Kasa, tasa, yasa

6 Nisan 2022

S por Kulüpleri ve Spor Federasyonları yasa tasarısı, endüstriyelleşmenin (ve yozlaşmanın) etkisiyle oluşan bir “tepki yasası” olarak gündemde. Yasada finansal yanlışlar ve borç batağından dolayı hapis cezalarının öngörülmesi, tüm spor federasyonlarını merkeze, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlaması da söz konusu. Yasa teklifinde kulüplere borçlanma sınırları getiriliyor. Bu sınırlamalarla UEFA’nın Finansal Fair Play ilkeleri benzerlik gösteriyor, ancak borçlanma yetkisinin yönetimlere bir önceki yıl gelirlerine göre yüzde 10, genel kurullara yüzde 50 sınırı getirmesi gibi daha keskin sınırlar konması da dikkat çekiyor...
Spor kulübünün dernek yapısıyla etkinlik gösterme olanakları da kalmayacak.. Hukukçu dostlar, dernek kurmanın anayasal hak olduğuna dikkat çekerek, bunun engellenemeyeceğini öne sürüyor.
Türk Ticaret Kanunu’nda mali suçlarla ilgili hapis cezalarının kaldırılmış olmasına karşılık kendi kesesinden yardım yapsa dahi kulübü borçlandıran

Yazının Devamı

Eyvallah Usta!

4 Nisan 2022

Hepimizden kıdemliydi... Bir Bab-ı Ali gazetecisi olarak 70 yıl emek verdi, dile kolay. Ama o yetmiş emek yılını aşkla yaşadı. 13-14 yaşında çocukluktan gençliğe doğru evrildiği yıllarda makina ustası babasının elinden tutup Cağaloğlu’na geldi. Bir daha da başka meslek, başka iş, başka macera aramadı. Gazeteciliğe ‘kundaktan başladı’ desek yeridir. En kurt gazetecilerle çalıştı. Doymak bilmez bir haber canavarıydı.
Yıl 1984... Los Angeles Olimpiyat Oyunlarındayız. Occidental College’de gazetecilere ayrılan öğrenci yurdundayız. Biz haber peşinde koşarken, Nezih ağabey, elinde minik notlardan haber geçiyor. Sonradan anladık ki okul öğrencilerinden oluşan bir gönüllü grubu, bize barınma işlerinde yardım ederken, Nezih ağabeye her yerden haber taşıyor. Olimpiyat Köyü’ndeki gönüllü öğrenciler Türk kafilesinden öğrendiklerini bizim yurttaki arkadaşlarına iletiyor, onlar da Nezih ağabeye. Servisi kurmuş, sürekli haber atlatıyor.
Peki, haberleri nasıl ulaştırıyor? Yurtta bir telefon kulübesi var. Nezih Alkış kapatmış orayı. Yerde oturup zor zahmet yukarıdan

Yazının Devamı

Ismael kazandı!

4 Nisan 2022

Eğri oturup doğru konuşalım… Beklediğimizden çok daha farklı, çok daha kaliteli bir maç izledik. Şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerleyen ev sahibi Trabzonspor, bilinen oyun anlayışıyla gole ulaşmak isterken, hiç beklemediği bir Beşiktaş buldu karşısında.
Valerien Ismael, sadece Abdullah Avcı’yı değil, maçı izleyen hemen herkesi şaşırtan bir oyun sahneledi. Üçlü savunma, dörtlü orta alan ve üç forvet… Daha önce denenenlerin aksine, bu maçta yeni savunma dizilişini daha sağlam, daha tutarlı ve daha verimli uyguladı Beşiktaş. Welinton, Vida, Montero’dan oluşan “üçlü” çok yerinde ve çabuk müdahalelerle, gerektiğinde birbirlerine yakın oynayarak, fırsat bulduğunda hücum oyununu da başlatma gösterisiyle rakibini zorladı.
Johann Cruyff’un hem de Trabzon’da Barcelona maçından önce (19 Eylül 1990) söylediği gibi futbolda diziliş sayıları hiç önemli değildi. “O sayılar sadece hakem, oyuncular ve seyirciler için formalarda geçerlidir. Oyun dizilişini

Yazının Devamı

İbrasızlar

30 Mart 2022

Galatasaray Spor Kulübü’nün kongrelerinde gelişen yeni bir anlayış, üçüncü kez işbaşındaki yönetimin idari kararlarını uygun görmediği, onaylamadığı için “ibrasızlar” adıyla tanımlayabileceğimiz yeni bir ağırlık merkezi oluşturdu. “İbrasızlar, bundan böyle seçimle işbaşına gelen her yönetimin yoluna taş koyabilecekler. Normal çalışma süresinin dolmasını beklemeden, ilk mali kongrede “ibra etmeme” oylarıyla, seçimli “olağanüstü kongre” sürecini başlatacaklar.
“İbrasızlar”, Galatasaray’ın “liseci” köklerine dayanan, ancak lise dışından da taraftarları olan bir grup. Bu grubun belli bir lideri yok, çoğunluk, genç ve başarılı üyelerden oluşuyor.
26 saatlik kongrenin “idari ibrasızlık” kararından sonra Başkan Burak Elmas, kürsüye geliyor ve tüzüğün 87.22 maddesine göre seçimli olağanüstü kongre kararı alacaklarını söylüyor. Yönetim Kurulu da önceki gün (Pazartesi) 23-30 Nisan tarihlerinde kongrenin

Yazının Devamı

Böyle ayrılık olmaz!

28 Mart 2022

Böyle ayrılık olmaz,
Böyle yalnız kalınmaz…
Nilüfer’in şarkısı. Yıllardır aklımdan çıkmayan nakaratıyla bir gün yüreğimizin yanacağını nereden bilebilirdik ki.
Burak Yılmaz Porto’daki Dünya Kupası play-off yarı finalinde tam da kapıyı aralayacak penaltıyı gökyüzüne fırlattı.
Hayal kırıklığı, öfke, çaresizlik… Tüm duygular iç-içe.
Maçın skoru filan umurumuzda değil… Aklımız da kalbimiz de o penaltıda kaldı.
Penaltı kaçar… İtalya’nın efsane yıldızı Roberto Baggio da penaltı kaçırdı. 1994 Dünya Kupası finalinde Brezilya’ya kaybettiler. Daha eskisi de var: 1976 Avrupa Şampiyonası finalinde Alman Uli Höness’in kaçırdığı penaltı, seri atışlarda 5-3 üstünlük sağlayan Çekoslovakya’ya kupayı getirdi.

Yazının Devamı

Penaltı değil, dünya kaçtı

25 Mart 2022

Tamam, anlaşıldı. Futbolda üçlü savunma anlayışı yeniden gündem kazanıyor. Buna itirazımız yok ama, Milli Takım ne zamandan beri “üçlü” oynuyor da Portekiz karşısına da “içselleştirilmiş” bir defans kurgusuyla çıktı?
Stefan Kuntz’un üçlü savunma için futbolcularıyla ne kadar çalıştığını, nasıl zaman bulduğunu bilmiyoruz. Ama o kadro bir hazırlık maçı bile oynamadan, en keskin virajda Portekiz’e karşı “üçlüyle” çıkıyor. Bunu anlamak çok kolay değil.
Ozan, Çağlar ve Merih, ağır, dağınık ve sakar bir tablo sergilediler. İçeri adam kaçırdılar… Topu oyuna sokmada sarsak ve dalgındılar. Süper Lig’in ayağıyla en isabetli uzun top atan kalecisi Uğurcan, Zeki’ye öyle iki top attı ki ikisi de taca gitti. Dahası, baskı altındaki arkadaşlarına uzun top kullandı kalecimiz… O topların hiç birine sahip olamadık.
Savunmada yanlış kurgu ve dirençsiz, dağınık oyun, orta alanda da hiçbir pozitif değer taşımadan sürdü. Zeki, Orkun, Hakan ve Berkan da

Yazının Devamı

Kadroda Umut yok oyunda ümit var

23 Mart 2022

2022 Dünya Kupası elemeleri play-off yarı finalinde Milli Takım’ın Portekiz’le eşleştiği günden beri arşivden o maçı izliyorum sık sık… 2 Haziran 2012’deki hazırlık maçını. Lizbon’da, Benfica Kulübü’nün ünlü da Luz “ışık” stadı... Teknik direktör Abdullah Avcı… Portekiz 1- Türkiye 3. O kadar güzel goller ve dolu dolu bir oyun ki, unutulmaz…
Goller öyle sıralandı ki, fırtınayı keyifle izledik. Sercan Sararer’in asistiyle Umut Bulut 35’te 1-0 öne geçirdi Milli Takım’ı. Portekiz, yediği golden sonra vites yükseltti. İlk yarıyı 1-0 bitirdik. Ama durmadık, Portekiz baskısına teslim olmadık… 52’de yine Umut Bulut, Burak Yılmaz’ın asistiyle 2-0 yaptı… 57’de bildiğimiz Nani, skor tabelasını 2-1’e getirdi. Portekiz daha da hareketlendi… 65’de Emre Belözoğlu ceza alanına giren Nani’ye yetişerek yandan çift ayak müdahalesi denedi ve rakibini indirdi. Emre’ye sarı kart ve penaltı…
Beyaz noktada Cristiano Ronaldo, kalede Volkan Demirel

Yazının Devamı

Yorgun aslanlar

21 Mart 2022

Sadakat mı, kabahat mı? Gomis’in 45’de Kitsiou’yu arkadan iterek yaptığı faul ve gördüğü sarı kart önemli.. Golünü atmış, takımını öne geçirmiş Fransız futbolcu, elini beline dayayarak oyunu uzaktan izleyebilirdi. Ama öyle yapmadı. Takımına içten bağlılığını gösterdi. Sorumluluk üstlendi. Biz buna “sadakat” diyoruz.Sadakat mı, kabahat mı? Gomis’in 45’de Kitsiou’yu arkadan iterek yaptığı faul ve gördüğü sarı kart önemli.. Golünü atmış, takımını öne geçirmiş Fransız futbolcu, elini beline dayayarak oyunu uzaktan izleyebilirdi. Ama öyle yapmadı. Takımına içten bağlılığını gösterdi. Sorumluluk üstlendi. Biz buna “sadakat” diyoruz.Ama o “sadakat” davranışı, ilk yarının sonunda “kabahat”a dönüştü…

Nasıl oldu? Serbest vuruşu Maxim yaptı ve havadan süzülen top, Djilobodji’nin ustaca dokunuşuyla Muslera’nın koruduğu kalede ağlarla buluştu. Gomis’in arkadan itme hamlesi olmasaydı, evet, o gol de olmayacaktı… Ama onun

Yazının Devamı