Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, takımının iç saha performansına dayanarak iyi bir oyun ve iyi bir skor bekliyordu. Önce skoru buldu. Feghouli’nin golü için (Dk.17) çok beklemedi.
O dakikadan sonra önde olmanın keyfiyle daha yaratıcı daha etkin bir oyun sergilemesi beklenirdi. Ama olmadı. Şampiyonluk yolunda Başakşehir’in görünen en güçlü rakibi, ilk yarı sonuna kadar doğru dürüst gol pozisyonuna giremedi. Buna karşılık kaleci Muslera’nın her iki yarıda toplam dört olağanüstü kurtarışı vardı.
Maçı zor ve sıkıntılı hale getiren olay, oyunun merkezinde Ndiaye-Belhanda ikilisinin merkezde tutuk ve verimsiz oyunu oldu. Doğru koşular ve baskıyla Celustka-Amilton hattından sık sık atağa kalkıp Doukara’yı pozisyona sokmaya çalışan Antalyaspor, iki bek Mariano ve Emre Taşdemir üzerinde de etkinlik sağladı. İlk yarının sonuna kadar oyunun parlayan tarafı konuk ekipti.
Terim, tabloyu değiştirmek için radikal bir değişikliğe karar verdi: Çok istekli olduğu için sahaya sürdüğü Emre Akbaba’yı kenara aldı hoca... İkinci yarıya Donk hamlesiyle başladı. Aslında tek hamlenin de ötesinde etkin oldu bu değişiklik...
NDiaye-Donk ikilisi daha iyi çalışmaya başladı. Orada tutuk kalan Belhanda, Akbaba’nın yerini (10 numara) alınca hücum organizasyonları daha da gelişti ve çeşitlendi. Onyekuru’nun attığı golde Belhanda’nın asisti doğru değişikliğin kanıtı gibiydi. Sonrasında hem tribündeki 32 bin taraftar, hem de takım coştu. Onyekuru (2) ve Ndiaye’nin golleri beklenen “büyük patlamayı” tamamladı.
Sahi, maçın bir de Diagne tarafı var... Bildiğim kadarıyla Fatih Terim kamuoyu önünde Gomis’ten boşalan santrfor mevkiine ısrarla adam ararken, asıl büyük hedefini dikkatlerden kaçırdı.
O adam Luyindama idi. Ne yazık ki Marcao ile ikisi savunma göbeğinde henüz uyum sağlayamadılar. Muslera’nın dört önemli kurtarışında bu arızanın etkisi var. Diagne’ye bakacak olursak... Üç yanıyla da hayal kırıklığı yaratan bir durum var ortada: Galatasaray umduğunu bulamadı.
Kasımpaşa yerini dolduramadı ve Diagne henüz golleri sıralamaya başlayamadı. Bir santrforun bu kadar hayal kırıklığı yaratması boşuna değil.
Belli ki aldığı 4 maç ceza ile tatili birleştiren ligimizin gol kralı adayı, üstünü kirletmemek için masadaki pastalara dokunmaktan kaçınan cici çocuklar gibi... O kadar baskılı ve coşkulu oyuna ayak uyduramadı. Sonunda geçerli bir gol buldu ama...
Maç boyunca arkadaşlarının aradığı pozisyonlarda bulunamadı.
Her neyse... Galatasaray sıkı takibe devam ediyor. Şampiyonluğun da ikinciliğin de en büyük adayı onlar... Bülent Korkmaz’ın takımını ağır skorla fena halde dağıttılar belki. Serdar Özkan ve Sissoko değişiklikleri de işe yaramadı.
Maçı kahramanını soracak olursanız... Muslera, derim... Oyunun akışına ayar verdi. Yeniden kendini gösterdi!
Beş gole rağmen MUSLERA...