Masal diyarında festival vakti

18 Eylül 2024

Eylül ayı iflah olmaz yaz severler için (mesela benim gibi) gelecek kışın habercisi, hafif hüzünlü bir ay olabiliyor. Neyse ki farklı farklı bölgelerde film festivalleriyle sanat mevsimi açılıyor da teselli buluyoruz. Sırasıyla Ayvalık (17-23 Eylül), Adana Altın Koza (23-29 Eylül), ardından da İstanbul (4-13 Ekim), Diyarbakır (10-13 Ekim), Ankara (17-20 Ekim) ve İzmir (24-27 Ekim) gösterimleri ile Filmekimi şenlendirecek perdeyi. 5-12 Ekim arasında Antalya’da geçen yıl 60. yaşında iptal edilme talihsizliğine uğrayan Altın Portakal, kasım’da ise başkentin 35 yıllık festivali Ankara Film Festivali olacak.

Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi iş birliğiyle üçüncü kez düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali dün başladı. Ayvalık festival şehri olmak için her özelliğe sahip bir yer. Ilıman bir havası, akşamları tatlı bir serinliği var. Evet, bir de festival logosuna ilham olan meşhur poyrazı var ama onun da şu gitgide nefes almayı zorlaştıran küresel ısınma ‘yeni normal’lerinde ilaç gibi geldiği kesin. Seyir Derneği,

Yazının Devamı

Alev almış bir aktrisin portresi

16 Eylül 2024

1920’lerin başı, İstanbul’da bir tiyatro kumpanyası. “Onikinci Gece”yi sahneliyorlar, başrolde Eliza Binemeciyan. Türk ve Müslüman kadınlara tiyatronun yasak olduğu yıllar. Ama Darülbedayi’nin tiyatro kurslarına da ilk defa Müslüman kız öğrenciler alınmış, bunlardan biri de Afife. Eliza Hanım’ın temsile çıkamadığı bir gün şans yüzüne gülüyor, bütün oyunu ezbere bilen Afife kendisini sahnede buluyor. “Hem Müslüman hem Türk hem kadın. Cürete bak!”

Ailesi sırt çeviriyor, evden kovuluyor, polis tarafından fark edildiği anda da tutuklama emri çıkıyor hakkında. Afife, alkışlarla indiği ışıklı sahneden karanlık köşelere gizlenerek kaçmak zorunda kalıyor her gece. Sahne ile karakol arasında gidip gelen sahne hayatı, kumpanyaya gelen emirle sona eriyor.

Bugün ‘Sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadın’ olarak hepimizin bildiği Afife Jale’nin baskılarla, yasaklarla, tacizlerle, yok sayılmalarla geçen ömrü 39 yaşında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları

Yazının Devamı

Çağan Irmak’tan ilk roman

9 Eylül 2024

Geçen hafta Etimesgut’ta ekim ayında gerçekleşecek uluslararası tiyatro festivalinden (KentFest) söz ederken “Bazı insanlar duramıyor” demiştim, Festivalin eş sanat yönetmenleri Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran’dı kastettiklerim. Bu yazıda da bir başka ‘iyi ki’ duramayandandan söz etmek istiyorum; tanıdığım en heyecanlı hikâye anlatıcısı, inanma ve inandırma ustası Çağan Irmak’tan.

Ne kadar üretken bir senarist ve yönetmen olduğunu yıllardır biliyoruz. Bir düş kurup onun peşinden gitmek, onu on beş sene sonra da olsa gerçekleştirmek konusunda da ondan öğrenilecek çok şey olduğunu en son dijital platform dizisi “Yaratılan”da gördük. Sen ergenlik çağında Mary Shelly’nin “Frankestein”ını okuyup çarpıl, yılar sonra onu serbest bir uyarlama olarak Osmanlı’nın son dönemine taşı. Elbette kimseyi ikna edeme, ne alakası var, biz sevmeyiz öyle özgün şeyler yapmayı. Nitekim yıllarca hiçbir yapımcı bunu göze alamasın ama sen vazgeçmeden zamanını bekle. Günün

Yazının Devamı

Bütün duyulmayan çığlıklar için

4 Eylül 2024

Kaç kişi hayatındaki var olma sebebini çocuk yaşta bulacak kadar şanslıdır? Ve o sebep kendisine yasaklanacak kadar şanssız? Bir ansiklopedi maddesi olarak “Sahneye çıkan ilk Türk ve Müslüman oyuncu” olan, her sene adına şaşaalı törenlerle tiyatro ödülleri verilen – iyi ki de verilen, yoksa adı da yitip gidecekti kendi gibi – bu şansla şanssızlık arasında sıkışıp kalan ve 39 yaşında da kendisine hayatının anlamını çok görmüş bu dünyadan ayrılan Afife Jale gibi.

Milliyet Sanat dergisinde ‘Ayın Söyleşisi’ için Zorlu PSM’deyim, karşımda yine o anlamı, o varoluş sebebini çocuk denilecek yaşta bulmuş ve onun peşinden karşısına çıkan engelleri devire devire yürümüş bir oyuncu var, Demet Evgar. Şu an bulunduğu yere bakınca sanki hayatta her şey onun için su gibi akmış zannedebiliriz ya, bu sohbette öğreniyorum ki konservatuvara gidebilmek için açlık grevi yapması gerekmiş. Hem de ciddi ciddi, 38 kiloya düşene kadar. Birçok hikâyede olduğu onun anne babası da mutlu olsun, sıkıntı

Yazının Devamı

Gerçek olan düş: KentFest

2 Eylül 2024

Birazdan sözünü edeceğim müjdeli haberi aldığımda aklımdan geçen ilk düşünce şu oldu: Bazı insanlar duramıyor. İyi ki. Hani baktığın zaman birçok kişinin, “Her şeyin var, rahatın yerinde, yan gel keyfine bak ya da seyahat et, hayatını yaşa” diyebileceği bir durumdayken kalkıp yeni maceralara atılıyorlar. Uzun zamandır tanıdığım ve yılmadan yeni başlangıçlara yelken açma azimlerine hayranlık duyduğum Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran gibi.

Zor zamanlarda ilk gözden çıkarılan sanatken, ülkemizde tiyatro yapmak zaten her daim mücadele isterken ve bu alanda almaya alıştığımız haberler daha çok kapanan sahnelere / salonlara dairken, “yeni bir tiyatro festivali yapıyoruz” müjdesinin onlardan gelmesine de şaşırmadım dolayısıyla. Nerede olduğuna da kimse şaşırmayacaktır herhalde: Etimesgut’ta.

Sözü Avkıran’lara bırakırsak:

“Bizim buraların başkanı insanın ruhuna bedeni kadar iyi gelecek sanatı, parklara bahçelere, sokaklara, salonlara taşımaya başladı. Bugüne kadar kültürle sanatla ilişki kurmak için, beslenmek

Yazının Devamı

Hâlâ güncel, hâlâ komik

28 Ağustos 2024

Bazı oyunlar oluyor, sizde müthiş bir iz bırakmış, aradan yıllar geçtiğinde bir daha izleyip “Bu muydu gerçekten?” diyorsunuz. Siz değişmişsiniz, zaman değişmiş, koşullar değişmiş, ne olmuşsa olmuş işte. Bir klasik değilse eskimiş belki. Genel olarak kaçındığım bir şeydir bu yeniden karşılaşma.

Tam da böyle bir oyun izlemeye gittim geçen hafta, Sabancı Müzede Sahne kapsamında. Her yıl bu zamanlar Sabancı Vakfı’nın katkılarıyla, Fıstıklı Teras’ta gerçekleşen dört günlük bir etkinlik bu, açılış oyunu da sözünü ettiğim oyundu işte; “Bana Kimse Ne Olduğunu Anlatmadı”.

Önce oyunla tanışmamı anlatmam lazım; yıl 2016, her oyunuyla konuşulan Dot’ta tek kişilik bir oyun izledik, Nick Hornby’nin yazdığı, İbrahim Selim’in oynadığı: “Bunu Ben de Yaparım”. Çok güldüğüm, çok duygulandığım, adeta bizim toplumu, bizim sanat ortamını anlattığını düşündüğüm, o gün bugündür de devam etmediğine hayıflandığım bir oyundu. Ara sıra görenlerle kulaklarını çınlatırız.

Adı biraz

Yazının Devamı

Diziyle gerçeği karıştırmak

26 Ağustos 2024

Bazen öyle konular büyüyüp (büyüyüp demek bile tuhaf çünkü aslında hiç konu olmamalıydı) ‘mesele’ haline geliyor ki insan hangi çağda, hangi düşünce yapısıyla karşı karşıya olduğunu şaşırıyor. Bir oyuncunun oynadığı karakter ile kendisinin karıştırılması, ona bunun için hesap sorulması tam olarak böyle bir şey.

Bizim için alışılmadık bir şey değil, Yeşilçam’ın kötü adamlarının sokakta saldırıya uğradığı, her erkek oyuncuya ‘gey oynar mısın?’ diye sorulup cevabından manşet devşirilen bir kültürden geliyoruz. Oktay Kaynarca’nın Çakır’ının ruhuna 20 senedir lokma döktürülmeye devam ediliyor.

Ama sosyal medya güç kazandıkça, klavye başına geçen her anonim kişi aslan kesildikçe iş ‘bir magazin hadisesi’ olmaktan çıktı, bir ‘linçe’ dönmeye başladı. Yaklaşık bir haftadır bunun son derece tatsız bir örneğiyle uğraşıyor ve oyunculuk nedir, oyuncu ne iş yapar gibi mesleğin ABC’sini sıralamak durumunda kalıyoruz: Melisa

Yazının Devamı

Bizimle başlamadı, bizimle bitsin

19 Ağustos 2024

Son derece romantik bir ‘ilk karşılaşma’ sahnesi. Bir apartmanın çatısı, şehrin ışıkları, nefes kesen bir atmosfer… Çok güzel bir kadın; bir çiçek büyücüsü… Sonradan kayınvalidesi tarafından ‘yaşayan en güzel erkek’ diye tanımlanacak ilah gibi bir adam, bir de üstelik beyin cerrahı… Hani yıldızlar doğru açıda mı dizilmiş, ne olmuşsa olmuş, bunlar o çatıda karşılaşmışlar. Adamın çağın hastalığı sayılacak bağlanma fobisi dışında her şey ‘ideal’ bir ilişki için olması gerektiği şekilde. Kadın da “Ben bunu düzeltir kendime bağlarım” diye dört elle sarılmak yerine “Bana bulaşma, arkadaş olalım daha iyi” dediği için ideal ilişkinin önünde hiçbir engel kalmıyor. Bu iki insanın geçmişten yüklenip taşıdıkları travmaları dışında.

Çok satan romanların yazarı Colleen Hoover’ın en çok satan romanı “It Ends With Us”tan uyarlanan film, ağustos ayı itibariyle sinemalarda izleyiciyle buluştu ve beklenmedik (ya da beklendik) bir gişe başarısı yakalayarak

Yazının Devamı