Huzur İçin Arın

16 Aralık 2014

Sürekli sıkıntılarla mı boğuşuyorsun, sürekli savaş, mücadele halinde misin, daldan dala mı atlıyorsun, hâlâ ne istediğini bilmez bir kaos içinde misin? Arın, arın, arın... Zihnini, kalbini, bedenini arındır. İçinde dön, içine bak korkularla, olumsuz düşünce ve olumsuz inançlarla dolmuş kabına bak. Korkutucu gelebilir, zor gelebilir ama istersen bakabilirsin ... İnan bana, aslında korktuğun kadar değil çünkü zaten dışarıya bakıyorsun, orası da çok eğlenceli değil. Ama içindeki karanlığın bir yerlerinde yanan ışığı görünce onu büyüterek dışarıyı da aydınlatabileceksin.

"Kabın" dediğim yer düşüncelerin, duyguların barındığı bedenin; ama sen kabın kadar değilsin, bir de ruhun var. Kabından çok daha fazlası. Ruhuna ulaşmak için olumsuz duygu ve düşüncelerden arınmalısın. Ruhun zaten tertemiz, orada seni bekliyor.

Her türlü yargın, korkun, öfken, henüz bırakamadığın ve sana acı veren geçmişin, hepsi içini, kabını kirletiyor. Bu kirlilik, üstünde ağırlık, mutsuzluk yaratıyor, bedenini hasta ediyor. Geçenlerde bir danışanım, safra kesesi ameliyatı olmuştu ve sorunu yediklerine bağlıyordu. Oysa boşandığı eşine biriktirdiği kinin, sindirememenin yansımasıydı. Zihninin sindiremediği,

Yazının Devamı

Yaşam Pusulanız Var mı?

12 Aralık 2014

Kararsızlık çeken insanların, yaşam amacını bilmeden oradan oraya savrulan insanların, içinde bulundukları yaşamdan memnun olmayan insanların değerlerinin tam olarak farkında değildir. Kişisel değerlerimiz kişiliğimizin iskeletidir. Yaşam pusulamızdır. Hayatta en çok önem verdiğimiz şeyler bizim değerlerimizi belirler. Hiç durup düşündünüz mü benim değerlerim neler diye? Bu soruya hemen net bir cevap verebilir misiniz?

Kişi, değerlerinin farkındaysa çok daha kolay r verir, kolay seçimler yapar. Tehlike anında, zorluklar ya da karmaşa karşısında ne yapacağını iyi bilir. Bir yaşam felsefesi vardır. Tabii ki bunun için öncelikle kişisel değerlerimizin farkına varmalıyız. Sonra da bu değerlerin gerçekten bize anlam katan, bize hitap eden değerler olup olmadığını yetişkin halimizle tekrar gözden geçirmeliyiz. Belki de bazı değerlerin içeriğini değiştirmemiz gerekiyordur. Çünkü değerler bizler daha çok küçük yaştayken oluşmaya başlar. Yani kafamızın içine girmeye başlar. Ebeveynlerimizin, toplumun, öğretmenlerimizin değerlerini sorgulamadan kendi kişisel değerlerimiz haline getiririz. Bu ne kadar doğru? İşte, şimdi tekrar değerleri gözden geçirip karar vermenin, sonra da

Yazının Devamı

Vermeye Programlanmış Kadın ( Kadınlık Kodlamanızı Değiştirin)

8 Aralık 2014

Etrafımız saçını süpürge yapmış, kendi hayatını feda etmiş kadınlarla dolu. Hangisi mutlu acaba? Ben hiç bu durumda olup da gözünün içinden mutluluk saçılan, yani gerçekten mutlu bir kadın görmedim. Hepsi bitik, aldatılmış, yalnız kalmış, depresyon içinde, hasta ya da kırgınlık içinde. Başkasına çok fazla vermeye başladığınızda kendinizi unutursunuz. Böylelikle siz zamanla yok olursunuz, kendinizi tüketirsiniz ve bir gün karşınızdaki de sizi yok sayacaktır. Çünkü siz kendinizi yok saymışsınızdır en başta. Eşinin, sevgilisinin ya da çocuklarının hayatlarına kendilerini adayan kadınlar tek bir rol biçerler kendilerine. Oysa hepimizin farklı farklı rolleri vardır bu dünyada. Siz önce bir insan, sonra bir kadın, daha sonra bir eş, çocuğunuz varsa sonra anne olursunuz ve her zaman anne babanızın çocuğu olma rolünüz de vardır. Vakti zamanı geldiğinde tek bir role odaklanıp kendinizi feda etme konumuna geldiğinizde hem kendinize hem karşınızdaki insana kötülük yapmış olursunuz. Onun sizi kullanmasına izin vermiş, onun gelişme ve sorumluluk almasını da engellemiş olursunuz. Kendi varlığınıza gösterdiğiniz saygı azaldıkça, kendinizi arka planlara attıkça görünmez olmaya başlarsınız. Siz

Yazının Devamı

Dişi Enerjinizi Arttırın

5 Aralık 2014

Dişi ve erkek enerjisi, hem kadında hem erkekte var olan bir enerjidir. Günümüzde kadın, güçlü olmak adına eril enerjisini daha fazla kullanarak, kendi doğal bünyesine ters olan durumları kendine çekmektedir. Ya da ezilmişlik, değersizlik hissi gibi duygularla kendini "kurban" kabul ederek, mükemmel yaratıcı enerjisini atıl duruma getirmiştir. Bunda toplumun, yetiştirilme tarzının büyük etkisi vardır. Ama ben bu nedenler üzerinde durmak yerine dişi enerji özellikleri ve nasıl kullanılacağından kısaca bahsetmek istiyorum. Dişi enerji;

sezgiseldir.

içe dönük, duyguların farkındalığı vardır.

süreç odaklıdır.

yapıcı, üretken, yaratıcıdır.

estetik ve akıcıdır.

Dişi enerji, bedenin sol tarafındadır ve içeriye çeken bir akışı vardır. Eril enerji ise dışarıya akan bir enerjidir. Eril akar, koşar, avlar; bu arada dişil çeken, içe alan enerjisi olan kadına ulaşır. Kadın, eril enerjisini çok aktive etmişse onun da enerjisi dışa doğru akar ve eril enerji ona akamaz. Çakışma olur. İşte, bu yüzden bazı kadınların etrafında hep erkekler vardır, her zaman talibi olur. Hatta bir kadına hiç güzel gözükmeyen başka bir kadın, erkekler arasında popülerliğini korur ve siz şaşırırsınız.

Yazının Devamı

Sağlıklı Bir İlişki İçin Siz Ne Veriyorsunuz?

27 Kasım 2014

İlişkiler bir sunumdur. Herkes kendisinde ne varsa onu sunar. Farkında olsun ya da olmasın. Neyse o... Şimdi kartları görelim... Sizde ne var?

İlişki beklentisinde olan pek çok kişi (veya ilişkisinin düzelmesini bekleyen kişi) karşısındakinin kendisine bir şeyler vermesini, hayatına bir şeyler katmasını bekler. Bana mutluluk versin, aşk versin, saygı versin, muhabbet versin, sevgi versin, maddiyat versin vs... Peki hiç düşündünüz mü; siz karşı tarafa ne vereceksiniz, ne sunacaksınız? Herkes kendisinde olanları sunar ve kendisinde olmayanların karşıdan sunulmasını bekler. Ama durum hiç de böyle gelişmez. Sizde olmayanı bir şeyi, başka biri size en fazla geçici olarak, yapay olarak verebilir. Başkasından istediklerimiz, beklentilerimiz genelde bizde var olmayandır. Ve onları tamamlayacak, kalıcı olarak sahip olacak kendimiz oluruz.

Hadi, bugün karşı tarafı bırakıp kendi elimizde neler var, biz bizde olan neyi karşı tarafa sunabiliriz onun farkındalığını yaşayalım. Nasıl mı? İşte şöyle:

Kendinizi tam hissettiğiniz güzel yanlarınızı, değerlerinizi, erdemlerinizi, tüm güzelliklerinizi bir kâğıda yazın. Bakın bakalım sizin elinizdeki kartta neler var. Sizinle birlikte olan kişi

Yazının Devamı

Beynimizdeki Pencereler

24 Kasım 2014

Hepimizin kendi kafasından dünyaya açılan bir penceresi vardır ve o pencereden dünyayı seyrederiz, kararlar alır, yorumlar yaparız, yargılar ve tepkiler veririz. İşte bu pencerenin sınırları da her birimizin yaşam kalitesini belirler. Dar penceresi olan insanlar, çok kısıtlı alanları görür, tek tip yorumlar yapar. Dünyayı o pencereden nasıl görüyorsa gerçekliği de odur. Gerisi onun için yoktur. Daha farklı olabileceğini bilse bile kendisi için kabulü odur. Sahip olduğu pencereyi genişletmek ya da başka bir pencere daha açabilir miyim acaba diye sormak bile istemez. Yıllarca baktığı pencereye o kadar alışmıştır ki o pencerenin önünden ayrılmak istemez. Buna "direnç" denir. Neye direniyorsanız onun büyümesine, daha da gözünüze batmasına izin verirsiniz.

Nasıl ki evinizin farklı pencerelerinden farklı manzaralar gözüküyorsa zihin pencerelerimizden de farklı manzaralar, farklı anlamlar gözükür. Hatta aynı pencereden bakıp farklı manzaralar görebilmemiz bile mümkün. Niye; çünkü evin o penceresinden ben bakarken kendi zihin penceremle bakarım, siz de kendi zihin pencerenizden bakarsınız ve manzara değişir.

Geçenlerde sosyal medyada bununla ilgili bir video paylaşmıştım, belki

Yazının Devamı

Affederek Sağlığınıza Kavuşun

17 Kasım 2014

Küçük Mustafa, bir an kendini bahçede buldu. Tam beş yaşındaydı, öylece bakıyordu kendisine. "Ne görüyorsun gözlerinde" diye sordum. "Acı" dedi. "Neyin acısı" diye sordum. "Babamın bizi bırakıp gitmesinin, terk edilmenin acısı" dedi. "Başka ne görüyorsun" dedim. "Öfke" dedi. "Neyin öfkesi" dedim. "Babama duyduğum öfke" dedi ve gözlerinden 30 yıldır tutuğu, sakladığı yaşlar boşaldı... Tıpkı küçük Nilay'ın kendisini evin banyosunda bulduğu gün gibiydi acının havaya karışması. Nilay da kardeşinin gelmesiyle dışlanmışlığın, değersizliğin acısını biriktirmişti içinde yıllarca. Unuttum sanmıştı halı altına süpürdüğü acı anıları. Ama şimdi çıkıvermişti karşısına on yaşındaki halinin kocaman açılmış korku dolu gözlerini görünce... İkisi de aslında yıllardır bir şeylerin ters gittiğini biliyordu. Ama sebebini bilmiyorlardı. Mustafa bastırdığı öfkesinin gizliden gizliye hayatını yönettiğinin farkında değildi. Hep bir yük hissediyordu kalbinde ama neyin yüküydü bilmiyordu. Çünkü hep dışarıya bakıyordu, sorunu, suçluyu ya da çözümü hep dışarıda arıyordu. Kendisini korumak için çok kalın bir kabuk kaplamıştı her yerini. Kimsenin hayatına yaklaşmasına izin vermiyor, insanlardan kaçıyordu,

Yazının Devamı

Mutluluk İçin Seçim Yapabilirsiniz

12 Kasım 2014

Siz de çabuk vazgeçenlerden misiniz? ''Aslında yapmak istediğim, değiştirmek isteğim bir sürü şey var ama başladıktan sonra ya da başlamadan vazgeçiyorum'' der misiniz? Eğer böyle diyorsanız okumaya devam edin. Yok, ben tuttuğumu koparıyorum diyorsanız belki bu yazıyı ihtiyacı olan bir dostunuzla paylaşırsınız :)

Aslında her vazgeçiş bir seçimdir. Her an bir şeyleri seçeriz. Neyden vazgeçiyorsanız bakın bakalım onun yerine neyi seçiyorsunuz? Size cazip gelen ne? Neden cazip geliyor, sorun kendinize. Artık cesur olma zamanı... Kendinizle yüzleşme zamanı...

İnsan denen varlık yani biz, alışkanlıklar toplamıyız. Alışkanlıklarımıza göre seçimler yaparız. En basitinden egzersiz yapmaya bir türlü başlayamıyorsanız oturmayı seçiyorsunuzdur. Oturmak kolaydır, oturmak da hareketsizlik de bir alışkanlıktır.Pastayı mı seçiyorsunuz, salatayı mı? Sağlıksız beslenmek de bir alışkanlıktır.Mutlu olmak da bir alışkanlıktır. Düzenli olarak tekrar edilen her şey zamanla alışkanlığa dönüşür ve çok kolay bir davranış olur bizim için. Çünkü otomatik pilotumuza bağlamışızdır o davranışı. Her alışkanlığın da bir getirisi, bir sonucu vardır. Eğer bu sonuç size hizmet etmiyorsa, zarar veriyorsa

Yazının Devamı