Bir bayana söylenemeyenler

22 Temmuz 2021

Acaba dünyanın herhangi başka bir ülkesinde “ped” konusu bu kadar çok TT oluyor mu? Sosyal medya durup durup bu konuyla çalkalanıyor. Ama durup dururken değil tabii, memleketin bir köşesinde bir markette, bir bakkalda yaşanan bir saçmalık yüzünden. Birisi pedleri poşete koymaya çalışır, öteki gizli saklı yerlere sokuşturur, ille gazete kağıdına sarar ki kimseler görmesin. Hayır bu pamuk gibi, tuvalet kağıdı gibi, kağıt havlu gibi falan normal, sıradan bir hijyenik malzeme. Neyi kimden saklıyoruz?

Gerçekten bu tuhaflıklar sayesinde bir kuşak kadın bu “felaket” bir kendi başına geliyor ve bunu babası dahil hiçbir erkek bilmiyor zannederek, fısıltıyla “Arkama baksana, bir şey görünüyor mu?” panikleriyle yaşadı ilk regl dönemlerini. Dünyanın en doğal, en her kadının başına gelen olayını getirdiğimiz hale bak. Bu koşullarda büyüyen erkeğin durumu da daha parlak değil tabii. Buyurun sonuç, “Sen benim karıma Orkid diyemezsin”. En son eğlenceli “ped” kavgamızı bilmeyenler için özetleyelim; bir zincir

Yazının Devamı

Yalnız ve güzel adam yönetmen

19 Temmuz 2021

Bazen son derece doğal ve normal ve sıradan, ne bileyim zaten öyle olması gereken bir durumun altını çizerken, bir yerde bir kadın erkeklerin arasından “sıyrılıp” büyük ödülü alırken mesela ve biz buna sevinirken içim burkuluyor aynı anda. Bakın “sıyrılırken” bile başlı başına bir sorun. Önceki gün Cannes Film Festivali sona erdi ve Altın Palmiye’yi “Titane” filmiyle Fransız yönetmen Julia Ducournau kazandı. Sosyal medya paylaşımlarından görebildiğim kadarıyla sektörün içinden pek çok tanıdığım buna özel olarak sevindi. Ben de öyle tabii. Çünkü bu ödül Cannes tarihinde ikinci kez bir kadın yönetmene veriliyordu. İlki 1993 yılında “Piyano” ile “Altın Palmiye”ye “uzanan” Jane Campion idi. Aradan neredeyse 30 yıl geçmişti. Bir anlamda tarihi bir ana tanıklık ediyorduk. Bu son derece erkek ağırlıklı seçkiden bir kadın yönetmenin büyük ödülle ayrılıyor olması ne güzeldi. (Ana yarışmadaki 24 filmden sadece dört filmin yönetmeni

Yazının Devamı

Havanın, karanın suyun efendisi

15 Temmuz 2021

Sanırım o görüntü de gözümün önünden gitmeyenler arasında katılacak. Kurşunlanmış yunuslar, kafası kesilip taş bağlanarak öldürülmüş caretta caretta, ayakları kesilmiş yavru köpeğin gözleri, sahilde yatan küçük çocuk. Burada “İnsanla hayvanı nasıl kıyaslar, aynı cümle içinde kullanırsın?” diyeceklere baştan cevap vermek isterim: Ne yaşıyorsak bu düşünce yüzünden yaşıyoruz. Birilerinin canını diğerlerinden daha değersiz zannetmekten oluyor hepsi. Bugün Tuz Gölü’nün kurumuş yüzeyinde binlerce yavru flamingo ölü yatıyorsa, bu bir dizi vicdansız insan kendi gereksinimlerini onların hayatından daha önemli bulduğu için oluyor mesela. Hâlbuki onların da bu dünyada bizim kadar hakkı vardı. Ve insanı hayvandan daha değerli bulmakla başlayan ayrım, insanlar arasında değer sıralaması yapmaya doğru gidiyor. Çok farklı değil birbirinden.

Binlerce ölü flamingo. Kâbus gibi, korku filmi gibi, dehşet dolu bir manzara. Kuş gözlemcisi ve fotoğrafçı Emin Yoğurtcuoğlu

Yazının Devamı

Halka ait olan sahiller

12 Temmuz 2021

Öyle görünüyor ki 1 Temmuz itibarıyla bütün ülke aynı anda tatile çıktı. Tatil beldelerinin araç ve yaya trafiği büyük şehirlerin en kalabalık caddelerini aratmıyor. Çoğunun bunu kaldıracak alt yapısı olmadığını düşünürsek bayramda tatilcileri zor günlerin beklediğini tahmin etmek zor değil. Hoş, bayram öncesi de durum çok farklı değildi. Misal, normalde gelişi gidişi en kolay yerlerden olmadığı için bir nebze nefes alınabilen Kaş’ta her gün uzun uzun elektrik ve su kesintileri yaşanmaktaydı. Bütün gün süren kesintiler bile gördük. Bir şey daha gördük ayrıca; bulunduğumuz kara parçasının dört yanı denizlerle çevrili olsa bile bizde yüzmek için atlatılması gereken badireler, harcanması gereken servetler, göze alınması gereken gerginlikler var.

Zira sahillerde boş alan hiç kalmamış. Hani şu çocukluğumuzda yaptığımız gibi havlumuzu serip minik şemsiyemizi dikip belki suyumuzu, meyvemizi buzluğa koyup yüzebileceğimiz yer yok. İlla bir “beach club”dan girilecek suya.

Yazının Devamı

Zarafetle yaşlanmak

5 Temmuz 2021

Bir kadının bedeni, nasıl göründüğü, yaşı, kilosu, selülitleri, çatlakları, kırışıklıkları ne zaman üzerine bu kadar rahat fikri beyan edilebilen bir şeye dönüştü acaba? O kadar kesin kurallar var ki. Bir kere kadın genç olacak. Öyle böyle genç değil, 25’ten gün almamış mümkünse. Tabii ki incecik olacak. Selülitin adını bile anmıyorum, o ne bayağı bir şey. Liseyi bitirir bitirmez botoksa başlarsa belki 30 - 35’e kadar oluru var, ondan sonra geçmiş olsun, anneyse başımızın tacıdır tabii ya da, abla, teyze der hürmet ederiz  ama “bir takım şeyler” için zaman dolmuştur. Oyuncuysan mesela, boyun kadar çocukların annesi rollerine merhaba. Tabii ki kocan olarak senden en az on yaş büyük bir aktör yakışacaktır yanında. Yaşıtların hala jöndür çünkü. Erkekler yaşlanmaz, olgunlaşır, demlenir, daha kıymetli hale gelir. Beyaz saçları onlara karizma, göbekleri çekicilik katar. 

Sevinmeliyiz herhalde, konu sadece bizim sorunumuz değil. Hollywood kadınları da isyanda.

Yazının Devamı

Bir çocuğun çıkardığı sesi duymak zorundasın

1 Temmuz 2021

Neresinden tutacağımı gerçekten bilemiyorum. O çocukların çizdiği resimlere bakamıyorum, sonra utanıyorum, onlar benim bakamadığım o şeyleri yaşamışlar. Sosyal medyada paylaşılan ve okurken midemin bulandığı mektuptakiler altı ve dokuz yaşlarındaki iki çocuğun hayal gücünün ürünü değil. Hiçbir çocuğun hayalinde o sahneler olamaz, böyle bir kâbustan geçmiş bu çocuklar.

Olay Antalya’nın Elmalı ilçesinde meydana geliyor. 2020 Haziran ayında babaanneleri Balıkesir’de savcılığa giderek biri kız, biri erkek iki torununu istismar ettikleri gerekçesiyle eski gelini ve onun kocasından, ayrıca da evlerine girip çıkan akraba ve arkadaşlardan şikâyetçi oluyor. Çocukların ifadesine başvuruluyor ve her ikisi de başlarına sistemli şekilde gelen işkenceyi, cinsel tacizi herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlatıyorlar. Sözlüklerinde olan ve olmayan bütün sözcükleri seferber edip üzerine çizdikleri çöpten adamları ekleyerek yardım çığlığı atıyorlar açıkça. Daha

Yazının Devamı

Birbirini anlamak o kadar zor değil

28 Haziran 2021

Her yıl haziran ayında bütün dünyada rengarenk görüntülerle kutlanan Onur Haftası, bizde gittikçe daha şiddetli sonuçlar doğuruyor. Adeta toplumdaki bütün kutuplaşmaların birleşip vücut bulmuş halini izliyoruz Onur Yürüyüşü gününde. Şarkılarla, danslarla, gülerek eğlenerek geçebilecek  ve eskiden geçmiş olan - bir güne neden bu derece büyük bir öfke sığdırılıyor, niye böyle olmak zorunda gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Önceki gün her tarafı barikatlarla çevrilmiş Cihangir’de çekilmiş videolardan biri, tam da bu anlamayışıma karşılık geldiği için çok etkiledi beni. İki genç insan, karşılarında boydan boya yolu kapatan polisler, bir tanesi sadece soru soruyor. Diyor ki “Neden yürüyemiyorum ben kendi ülkemin topraklarında?” Karşısında büyük bir suskunluk. “Neden ya?” diyor, “Kimseye zarar vermiyoruz, kimseden bir şey istemiyoruz, şuradan geçip gideceğiz”. Karşısındaki büyük tepkisizlik

Yazının Devamı

Sanat dünyalıları harekete geçirebilir mi?

24 Haziran 2021

"Kendini kasım zanneden haziran”, “Memlekete yaz bile gelmiyor”... Şu ara en çok duyduğumuz serzenişler bunlar olabilir. Bir sürü olumsuzluk yetmezmiş gibi bir de güneş yüzünü göstermiyor. Nitekim bu yazıyı da gene birden deli gibi bastıran yağmur altında, gayet serin bir haziran gününde yazmaktayım. Evet, hiç alışık olduğumuz yazlara benzemiyor. Çünkü korkarım biz o “alışık olduğumuz yazları” bir türlü vazgeçmeye yanaşmadığımız alışkanlıklarımıza kurban verdik.

Kulaklığımı takıp dinlemeye başlıyorum. Yiğit Özşener’in sesi. “Antarktika’da 20 derecenin üzerine çıkan rekor sıcaklıklar... Amazon Ormanları’nda son 10 senenin en yüksek ormansızlaşma seviyesi... Avustralya’da aylarca süren çalı yangınları ve milyon hektarlarla ifade edilen alanlar... Kaliforniya’da aylarca devam eden mevsim dışı yangınlar... Söylesenize dünyalılar, gezegenimiz bize daha ne kadar dayanabilir?”

Biliyorum, sorumlu tutulmak sinirlendiriyor çoğumuzu. “Ben değilim efendim” demek

Yazının Devamı