur. Bundan aylar önce Barcelona ile ilgili bir yazı yazmıştım. Merak edenler okuyabilir.

https://www.milliyet.com.tr/bertan-kaya-bir-barcelona-hikayesi-2334147-skorer-yazar-yazisi/

Barcelona dün elenmiş olsaydı bile, futbolcuları ve taraftarı son dakikaya kadar mücadeleyi bırakmayacaklardı. Bundan eminim. Çünkü futbol kültürleri ve felsef

Beşiktaş oynadığı futbol itibariyle ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray' ın çok üzerinde.

Beşiktaş esasen futbolu ile tüm ligimizin üzerinde. Bundesliga' da 5. veya 6.lık için mücadele edebilecek bir fiziksel güce, taktik anlayışa ve taktik disipline sahip.

Rakipleri borç batağında yüzerken, Beşiktaş akıllı hamleler ile sportif başarıyı mali kazanca çevirdi ve rakiplerin transfer yapamadığı bir ortamda, akıllı ve faydalı transferler ile zaten güçlü olan kadrosunu bir üst seviyeye taşıdı.

Beşiktaş ile ezeli rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe arasında bir yönetim kalitesi farkı var. Beşiktaş iyi yönetiliyor. Diğerleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Bu yönetim kalitesi farkının merkezinde "iyi liderlik" ve "istikrar" yatıyor. Fikret Orman istikrar konusunda ağabeyi rahmetli Süleyman Seba' nın izinde gidiyor. İyi de yapıyor.

Fenerbahçe' li ve Galatasaray'lılar kusura bakmasın, Beşiktaş hem yönetimi, hem kadro kalitesi, hem de teknik adam kalitesi ile iki takımın çok ama çok üzerinde.

İstikrarsızlık içinde yüzen rakiplerine karşı, Beşiktaş istikrardan asla vazgeçmiyor. Rakipleri hemen her sezona yeni teknik adamlar ile girerken, Beşiktaş, teknik adam,