HAYAT böyle bir şey işte!
Bir gün varsınız, bir gün yok... Ne kadar hayat dolu olsanız da, ne kadar sağlıklı görünseniz de bir bahane sizi alıp götürüveriyor işte...
Herkesin aklında Show TV’de “Yok Böyle Dans”taki neşeli, cıvıl cıvıl haliyle duruyor Defne Joy Foster.
Sanki hiç bir derdi yokmuş, hiç bir şeyi kafasına takmaz gibi...
Sanki hep güler, hiç ağlamaz gibi...
Sanki hep öyle bıcır bıcır gibi...
* * *
Kim bilir, elbette vardı onun da kafasına taktığı şeyler. İçine dert ettiği düşünceler. Ama baktığınızda Defne hep aynı Defne’ydi işte!
İzmirliydi Defne. Annesinin Alsancak Gül Sokak’taki mağazasında görürdüm hep. Kardeşimle aynı yaştaydı.
Alsancak sokaklarının kızıydı. Aynı böyle kıvır kıvır saçlı, bıcır bıcır dilli bir şeydi.
Annesi Hatice Foster’ın bir zamanlar genç kızların çıkmadığı Derin diye bir mağazası vardı. Oraya gittiğimde ilk fark etmiştim Defne’yi.
Defne’yi ilk görseniz erkek çocuğu sanırdınız. Zaten hep erkek çocuğu gibiydi. Üstünde okul üniforması akşam üzerleri, oradan oraya birilerine laf anlata anlata gezinirdi Alsancak sokaklarında.
Sonra bu küçük “erkek çocuğu” büyümeye başladı. Ama derler ya, bir şey olacağı o günlerden belliydi.
Eğlence yerlerinde, o zamanın güzel kulüplerinde DJ’lik yapardı. Elinde mikrofon, aynen televizyondaki gibi çığlık çığlığa herkesi coşturan bir kız oldu.
Zaten o yüzden onu televizyonda ilk gördüğümde hiç şaşırmadım. Öylesine olağan geldi işte.
* * *
İnsan bir acıyı anlatmaya çalışırken, hiç bir cümle istediği gibi olmuyor. Hissettiklerini dillendiremiyor.
Eminim Defne dün sabah evinde ölü bulunduğunda, herkes kilitlenip kaldı.
“Nasıl olur?” sorusu döküldü dudaklardan.
Evet, nasıl olur? Bu kadar hayata bağlı, sağlıklı görünen, 32 yaşında genç bir kadın nasıl ölür?
Oluyor işte, ölüyor işte...
Tıpkı Cemal Süreya’nın ölümünden birkaç gün önce dediği gibi;
“ÜSTÜ?KALSIN
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...
Üstü kalsın...”