Türk kültür tarihinde, gökyüzündeki hareketlilik ve yeryüzündeki iklim değişiklikleri, hayati önem arz ederdi. 21 Aralık Nardugan Bayramı’nda Türkler kayın ağacı süsler, altına hediyeler bırakırlardı
Tabiat odaklı takvimlerde 21 Aralık, Güneş’in egemenliğinin başlangıcıdır. Eş deyişle en uzun gecedeki karanlığın egemenliğini, yerini Güneş’e bırakmaya başlamasıyla gündüzün egemenliğine doğru yeni bir başlangıçtır. Kadim Türk kültür tarihinde “Nardugan” adıyla bilinir.
Tarıma ve hayvancılığa dayalı bir ekonomiye sahip Türk milleti için gökyüzündeki hareketlilik ve buna bağlı olarak yeryüzündeki iklim değişiklikleri, hayati önem arz eder. 21 Mart’ta Nevruz, “yeni gün” adıyla nasıl büyük bir coşkuyla baharın gelişi olarak birçok ritüellerle kutlanıyorsa benzer durum Nardugan’da da görülür: Karanlık geceler biter ve 22 Aralık’ta gündüzler uzamaya başlar. Öte yandan 21, 22 ve 23 Aralık boyunca, yani bu üç günde,
BM Dünya Turizm Örgütü, Türkiye’den iki kırsal turizm noktasını ödüle değer buldu. Mustafapaşa ve Taraklı gibi Anadolu’da yüzlerce ilçe ve köy var. Yeter ki kimliklerine kavuşmuş hale getirebilelim
Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa köyü (Sinasos) ile Sakarya’nın Taraklı ilçesi, Dünya Turizm Örgütü tarafından belirlenen -elbette bize göre Anadolu’nun ve dolayısıyla da dünyanın- 2021’in “En İyi Turizm Köyleri” arasında yer aldı.
Neolitik dönemde ilk köy Anadolu’da karşımıza çıkar; tarım ve hayvancılığın ilk önce Anadolu köylerinde başladığı gibi... Tarihsel, toplumsal ve işlevsel tüm yönleriyle küçük insan gruplarının bir arada yaşamaya başlamaları ve üretime geçmeleri, insanoğlunun uygarlaşma serüveninin önemli adımlarıdır.
2021 yılında “En iyi turizm köyleri” girişimini başlatan Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), Türkiye’den iki kırsal turizm noktasını
Aralık ayına girdiğimizde aklımıza Konya gelir; gönlümüze Hazreti Pir Mevlânâ düşer. Hem derviş hem âşık hem de kendi ifadesiyle anın çocuğu Hazreti Mevlânâ aşkın sultanıdır
Zaman gençleşirken insanlar yaşlanır. Öyle ya! Henüz doğmamış olan yarın bugünden gençtir; oysaki insanoğlu her gün yaş alır. Zaman denilen bu başı ve sonu belli olan dilimlerle sınırlanmış olanlar yaşlanırken “an” adı verilen ve başı sonu aynı yer olan zaman ötesi dilimi yaşayanlar, zamanla birlikte gençleşir. Bu bağlamda neyin ne olduğunu bilemeyenler, nereden geldiğimizi hatırlayamayanlar, her şeyde bir şeyin varlığını göremeyenler zaman öldürürler.
Neyin hem ne olduğunu hem de ne olmadığını bilenler, nereden geldiğini hatırlamakla birlikte nereye gideceğini de doğrudan doğruya bilenler, her şeyde mutlaka bir şeyin varlığını bütünsel olarak bilenler ise zaman yaratırlar. Zamane çocukları başkadır, anın çocukları ise bambaşka! Hem derviş hem de âşık olmakla kalmamış her iki makamsız makamı birleştirenler ise “an”dan içeridirler
Kız Kulesi ile Galata Kulesi arasında, sembol dilinin gerçekliğinde bir aşk söz konusudur; martılar, bu iki âşığın, hasret, duygu yüklü aşk mektuplarını taşır
Sur dışı İstanbul’un incisi Galata’dan merhaba! Kulesi, köprüsü ve Mevlevihanesi ile ön planda olan bu kadim yerleşke, gerek Roma gerek Ceneviz ve gerekse Osmanlı dönemlerinde kesintisiz bir şekilde ticari, sosyal ve uluslararası ilişkilerin merkezi olur. İlkin M.S. 6’ncı yüzyılda İmparator Justinyanus zamanında yerleşime açılan bölge, asıl kimliğini 13’üncü yüzyılda Cenevizliler ile elde eder.
Fethe kadar özerk bir statüde olan bu koloni yerleşke, Osmanlı’nın fethi tamamlamasının ardından kadılıkla yönetilir. Müslüman, Hristiyan, Musevi cemaatlerin birçok mahallelerde yan yana yaşadıkları Galata, görkemli sivil, dinî ve ticari binalarla donatılır.
İstanbul’un dışa açılan liman kapısı olması münasebetiyle zaman içerisinde Pera “Beyoğlu” ile birlikte elçilik binalarıyla donatılır ve geçmişten gelen ticari zenginliği,
Anadolu’nun kültür turizminin lokomotifi Kapadokya’da, kültürden yoksun bir turizm faaliyetine tanık olunuyor. Oysa Kapadokya’nın birçok kültürel mirası var ve biz bunları herkese tüm değerleriyle sunmalıyız
Anadolu’nun kendisi gibi kutsal yerlerinden Kapadokya’dan “Merhaba!” Düşünce dünyamızı şekillendiren kültürel miras örnekleri ve düşün insanlarının iç içe olmasından ötürü Kapadokya hem mavi hem de kırmızı renklerle her daim yolumuzun, gönlümüzün düştüğü yerdir. Kapadokya isminin “Kutsal ırmağın kolu” anlamını taşıdığını söyleyebilmek için nedenlerimiz bulunsa da iddia edildiği gibi “Güzel atlar ülkesi’ anlamına gelmediğini kesinlikle biliyoruz. Kültürün turizme söz dinletemediğinin bariz örneklerinden biri de “Kapadokya”nın ne anlama geldiği konusudur. Ne yazık ki bu ve buna benzer pek çok durumda, kültürel bilincimiz, gerek yer-bölge isimlerinin kökeni gerekse de kavramların
Can ve Sevda Ortabaş çiftinin çiftliğinde insan, bitkilerin renkli, mis kokulu dünyalarıyla tanışıp buluşuyor. Bir dönem ithal edilen ürünler, çiftlikte yetiştirilerek artık ihraç ediliyor
Koca yurt Anadolu’nun bilim, sanat ve felsefe yurdu İyonya’sından merhaba! Antik Çağ Anadolu uygarlığının Ege Bölgesi’nde kurulmuş on iki İyon şehrinden biri olan Klazomenai’den (Clazomenae/Urla) ise mavinin en mavisinden, en içteninden merhaba! Klazomenai (Clazomenae) M.Ö. 6’ncı ve 5’inci yüzyıllarda fenerini o denli güçlendirdi ki hem Ege’yi hem Anadolu’yu aydınlattı. Tüm dünyanın bakışlarını kaostan kozmosa çevirdi. Bunu da bilge Anaksagoras (Anaxagoras) hemşehrimiz başardı. Akla ve gönüle hitap ettiği için bilgin değil bilgeydi Anaksagoras.
Yün ürünleri, üzüm bağları ve şarap ihracatıyla ünlenen Urla, yüzyıllar içinde karanlık bir dönemde kaldı.
Urla’ya gönül vermiş Can ve Sevda Ortabaş çiftinin çabalarıyla ufku geniş, hayalleri büyük
Dionysos ve Afrodit heykel başlarının bulunmasıyla gündeme gelen Aizanoi Antik Şehri şarap ve yün üretimiyle ticari zenginliğe sahipti. Bağ bozumu mevsiminde, Anadolu’nun neşeli tanrısı Dionysos adına yapılan şenlikler de ünlüydü
Aizanoi, Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde bulunan görkemli bir Roma antik şehridir. Frig medeniyetine dayanan bir geçmişi olmasına rağmen, antik şehir asıl kimliğine Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’da hâkimiyet kurmasıyla kavuşur. M.S. 2’nci yüzyılda büyük ölçekli yapılar inşa edilince Aizanoi, Efes ve Bergama gibi antik şehirlerin görkemine sahip olur. Dünya mimarlık tarihinde, mimarinin içi Roma’dır. Eş deyişle anıtsal ölçekteki binaların inşası ve etkileyici büyüklüğe ulaştırılması sayesinde; başta Zeus Tapınağı olmak üzere stadyum, tiyatro, borsa binası ve diğer kamusal binalarla Aizanoi Antik Şehri, Roma imparatorluk döneminin Küçük Asya’daki en dikkati çeken yerleşkelerinden biri konumuna yükselir.
Pamukkale Üniversitesi’nce
Mitolojik söylencelere konu olan, kutsal metinlerde adı geçen, dinî ritüellerde kullanılan zeytin İlk Çağ Anadolu’sundan bugüne tahtını koruyor
Ana vatanı Anadolu olan zeytin, şifa değeri ve ekonomik getirisiyle binlerce yıldan günümüze kadar insanoğlunun sofrasında. M.Ö. 4000’li yıllarda Mezopotamya’nın kuzeyi, şimdiki Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde nebatatı gözlemleyen Anadolulu atalarımız tarafından hayatın içine alınan zeytin, kısa bir zaman sonra Girit Adası’na ve oradan da Akdeniz havzasındaki ülkelere yayılır.
Yüzyıllar boyunca yaşayabilmesinden dolayı “ölümsüzlük ağacı” olarak bir anlam yüklenir. Keza Anadolu’da bin yaşından daha yaşlı zeytin ağacı bulunur. Öte yandan yaprağından gövdesine çekirdeğinden yağına kadar ağacın bütün unsurlarından yararlanan insanoğlu, o yüzden bu ağaca kutsallık atfeder.
Nuh Peygamber’in, yakınlarda kara olup olmadığını anlamak için gemisinden uçurduğu güvercinin ağzında zeytin dalıyla döndüğü söylencesi, zeytinin