Tanık olduğumuz olay hiç de sürpriz değil. Son bir yılda yaşananlara bakarsak, Terim’in çoktan bırakması gereken bir yığın sorun çıktı ortaya... Milli Takım’da herkesin bildiği gerçekleri ille de Fatih Hoca’ya söyletmek isteyenler, kayadaki ilk çatlakları Arda ile oluşturdular. Sonrasında Arda’nın meydan okuyan, gider yapan haytalığı sadece Terim’i değil, ülkeyi bütünüyle huzursuz eden, inciten bir hadise idi. Kaptanın Milli Takım’ı bıraktığını ilan etmesi, Terim karşıtlarının ekmeğine yağ sürdü.
Son Alaçatı olayı da Terim’e yakışmayan bir “babalık” gösterisiyle, kabadayılık motifleriyle süslendi.
Sadede gelelim: Fatih Terim, kaybederek bırakıyor görevini... Asıl işine odaklanması gerekirken, beklenmedik durumlarla, olaylarla zorluklarla karşılaştı. Spor kültürümüzün popüler kültür karşısında ezilmesinin bedelini ödedi.
Bir de şu var: Anlaşılır nedenlerle mektup kaleme alıp Fatih Hoca’yı istifaya çağıran, olmadı görevden alınması gerektiğini yazan Rüştü Reçber, “O da mı olmadı... Talimatı verecek makam belli!” diyerek, gerçekten haddini aşarak bir spor adamının yapmaması gerekeni yaptı. Fatih Hoca gider ama, bu spekülasyon da sürer: Acaba talimat nereden geldi?
Demek ki onca çabaya rağmen Türk futbolu hâlâ rüştünü ispat edememiş. Yazık!