Sevgilim İzmir...

17 Şubat 2011

14 Şubat Sevgililer Günü geride kaldı.
“En etkileyici etkinlik neydi?“ diye sorarsanız bana sizi şaşırtacak bir cevap verebilirim.
14 Şubat Sevgililer Günü’nde beni etkileyen, bambaşka bir aşkla ilgiliydi.
Yaşadığın, para kazandığın kente olan sevgiyle ilgiliydi.
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın iki yıllık çalışmalarını değerlendirdiği toplantı bana kalırsa İzmir’de Sevgililer Günü’nde büyükçe bir iz bıraktı.
Demirtaş’ın “Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bizim en büyük sevgimiz ise İzmir’e. Güzel İzmir’i bir dünya kenti yapmak için bu iki yıl boyunca projeler geliştirdik...” diye başlayan 10 sayfalık konuşma metni insanın başını döndürüyor...
Bir solukta okumak zor. Siyasilerin, belediye başkanlarının “Neler yaptık?” kitapçıklarına bile sığamayacak onlarca proje var.

Yazının Devamı

Evlenecek olanlara ehliyet verilsin!

15 Şubat 2011

“ELLERİN kırılsın” yazdılar...
Bence az!
“Bunu yapan insan olamaz” dediler...
Yetmez!
Bu fotoğrafa bakın.
Bir daha bakın.
Bir insanı bu hale getirmeye hiçbir canlının içi dayanmaz.

Yazının Devamı

Dünyevi ve uhrevi aşkın 14 Şubat buluşması

10 Şubat 2011

YILLARDIR olmayan oldu.
Akla bile gelmeyen bu yıl biraraya geldi.
Durdu durdu Sevgililer Günü, Mevlid Kandili ile Şubat’ın 14’ünde buluştu.
Dolayısıyla da gün yaklaştıkça, herkes kendine göre formül yaratma telaşına düştü.
Kimi “Zaten ne gerek vardı” diyor.
Kimi “Bunlar kapitalist düzenin aldatmacaları” diye konuşuyor.
Kimi “Ne fark eder ki” diye yasak savuşturuyor.

Yazının Devamı

Fetvacı zihniyette sonuç hep aynı

8 Şubat 2011

BUGÜN hiç keyifli şeyler yazasım yok.
Keyifli şeyler yazmaya niyetim yok.
Bir süredir etrafta keyif kaçıran öyle çok şey var ki!
İnsanlara sadece ‘insan’ diyemeyenlere kızgınım... Hiçbir şeyin değişmemesine öfkeliyim.
Tadım kaçık anlayacağınız...
En son da onun annesinin gözleriyle bir gazete sayfasında gözlerim buluştuğundan beri aklım çoook başka yerlerde!
Adı Hena...

Yazının Devamı

İzmir’in kızıydı DEFNE...

3 Şubat 2011

HAYAT böyle bir şey işte!
Bir gün varsınız, bir gün yok... Ne kadar hayat dolu olsanız da, ne kadar sağlıklı görünseniz de bir bahane sizi alıp götürüveriyor işte...
Herkesin aklında Show TV’de “Yok Böyle Dans”taki neşeli, cıvıl cıvıl haliyle duruyor Defne Joy Foster.
Sanki hiç bir derdi yokmuş, hiç bir şeyi kafasına takmaz gibi...
Sanki hep güler, hiç ağlamaz gibi...
Sanki hep öyle bıcır bıcır gibi...
* * *

Yazının Devamı

Universiade ve İzmirli kadın kıskançlığım!

1 Şubat 2011

GAZETELERDE, televizyonlarda bakıyorum da boy boy!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da dilinden hiç düşürmüyor...
Akşam haberlerde seyrederken, deyim yerindeyse ağzımın suları akıyor. Erzurumlular akın akın karlı pistlere vurmuş kendilerini.
Bir halk ozanı tribünlere maniler patlatıyor. Çoluk çocuğu toplamış Erzurumlular, kış sporlarının keyfine varıyor.
Köşe yazarları katılan sporcularımızı gururla anlatıyor.
Erzurum’da gerçekleştirilen 25. Üniversiteler Kış Oyunları’ndan söz ediyorum. Sanki Türkiye’de ilk defa yapılıyormuşcasına öyle yoğun ilgi var ki!
Zaten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hemen hemen her gün Erzurum’da gerçekleştirdikleri Universiade 2011’le ilgili methiyeler düzüyor.

Yazının Devamı

Yeni AKP’li profili ne kadar inandırıcı

27 Ocak 2011

ÖYLE badem bıyıklı, bol paça pantolonlu ya da sakallı görüntüler geçmişte kaldı...
Davetlere katılmayan, başı bağlı makyajsız eşlerin devri eskidendi.
Selamlaşırken ya da telefon açınca “Selamünaleyküm” diye başlayanları da göremiyorum.
Özel kalemi türbanlı ya da erkek yöneticiler de yok etrafta.
Muhafazakar grupların açılışları, kokteylleri bile farklı bugünlerde.
Bu davetlerde; derin dekolteli, aşırı minili, dantel çoraplılara rastlamak mümkün. Onlarla sohbet eden rengarenk türbanlı, porselen makyajlı, takma kirpikli hanımların mevcudiyeti de hayli fazla.
Çeşme beach’lerinde partilerde eller havaya yapan genç işadamlarını koyu AKP’li diye bilinen işadamlarıyla, elinde meyve suyu, hayli samimi AKP sohbeti ederken görebiliyoruz.

Yazının Devamı

Bir kadın kavgaya nasıl son verir?

25 Ocak 2011

TAM dört gündür düşünüyorum...
İçimi sıkan, gözümü dolduran, ruhumu karartan, memleketi terk etme hissi uyandıran tüm kara haberlerin arasında fırsat buldukça; düşünüyorum...
Verdiğim sözü hatırladıkça, gözlerimi yukarı doğru çevirip döndürüyorum.
Başımı iki elimin arasına alıyorum.
Kalemi ısırıyorum.
Böyle bir 30 saniye bakındıktan sonra, işime geri dönüyorum.
Akşam evde kanalları dolaşırken, bir diziye takılsa gözüm yine aklıma geliyor, ben yine düşünüyorum.

Yazının Devamı