Dokun bize hocam!

20 Mart 2019

A Milli Takımımız, 48 yıl aradan sonra 2002’de Dünya Kupası finallerine katılma hakkı kazandığı gün, çok kişinin beklemediği, yakıştıramadığı şok eden bir tablo ortaya çıkmıştı.
Eleme grubunda İsveç’le deplasmanda berabere kalıp İstanbul’daki maçta golü attıktan hemen sonra yediğimiz gollerle 2-1 yenildiğimiz gün, hiç unutmam Ali Sami Yen Stadı’nın basın tribününde ahkam kesen çok önemli kişiler şöyle diyordu: “Bu Şenol Güneş’le Dünya Kupası’na gidemeyiz. Avusturya ile oynayacağımız play-off’ları bile oynayamayız. Devlet ve federasyon el koymalı ve teknik direktörü değiştirmelidir.“
Neyse ki böylesi akıl dışı çılgınlığa kimse başvurmadı. Ama Şenol Güneş yine de yadırganan, birçok konuda kendini yalnız hisseden adamdı. Giyim-kuşamından saç modeline, kadro tercihlerinden oyun planına, medya ile ilişkilerine kadar hemen her konuda ağır biçimde, alaylı eleştirilere uğruyordu.
O dönemde 49 yaşındaki Şenol Güneş yine de olgun ve tepkisiz davrandı. Kendine ve takımına güveniyordu. Dahası, Kupa’nın favorisi Brezilya ile aynı grupta olmamıza rağmen... Her neyse... Sonucu biliyorsunuz. O turnuvada şampiyon olan Brezilya da Türkiye de 7 maç oynadılar. Türkiye iki ev sahibi takımı da

Yazının Devamı

Bal gibi oynarlar!

17 Mart 2019

Sezon sonu yaklaştıkça heyecan artıyor. Dramatik maçlar oynanıyor. Beşiktaş-Göztepe karşılaşması da öyle. Göztepe, Tamer Tuna ile lige tutunma savaşı veriyor. Hiç de beklemedikleri, hesaba katmadıkları kayıplarla tehlikeli bölgeye girmişler. Oradan bir an önce çıkmak istiyorlar, direniyorlar. Beşiktaş ise Şenol Hoca’nın veda turlarında iyi bir sezon finali istiyor. İkincilik hesapları dahil, her türlü olasılığı denemek istiyorlar. O nedenle Vodafone’da puan kaybetmeye hiç niyetleri yok.
Peki maç bu havaya uygun mu oynanıyor? İlk yarıda hayır. Göztepe’nin direnişi var. Kontralarda ısrarla Beşiktaş ceza alanına doğru kararlı koşular yapıyorlar. Göztepe defansı Beşiktaş’a iyi pres yapıyor.
Quaresma, Ljajic, Kagawa ve Burak çok güzel pas zincirlerinin sonunda şut çekemeden topu kaybediyor.
Beşiktaş etkisizliğine bir de sıkıcı oyunu ekliyor. Orta alanda kazanılan topları Göztepe baskısından kurtulmak için geriye doğru kullanıyorlar. Top ayaktan ayağa dolaşıp sonunda Karius’a geliyor. Onun uzun topları da olmasa Beşiktaş kendi bölgesinden çıkıp hücuma geçemeyecek durgunluklar sergiliyor.
Beşiktaş’ın talihsizlikleri de var… Adriano 12. dakikada sakatlanarak yerini Necip’e

Yazının Devamı

Böyle ayrılık olmaz!

13 Mart 2019

Beşiktaş - Konyaspor... Yılın en heyecanlı, en dinamik maçlarından biri. İki takım da skora razı değil, değiştirmek istiyorlar.
Saygı duyulacak çaba, emek ve mücadele...
Futbolseverin kendini kaptırabileceği bir keyif atmosferi oluşuyor.
Ama o atmosferi bozan bir şeyler var.
Tribündeki sesler... Taraftar dediğimiz o “haşmetlu ve öfkelu” (!) tribün ahalisinden bir kısmı maçı bırakıp Hoca’ya takıyor:
“-Güneş istifa !.. Güneş istifa!...”
İlaveten bir de romantik şarkı: “I love you Guti... I love you Guti”

Yazının Devamı

Donk diye vurdu

12 Mart 2019

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, takımının iç saha performansına dayanarak iyi bir oyun ve iyi bir skor bekliyordu. Önce skoru buldu. Feghouli’nin golü için (Dk.17) çok beklemedi.
O dakikadan sonra önde olmanın keyfiyle daha yaratıcı daha etkin bir oyun sergilemesi beklenirdi. Ama olmadı. Şampiyonluk yolunda Başakşehir’in görünen en güçlü rakibi, ilk yarı sonuna kadar doğru dürüst gol pozisyonuna giremedi. Buna karşılık kaleci Muslera’nın her iki yarıda toplam dört olağanüstü kurtarışı vardı.
Maçı zor ve sıkıntılı hale getiren olay, oyunun merkezinde Ndiaye-Belhanda ikilisinin merkezde tutuk ve verimsiz oyunu oldu. Doğru koşular ve baskıyla Celustka-Amilton hattından sık sık atağa kalkıp Doukara’yı pozisyona sokmaya çalışan Antalyaspor, iki bek Mariano ve Emre Taşdemir üzerinde de etkinlik sağladı. İlk yarının sonuna kadar oyunun parlayan tarafı konuk ekipti.
Terim, tabloyu değiştirmek için radikal bir değişikliğe karar verdi: Çok istekli olduğu için sahaya sürdüğü Emre Akbaba’yı kenara aldı hoca... İkinci yarıya Donk hamlesiyle başladı. Aslında tek hamlenin de ötesinde etkin oldu bu değişiklik...
NDiaye-Donk ikilisi daha iyi çalışmaya başladı. Orada tutuk kalan

Yazının Devamı

Son söz Kagawa’nın

11 Mart 2019

Şenol Hoca’nın veda turlarında rakip Aykut Kocaman’ın ekibi Atiker Konyaspor… Vodafone Park’ta manalı bir gün… Hem ilk yarıda Konya’da (2-2) biten maçın rövanşı oynanacak, hem de iki hoca bir araya gelip dostluk fotoğrafı sunacaklar. Yıllardır aralarından sık sık kara kediler geçen iki futbol adamı biçimsel de olsa el sıkışıp poz veriyorlar.
Acaba birbirlerine neler söylediler ayak üstü ? Aykut Hoca, Güneş’i Milli Takım’daki yeni görevi için kutladı mı? Şenol Hoca da az sonra başlayacak maç için başarılar diledi mi? Bunları bilmiyoruz. Objektifler samimiyet ölçümü yapamıyor. Yine de en azından zevahiri (görünüşü) kurtardıkları için memnunuz.
Maça dönersek… Beşiktaş iyi başladı. Bol paslı çabuk oyunda, Fenerbahçe önünde kaçırdıkları galibiyetin yarasını sarma niyeti gösterdiler. Perdeyi açtıran adam Burak Yılmaz oldu. Ljajic’e verdiği şahane pas, şahane asiste dönüştü.
Bu zevkli ve keyifli başlangıça Konyaspor da ayak uydurdu... Beşiktaş hücumlarında kazandıkları toplarla çok hızlı oyun kurarak kontralara çıktılar. Ömer Ali’nin golü böyle atıldı. Beşiktaş golü attıktan sonra rakip takımın reaksiyonuna karşı oyunu soğutup topu kaybetmeden devam edebilse rahatlayabilirdi.

Yazının Devamı

Ne jilet, ne çakı… Gitarcı tırnağı

6 Mart 2019

Önce Diyarbakır’a uğrayalım. Biliyorsunuz, Cumartesi günü 2.Türkiye Ligi Beyaz Grup’taki Amedspor- Sakaryaspor (1-1) maçından önce sahada gerginlikler yaşanmış ve Amedporlu Mansur Çalar’ın sol elinde taşıdığı kesici bir aletle Sakaryasporlu dört oyuncuyu yüz, omuz, bacak ve sırtlarından yaraladığı bildirilmişti.


Olayla ilgili görüntüler de televizyon haberlerinde ekrana getirilmişti. Bu haberlerde kesici aletin ne olduğu tam olarak anlaşılamıyordu. Jilet diyen de vardı. Çakı, bıçak ya da çivi olduğunu iddia eden de!
Hayır öyle bir alet yoktu. Amedsporlu Mansur Çalar kesici bir alet taşımıyordu.
Sol elinin yüzük parmağı ile orta parmağındaki tırnakları tıpkı gitaristler gibi ötekilere göre çok daha uzundu. Çizik ve yaralamalar elindeki doğal uzantılarla (!) katıldığı itiş kakışların sonucunda oluşmuştu.
Kimsenin avukatı değilim. Olayın her yanıyla üzücü olduğunu, sporla bağdaşmadığını söylemeliyim. Bu konuda hem TFF, hem de Diyarbakır Savcılığı gerekli soruşturmaları ayrı ayrı yürütüyorlar.
Umarım tekrarlanmaz


Yazının Devamı

Hoca’nın veda turları

3 Mart 2019

Beşiktaş için bol sürprizli veda turları başladı. Fenerbahçe derbisindeki beraberlik (3-3), sonrasında Şenol Güneş’in Milli Takım teknik direktörlüğüne getirilme kararı, ilk etkisini Kayseri’de gösterdi.
Doğrusu, yine güzel bir maç izledik... Oyun iki takım arasında gitti geldi. Sonunda adil bir sonuç ortaya çıktı. Beşiktaş, bol bol gol pozisyonuna girdiği, Burak ve Llajic’in göz doldurduğu maçta önce rakibi üzerinde ağır baskı kurdu. Atiba’nın attığı gol o baskının sonucunda Dorukhan’ın kafayla yaptığı asist sonucu geldi. Yine de hakça konuşalım. Hikmet Karaman ve Kayserispor, gole rağmen geri adım atmadı. Çözülmediler, sinmediler, dağılmadılar. Aksine Deniz, Kravets, Umut Bulut, oynadığı sürece Mensah, Şamil’le oyuna ortak oldular, Beşiktaş olmayacak golleri kaçırıyordu. Özellikle ikinci yarıda!.
Şenol Güneş, Adriano’yu sağda, çoktan gözden çıkarılan Medel’i savunmanın göbeğinde görevlendirirken, Kagawa’yı oyunun dışında tuttu. Kırmızı cezasından sonra takıma dönen Quaresma ise sıkça rastlandığı gibi kafasına göre disiplinsiz bir oyun oynadı. Hele girdiği yüzde yüz bir gol pozisyonu var ki hiç de şaşırtmadan kaçırdı. Bu maçta gol atmamasına rağmen Burak Yılmaz’ın oyununu

Yazının Devamı

Mucize, proje, operasyon

27 Şubat 2019

Beşiktaş-Fenerbahçe (3-3) derbisinin ezeli rekabet tarihimize yeni bir mucize olarak yazılması, futbolumuzda bazı kavramları yeniden tartışmamızı gerektiriyor. Herhangi bir olayın, etkinliğin, girişimin mucize sayılabilmesi için her şeyden önce bilimsel ve doğal yasaların kabul edemeyeceği, tanımlanamayacak biçimde gerçekleşmesi gerekir.
Bu anlamda derbide mucizeden söz edemeyiz. Ancak insanlar genellikle hayran kaldıkları becerilere, buluşlara ve olaylara da mucize yakıştırması yapabilirler. Buna itiraz etmem. Zaman zaman hayranlık ve takdir bağlamında mucize sözcüğünü ben de kullanabilirim.
Ancak bir derbi maçına, futbolda beklenmedik olaylara kolayından mucize sözüyle yaklaşmak, bir hayranlık ifadesi olmakla birlikte, kafa karıştırıcıdır.
Mucize sözcüğü her şeyden önce aklımızı kenara koyup, sonucu tüm ayrıntılarıyla hayranlık ve takdirle kabul etmemize yol açar. Bu konuda destanlar yazılır, türküler yakılır. Futbolda da taraftar tribünlerinde yıllarca unutulmayacak şarkılar söylenir.
Oysa her maçın doğru analizini yapmak, tüm bileşenleri gözden geçirmek, istatistiklere göz atmak, bireysel performansları, takımca ortaya konmuş skorları üreten performansı da tartmak

Yazının Devamı