Aziz Başkan' ın bir prensibi var. Bir kere çalıştığı ve yolları ayırdığı bir teknik adam ile eğer çok büyük bir hatası olduğunu düşünmüyor ise ikinci defa tekrar çalışabiliyor.
İkinci şansa inanıyor.
Daum' da bunu gördük. Şimdi de Kocaman.
Daum ikinci defa geldi ancak takımı şampiyon yapamadı. Kocaman yapabilecek mi?
Daha önceki yazılarımı takip edenler bilirler, benim bu konudaki fikrim oldukça net. Fenerbahçe' nin Aykut Kocaman ile başarılı olacağını sanmıyorum. Nedenleri de sizle paylaşacağım.
Kocaman, büyük borçlar ve finansal fair play kısıtları altında Aziz Yıldırım' ın tek şansı idi. Belki de en büyük kumarı.
Aziz Yıldırım' ın bu camiadan ayrılış şekli, en azından tribünler nezdinde, büyük ölçüde onun performansına bağlı olacak.
Camia artık herşeyi görüyor. Hataları, inatlaşmaları, herşeyi ben bilirimci tavırları... Futbolda yapılan büyük yönetsel hatalar sonucu yaşanan başarısızlıklar artık herkesin sabırını büyük ölçüde taşırdı.
Bu sene Aziz Yıldırım' ın Aykut Kocaman kumarı tutmaz ise, 20 senede oluşan büyük karizması zarar görür. Hele ilk birkaç aydaki tablo, işin seyrini belli edecek. Ali Koç' un gelişi de "olağan" bir "olası" gelişten ziyade, "olağanüstü" bir "mutlak" gelişe dönebilir.
Bu açıdan iki Fenerbahçe' linin kaderi artık birbirlerine sımsıkı bağlı. Artık başkan-hoca ilişkisinden çok bir ağabey- kardeş ilişkisi ve kader birliği içinde olmak zorundalar. Başkan Aykut hocanın bir dediğini iki edemez. Ne istiyorsa, ne bekliyorsa karşılamak zorunda.
Aslında kendisinin Fenerbahçe' den çok, Başkan Yıldırım' ı kurtarmak üzere geldiğinin de farkında. Bu yüzden omzundaki yük de ağır. Çünkü ortada Başkan' ın "Mayıs ayı Genel Kurulunda huzurlara şampiyon olarak geleceğim" sözü var.
3 senedir sezon başında, ortasında, sonunda tahminler yapıyorum. %90' ında haklı çıktım. İsteyen geri dönüp bakabilir.
Örneğin üç sezon önce İsmail Kartal, iki sezon önce Pereira konusunda kulübü uyardım. Yanlış seçimlerdi ve o sezonlar kaybedildi. Bu sezon başında ve ortasında yazdığım yazılarda, Fenerbahçe' nin ligi 4 veya 5, en iyi ihtimalle ise 3. sırada bitireceğini söyledim. Yine tahminlerim tuttu.
Sıkı Fenerbahçe' li olan takipçilerimin bir kısmı, gerçekleri dile getirdiğim ve sürekli yönetimi eleştirdiğim için bana kızıyor, ancak çoğunlukla haklı çıkıyorum. Bu sezon sadece İsmail Köybaşı konusunda yanıldım. Verim alınır demiştim, alınamadı.
Şimdi yeni sezon öncesi tablo şu.
Aykut Kocaman gibi kontrollü ve defansif oyunu 2000' den beri tüm takımlarında istikrarla oynatan bir teknik adam geldi. Kendisi bunu kabul etmiyor ama biz onun Fenerbahçe' deki son 2 sezonunu gayet net hatırlıyoruz. Alex olmayınca, kaleye gidemeyen bir Fenerbahçe vardı. Galatasaray' dan iki sezonda 10' ar puan fark yemişti. Şöyle çok gol attık, böyle gol attık diyor ama bunları pek konuşmuyor.
Aykut hoca kendisi kabul etmese bile, kontrollü, defansif ve seyir keyfi olmayan bir futbolun temsilcisi. Yunanistan' ın 2014' te oynadığı futbol ile Kocaman' ın takımlarına oynattığı futbol özde aynı. Dikkatle bakın ve Rehhagel etkisini görün.
İnanmayan, bu seneki istatistiklere baksın.
Matchstudy verilerine göre Konyaspor toplam pas sayısında 5., pasla oyunda 5., topla oyunda 4. sırada.
İyi bir istatistik gibi gözüküyor değil mi? Birde şuna bakın.
Konyaspor, ceza alanına gönderilen topta, ceza alanında topla buluşmada, toplam şutta, isabetli şutta ve rakibe faul yapmada son sırada. Yani 18.
Bu ne mi demek?
Konyaspor sağa, sola, yana, geriye top çeviriyor, hücuma gidemiyor, pozisyon bulamıyor, ceza alanına yakın yerleşemiyor, hızlı ve dikine atağa çıkamıyor, bire bir mücadelede rakipler ile fazlaca kontağa girmiyor, az pozisyon buluyor, şut isabet oranı da çok düşük.
Dikkatle bakınca, Fenerbahçe' nin 10' ar puan fark yediği o iki sezona benzemiyor mu?
Kocaman, "ben defansif bir futbol oynatmıyorum" diyor ya, 2000' den beri çalıştırdığı tüm takımlarda, yüksek beraberlik oranları mevcut. Fenerbahçe ve Konyaspor' daki oyun performansları da birbirine benziyor. Üstelik atılan ve yenilen gol sayıları düşük.
Şimdi Fenerbahçe' nin hocasının felsefesi bu.
Yalnız yazımı ilginç bir şekilde bitireceğim.
Şahsen kendisinin başarılı olacağına inanmasam da (hocanın felsefesi ile Fenerbahçe kulübü futbol kimyası ve felsefesi uyuşmadığından), Pereira ve Advocaat' e verilen kredinin ona da fazlası ile verilmesini isteyeceğim. Kendi adıma, bu noktada hazırlık maçları ve ligin ilk 7-8 maçını ölçü alacağım. Bu noktaya kadar, desteği de krediyi de hak ediyor.
Bu sebeple, şahsen kendisinin futbol felsefesine inanmıyor olsam ve oynattığı futbolun Fenerbahçe' nin futbol beklentilerine uygun olmadığını düşünsem de saygın bir spor adamı, sistem hocası, bilimsel çalışmaya inanan iyi bir insan olduğu için, hocayı ligin ilk 8 haftası boyunca tamamen önyargısız bir şekilde ve sadece bilimsel veriler ile değerlendirmeye çalışacağım.
İnşallah Aykut hoca beni ve benim gibi düşünenleri şaşırtır, mahcup eder. Bizde alkışlar, Türk futbolu adına seviniriz.