Duydum ki kadın - erkek yazılarım özlenmiş...
Tepkiler bile alıyorum!
“Neden kadınları yazmaktan vazgeçtin?” soruları üzerime üzerime geliyor. (Tepkilerin çoğunlukla erkeklerden gelmesi de hayli ilginç!!!)
Eeee dünya, hayat zıtlıklar üzerine kurulmuş...
Artı - eksi üzerine inşa edilmiş...
Çatışmadan yaşam doğmuş...
Kadın - erkeğin çatışması, çatışıp sonra kavuşması, kavuşup ayrılması, anlaşıp sonra kavgaya düşmesi, sonra tekrar birleşmesi de o kadar doğal.
“BİZİM gazete bile ikiye bölündükten sonra...” diye sayıklıyorum kendi kendime sabah beri...
40 yaş ve üzeri, “Apartmanlarda oturanlar ne yapsın?”, “Çığırtkanlardan, kasalardan, masalardan yürünmüyor” diye söyleniyor.
40 yaş altı, “Bir Kordon keyfimiz var. Onun da huzurunu kaçırmasın kimse” diye isyan ediyor.
Haberlere bakılırsa İzmirli de aynen bizim gazete gibi ikiye bölünmüş vaziyette.
Bir kısım “Kordon operasyonlarıyla” taviz vermiyor görüntüsü veren Büyükşehir Belediyesi’ne ve Başkan Aziz Kocaoğlu’na destek çıkıyor. Bir kısım esnafı ve Kordonseverleri haklı buluyor.
* * *
Peki ne oldu da birdenbire Büyükşehir Belediyesi ve Kordon’daki işletmeler bu kadar birbirine girdi?
SALONUN ışıkları kısıldı önce...
Heyecandan sandalyelerde yerimizde duramıyorken, “Hocamız şu an otoparkta. Birazdan burada olur” anonsu geldi.
Işıklar biraz daha kısıldı, artık içerisi kapkaranlıktı. Salondaki kalabalıktan “tık” çıkmıyordu.
Az sonra kapıda bir hareketlenme oldu.
Onlar kapıda belli belirsiz görüldüklerindeyse bir alkış koptu.
Flaşlar patladı, müzik başladı.
Kapıya koşan herkesle sarılma, kucaklaşma... Hocanın yüzünde şaşkınlıkla mutluluğun karıştığı ifade...
NE olacak yani şimdi?
Paris’in orta yerinde Uluslararası Sergiler Bürosu’nun Genel Kurulu’nda, dünyanın tüm ekselanslarının karşısında İzmir için oy isteyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve hükümetin üst düzeyi şimdi dönüp de “Evet haklıydınız” mı diyecek?
Kürsüde “Neden İzmir EXPO’yu almalı?”yı anlatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; “Haklıymışsınız, İzmir uygun aday değildi, o yüzden de bizim yeni adayımız Ankara” diye ağız mı değiştirecek?
EXPO 2015’i İzmir’e kazandırmak için hükümet olarak kentin arkasında olduklarını açıklayan ve devreye giren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BIE delegelerine “İzmir’i seçmeyerek doğru karar vermişsiniz. Zaten biz de Ankara’nın daha doğru aday olduğunu düşündük bu geçen zamanda” diye mi açıklama yapacak?
* * *
O günleri; hele oylama gününü bugün gibi aynen hatırlıyorum.
İzmir’in sunumundan önce konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bu oylama sadece İzmir için değil Avrasya ve Afrika’yı da kapsayan bir bölge için önemli. Çünkü EXPO’yu bilmeyenlere EXPO’yu tanıma şansı verecek. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, halkıyla beraber bu projenin arkasında duruyor. Eğer İzmir’i seçerseniz herkesi ilgilendiren bir temayı da seçmiş olacaksınız”
2011’in henüz taze günleri... Canınızı pek sıkmak istemem ama bana kalırsa dikkatli olmakta fayda var. Yeni yılın ilk günleri başıma iki ilginç hırsızlık örneği ‘denk’ geldi!
Sonradan öğrendim ki İzmir’de bu tür hırsızlıklar artar olmuş.
İlki az daha benim de başıma iş açıyordu.
Yılbaşı alışverişi için mağazadayız. Bir pantolon beğendim, daha önce de benzerini aldığım için denemeden aldım. Uzunca kuyrukta bekledim. Sonunda sıra bana geldi. Tam ödemeyi yapacakken, pantolonun orasını burasını kurcalayan kasiyer ceplerinde bir şey fark etti. Cepleri boşalttığında ne görelim!!! İki tane alarm cihazı! Kesici bir aletle koparılıp benim almaya talip olduğum pantolonun ceplerine atılmış.
Önce bir kızardım, bozardım. Üzerime elbette alınmayacağım ama...
Kasiyer hemen devreye girdi.
“İyi ki burada fark ettik. Yoksa kapıda ötecektiniz.”
GALALARDA şıkır şıkır, pahalı koyu renk elbiseleriyle kendini gösterenler...
Gazetelerin magazin sayfalarına boy boy fotoğraf çektirenler...
Temsilleri ayakta alkışlayanlar...
Neredesiniz?
* * *
İzmir’in kültür-sanat başkenti olduğunu diline sakız yapanlar...
Seçim zamanı sanatçıların kapısını oy kaygısıyla çalanlar...
DOĞRUYU en doğru görme biçimidir kuşbakışı bakmak! Gökyüzünden yeryüzünü seyre dalmak... Tanrı’nın gözüyle yeryüzünü izlemek... Kuşların bakışıyla yeryüzünü görmek....
Her ne kadar yüksekten bakıldığında cisimlerden, ayrıntılardan uzaklaşılıyor gibi görünse de aslında en net yukardan görünür her şey!
Bu aralar “leyleği havada görmek” bir yana, adeta bir leylek gibi oradan oraya kanat çırpan ben; yukarılarda gezdikçe yaşadığım yeri çok net görür oldum.
Ki zaten zaman zaman yazılarda yöneticilere bununla ilgili tavsiyelerde de bulundum:
“Yönettiğiniz yere bir de uzaktan bakın” falan gibi...
En güzel tarafı ne biliyor musunuz kuşbakışı bakmanın?
Birincisi; ayrıntılar arasında nasıl da kaybolup, asıl gerçekleri gözünüzden kaçırdığınızın farkına varıyorsunuz. İkincisi ayrıntılardan sıyrılınca çözüm yollarını da görüyorsunuz.
Avrupa Birliği Bilgi Merkezleri Ağı’nın yerel medyadan genç gazeteciler için düzenlediği gezinin ikinci ayağı Roma’ydı... 13-14 Aralık’ta Brüksel’de AB genişleme bağlamında sunum ve tanıtımları takip ettikten sonra 15 Aralık’ta Roma’ya geçiyoruz.
Brüksel’in tarihi ve Avrupa kültürünü barındıran havasından sonra Roma tam bir rüya kent gibi... 2007’de dünyanın 11’inci, AB’nin de üçüncü en çok ziyaret edilen kenti Roma!
Rehberimizden de dinlediğimiz gibi İtalya’nın bu çekim merkezi; efsaneye göre ikiz kardeşler Romulus ve Remus tarafından kurulur. İstanbul gibi yedi tepeden oluşan kentin Palatine mi yoksa Aventine Tepesi’ne mi kurulacağı üzerine şiddetli bir kavganın ardından Romulus kardeşini öldürür ve şehri Palatine Tepesi’ne kurar. Zamanla yedi tepe üzerine yayılır. Romulus ve Remus kentin sembolleri olarak kalır ve genellikle dişi bir kurdu emen iki çocuk şeklinde tasvir edilirler.
Kazılarda tarih fışkırıyor
Dünyadaki bir buçuk milyon Katoliğin ruhani evi olan kentin her yanından heykeller, mimari ve tarihi eserler fışkırıyor.
Roma’nın bu halini görünce İzmir’de tarihin nasıl da yok olduğunun farkına varıyor insan!