Küçük çocuk annesinin yanına gider ve '' Annecim nlp diye bir şey duydum, nlp ne demek?'' diye sorar. Annesi çocuğuna '' Dedenin yanına git ve ona kendisini nasıl hissettiğini sor'' der. Çocuk koşarak salona gider ve dedesine kendisini nasıl hissettiğini sorar. Dedesi '' bacaklarım ağrıyor, başım da ağırlaştı, kendimi hasta gibi hissediyorum'' diyerek suratını buruşturur. Çocuk annesinin yanına dönüp '' dedem kendini hiç iyi hissetmiyor anne'' der. Annesi çocuğuna şimdi de '' dedene sen küçükken onu en çok güldüren şeyin ne olduğunu sor'' der. Çocuk koşarak salona gider ve dedesine sorusunu sorar. Dedesi birden gülümsemeye başlar ve anlatır. '' Sen dört yaşındayken parka gidiyorduk ve bağıra bağıra şarkı söylüyordun. Adamın biri sana susmanı söylemişti, sen de ona '' bence sen de şarkı söylersen şu asık suratın güler belki '' demiştin, bu çok komikti, sen harika bir çocuksun, baksana beni nasılda hala güldürüp mutlu ediyorsun'' diyerek sevinçle torununa bakar. Annesinin yanına dönen çocuk merakla annesinin vereceği cevabı beklemektedir. Anne çocuğuna şöyle der; Bak oğlum az önce deden ağrılarına yoğunlaşıp onları düşünüyordu ve kendini kötü hissediyordu, şimdi seninle geçirdiği
ÇOK MU KIZDINIZ, BİRİSİNE DERDİNİZİ ANLATAMIYOR MUSUNUZ, ARAMAMANIZ GEREKİRKEN KENDİNİZİ TUTAMAYIP ARAMAYA VE HER ŞEYİ MAHVETMEYE Mİ TEŞEBBÜS EDİYORSUNUZ !? DURUN !
Hemen kağıdı kalemi alıp, ya da bilgisayarınızda bir dosya açıp yazmaya başlayın. Tüm duygu ve düşüncelerinizi, öylesine aklınızdan, içinizden neler geçiyorsa hepsini yazın. Kendinizi hiç kısıtlamadan zihninizi boşaltın kağıda. Sanki o kişi karşınızda öylece duruyo ve siz de onun yüzüne yüzüne söylüyormuşunuz gibi yazın. Ağzınıza ne geliyorsa hepsini düşünmeden akıtın kağıda. Ve sonra bir kenara çekilip rahatlamanın tadını çıkarın. Size iyi gelecektir.
Söylenemeyen duygu ve düşünceler gitgide katlanarak zihninizde büyür, sonrasında da bedende ve hayatta başka şeylere dönüşür. Oysa bu yöntemle duygu ve düşünceler bedeniniz arcılığıyla ( parmaklarınızın aracılığıyla) kağıda aktarılır ve zihinsel bir rahatlama olur. Olumsuz düşünce döngüsü kırılır.
Aradan zaman geçtiğinde ve kendinizi daha normal hissettiğinizde yazdıklarınıza dönün ve okuyun. Bakalım bakış açınız hala aynı mı? Kendinizi şimdi aynı mı görüyorsunuz? Ertesi gün tekrar okuyun bakalım yazdıklarınızı, acaba hala öyle mi düşünüyorsunuz, hala öyle mi
Bilirsiniz köpekbalıkları küçük avlarını çok kolay yutuverirler. Hiç sorgusuz sualsiz yemine kitlenir, ağzını açar ve yer. İçinde o balığı yiyip yiyemiyeceği ile ilgili bir şüphe yoktur.
Bir gün bu köpekbalığını büyük bir havuza koyarlar. Havuzun içine de kolay yenebilecek küçük bir balığı yem olarak bırakırlar.
Aç olan köpek balığı, havuzun diğer ucunda bulunan yemine doğru emin yüzgeçlerle hızla yüzmeye başlar. Ancak hesap edemediği bir şeyle karşılaşır. Tam yemine yaklaştığı sırada kafası görünmez bir duvara çarpmıştır sanki. BAM ! ya da GÜM !..
Evet köpekbalığı bilimadamları tarafından bir deneye tabi tutulmıştur. '' Acaba bir köpekbalığına yemini artık kolaylıkla yiyemiyeceğini öğretebilir miyiz? Ona bir çaresizlik öğretebilir miyiz? Ona vazgeçmeyi öğretebilir miyiz? deneyini deneyimlemektedir köpekbalığı.
Evet, bizim bu köpekbalığı kafasını bir yere çarpmıştır, canı yanmıştır ve yemine ulaşamamıştır. Olanlara bir anlam veremeyen köpekbalığı tekrar bildiği gibi yine aynı hızla ve eminlik duygusuyla yemine doğru harekete geçmiştir. Sonuç GÜM !yine başarısızlık. Şaşkın köpekbalığı şansını bir daha denemek ister ve bir daha ....ancak bir zaman sonra yorgun ve çaresiz
Mutlu olmak için hala bir şeylerin olmasını, başlamasını ya da bitmesini mi bekliyorsunuz? Üzgünüm ama daha çok bekleyeceksiniz. Beklediğiniz şeyler gerçekleşse bile ancak anlık mutluluklar yakalayacaksınız ve sahte şişirilmiş mutluluk balonunuz çok çabuk pısssss diye sönü verecek.
Çok uzun süre mutluluğunu başkalarına ya da bir şeylere bağlayan insanlar zamanla nasıl mutlu olduklarını bile unutabiliyorlar. Çünkü artık mutsuzluk onların alışkanlığı olmuş oluyor.
Mutlukluk kişinin kendini sevmesiyle, kendini değerli bulmasıyla başlar. İşte o zaman mutlu olmak için dışarıdan bir şeye ihtiyaç duymaz. Çünkü kişi kendisiyle barışıktır, kendisiyle iyi ilişkiler içindedir.
Kendini seven ve değerli bulan insanın hayalleri vardır, umutları vardır. Hayatta var olduğu için zevk alır, her sabah yataktan çıkarken nefes alabildiği için mutludur. Başkalarının yaptıklarına ya da yapmadıklarına değil kendi içine odakalanır. Aynaya baktığında gülen yüzünü gördüğünde mutludur. Çünkü kendi içinde mutlu olduğu için o yüzün güldüğünü bilir.
İçindeki mutluluğun yansımasını bazen bir çiçekte, bazen bir bebeğin gözlerinde görür. Ya da kendiyle başbaşa kaldığında kendini hala iyi
Kartallar kuşlar arsında en uzun yaşayanlardandır. 70 yaşına kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak isteyen kartalın 40 yaşlarında çok ciddi ve zor bir karar vermesi gerekir. Çünkü bu yaşlarda kartalın gagası uzunlaşıp göğsüne doğru kıvrılır, pençeleri sertleşir kavrama gücünü yitirir, kanatları ağırlaşır ve tüyleri kartlaşır. Avlanması, uçması sorun olmaya başlar, çünkü güçten düşmüştür. Dolayısıyla kartal ya bu işe yaramaz halini kabullenerek yavaş yavaş ölmeyi seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve sancılı sürecini göğüsleyecektir.
Değişimi, yeniden doğuşu seçen kartal dağın tepesinde kayalıklarda bir yuvaya çekilir. Ömrünü uzatabilmesi ve hayatının geri kalan kısmını keyifli geçirebilmesi için bir bedel ödemesi gerkmektedir. Ve bunun sadece kendisi yapabilir, içgüdüsel olarak bu gücün onda varolduğunu bilir. İlk önce gagasını sert bir kayaya vura vura söker ve bir süre sadece yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıkınca , yeni gagasıyla pençelerini söker ve pençelerinin çıkmasını beklemeye başlar. Yeni penceleri çıkıncada onlarla kartlaşmış tüylerini yolar, yeni parlak tüylerinin gelmesini bekler. Bu değişim süreci aşağı yukarı beş ay sürer. Ama
İsteklerinizle davranışlarınız birbirini tutuyor mu? Günlük koşuşturmanın içinde farkındalığınız çok düşüyorsa isteklerinizin, amaçlarınızın dışında hareketler içinde bulunduğunuzu gözden kaçırırsınız. Oysa amacınızla, isteklerinizle yaptıklarınız uyum içinde değilse doğal olarak yaptıklarınızın sonucunu almaya devam edeceksiniz.
Sağlıklı bir yaşam tarzı amacınızken, sık sık kendinizi içki sofrasında buluyorsanız, sağlığının kıymetini bilmeyen arkadaşlarla geziyorsanız, markette tatlı reyonunun önünde konaklıyorsanız amacınızda sapmışsınız demektir.
Başarılı bir iş hayatınız olsun istiyorsanız ve kariyer yapmak amacınız ise; gece geç saatlere kadar internette gereksizce dolaşıyorsanız, işsiz-güçsüz amaçsız insanlarla takılıyorsanız, daha toplantı için giyecek temiz ütülü bir takımınız bile yoksa davranışlarınız amacınızın çok dışında demektir.
Düzenli,ciddi bir ilişki ya da evlilik istiyorsanız, etrafta bal arısı gibi dolaşmanız sizi yine amacınıza götürmez.
Şu an attığınız adımlar, davranış şekilleri geçmişten gelen alışkanlığızdır. Yeni bir karar verdiğinizde ona uygun adımlar atmak için kendinizin farkında olmalısınız. Her an kendinize şu soruyu sorun; '' ŞU AN
Eğer bir rahatsızlığınız var ise ve gerçekten iyileşmek istiyorsanız öncelikle iyileşebileceğinize inanıyor olmalısınız. Kendinizden emin bir şekilde '' evet ben iyileşeceğim, bunu biliyorum'' diye söyleyebilmelisiniz. Eğer bunu yürekten söyleyebiliyorsanız, içinizde şimdi, şu an iyileşmiş gibi bir sevinç, rahatlama olacaktır.
Eğer asık suratınızla, umutsuz bakışlarınızla hastalığınızdan konuşup, şikayet etmeye devam ederseniz, hastalığınızı her geçen gün daha fazla kabul edip büyüteceksiniz.
Beynimizde gerçekleşmeyen bir şey gerçek hayatımızda da gerçekleşemiyor. Olumlu veya olumsuz farketmez, bu oluşumların pek çoğunun farkında değiliz. Neden bu gücü isteyerek kullanmayalım ki? O zaman iyileşmek isteyen bir insanın önce bu iyileşmeyi zihninde yaşaması gerekir. Önce bir hayal kurun '' eğer bugün tamamen iyileşmiş olsaydınız şu an kendinizi nasıl hissederdiniz, nasıl görünürdünüz'' bunların cevabını önce verin. Sonrada o duruma girerek yaşayın. Tam anlamıyla o iyileşmiş halinizi zihinsel olarak deneyimlediğiniz de '' evet ben iyileşeceğimi biliyorum'' diye bileceksiniz.
Bugün her mameliyattan, her ilaçtan, her tedaviden aynı başarılı sonuncun alınamamasınında
'' Benim hayatım neden bu kadar karmaşık'', '' Amma karışık şeyler yaşıyorum, bir türlü hayatım düzene girmiyor'', '' Yine işleri karıştırdım, bunu hep yapıyorum'', ''Nasıl oldu yine işler karıştı ben anlayamıyorum'' gibi sözleri tekrarladığınız karmaşık , düzensiz bir hayatınız var ise cevabı basit '' bilinçaltınıza karmaşık mesajlar yolluyorsunuz ve karmaşık sonuçlar alıyorsunuz demektir.
Zihni karışık, tutarsız düşünceler içinde olan kimse hem kendini yorar, hem pek çok şeyi erteler, hem de bir düzen içine giremez. Hayat ona hep karışık ve geçici şeyler sunar. Çünkü kişi farkında olmadan işleri sürekli kendisi karıştırıyordur :)
Bir gün evden taşınmayı düşünürsünüz, ertesi gün eve gömme dolap yaptırmayı. Bir gün aslında işinizi seviyor olursunuz başka bir gün size hiçte uygun olmadığına karar verirsiniz. Sevgilinizden ayrılmak istersiniz ama haftasına onunla tatile gidiverirsiniz.
Ya da her hafta sigarayı bırakacağım dersiniz, bırakmazsınız. Belkide bunu bir yıldır söylüyorsunuzdur. Sigarayı bırakma fikrini bıraksanız daha iyi çünkü gerçekleştirmediğiniz her düşünce size yük olur, kendi kendinizi başarısız hissedersiniz. Aynı zamanda içsel bir tutarsızlık yaşarsınız.