Komşu komşunun külüne muhtaçmış fakat, “Komşu komşunun eşeğini türkü çalarak arar” diye de bir söz var.
Rizespor kaybederse, ateş çemberinin içine-göbeğine düşecek, ligde kalma hayali suya düşecekti. Hal böyle olunca, sadece matematik “son sandık açılana dek umudunuzu kaybetmeyin” diyebilecek! Dolayısıyla herkes son tahlilde geleceğe dönük matematik profesörü kesilecek!
Trabzonspor kazanırsa, “Trabzonspor, Rizespor’u küme düşürdü” diyenler de olmayacak değil hani... Zira geçmişte bu tip içi boş cümleler çok edilmiştir. Halbuki sonuçlar üzerine değil de başlangıçlar üzerine çeneyi-kafayı yormak gerekir. Dememiz o, kaderinizi bu tip maçlara bırakmayıp önleminizi-tedbirinizi ligin başında ya da devre arasında alacaksınız.
Mesela Trabzonspor devre arası Mas, Pereira ve Olcay Şahan’ı aldı, bordo-mavili takımın adeta kaderi değişti. Oynuyorlar, oynatıyorlar, coşturuyorlar...
Pereira dün yoktu ama yerine oynayan Zeki, her ne kadar Pereira’yı aratsa da 23. dakikada Temel fıkrası gibi golün mimarıydı. Temel fıkrası gibi dememizin nedeni; takım arkadaşından gelen topu eliyle tutan kaleci Gökhan; N’Doye’nin, Zeki’nin endirekt serbest vuruşunda karnıyla topun yönünü değiştirerek attığı golün
Ligde şampiyonluk iddian sıfırın altında eksi! Lig ikincisi olup Şampiyonlar Ligi’ne gitmen de mümkün değil! Türkiye Ziraat Kupası’ndan da erken terhis olmuşsun! Elde kaldı; ligi 3’nücü ya da 4’ncü bitirmek...
Tüm bunlara rağmen ülkenin dört bir yanında ikamet eden Trabzonsporlular havadan-karadan Trabzon’a çıkarma yapıyorlarsa, Trabzon ve çevre illerde ikamet edenler işi gücü bırakıp stada koşuyorlarsa bu Trabzonspor’u ne kadar çok sevdiklerinin ve Trabzonspor’un geleceğinden ne kadar umutlu olduklarının en büyük işaretidir! Ülkenin birçok stadı sinek avlarken, Medical Park Arena’da 41 bin kişi, dile kolay... Zemin cillop gibi, insanın içinden kuzu olup yayılası geliyor!
Ve ilk derbi..
Trabzonsporlular Mas ve Pereira’yı kuş sütü ve üzüm kurusuyla beslemeli. Adamlar Trabzonspor’un sigortası! Geçmek için pasaport lazım! Rakibi durdurmak bir yana, takımı atağa kaldırıyorlar. Kalitelerini anlatmaya gerek yok, şekil a ve b’de görülüyor..
Genç Yusuf’un ölü topa can verdiği ana (23.Dak.) dek ne Trabzonspor’un ne de Galatasaray’ın kaleyi bulan şutları yoktu. Kilitlenen her maçta olduğu gibi; fitili Yusuf’un adrese yolladığı topa vuran Castillo ve son dokunan iki haftanın formda adamı N’Doye.
2017’de yenilgi yüzü görmeyen Trabzonspor, Akhisar’dan üç puanla dönerse; son (6) sezonda (1) ilki gerçekleştirmiş olacaktı; 8 haftada 20 puan… Ayrıca bu; Trabzon’da oynanacak olan Galatasaray maçında Medical Park tribünlerinde iğne atsanız yere düşmeyecek anlamına da geliyordu.
Akhisar Belediyespor takımının yarısı Trabzonspor’un eski oyuncuları. Bazıları takas yoluyla, bazıları da deyim yerindeyse bavulu-valizi eline verilip gönderilenler.
O anlamda futbolcular, eski takımlarına karşı değişik bir konsantrasyonla oynarlar; bu tip maçları kendi iç dünyalarında eski takımlarıyla bir hesaplaşma olarak görürler! Örnekleri çoktur.
Maçın henüz başında Olcan Adın’ın Trabzonspor’un başına bir çorap öreceği belliydi, kaleci Onur ile karşı karşıya kalmış, topu Onur’un üzerine nişanlamıştı, Onur’un kurtardığı pozisyon da diyebilirsiniz buna. Çok değil birkaç dakika sonra aynı Olcan’ın, Cikalleshi’sın kafasına nişanladığı bir top var ki, sen gel de Durica’yı arama. Maça iyi başlayan Trabzonspor, mağlup duruma düşen Trabzonspor.
Golden sonra Trabzonsporlu futbolcuları tanımak ne mümkün? En azından reaksiyon göstermeleri gerekirdi, oyunu kanatlara yıkıp, bireysel özellikleri olan oyuncuların
Biz, ‘bazı futbolcular bazı takımlara karşı hayatının topunu oynar’ diyelim, siz ‘bazı futbolcular bazı rakipleri çok sever’ deyin. Kardemir Karabüksporlu Traore de o futbolculardan biri. Fildişi Sahilli oyuncunun Trabzonspor’a deyim yerindeyse hiçbir maçta boşu yok.
Traore’nin eski alışkanlığını devam ettirip ettirmeyeceği, Ersun Yanal’ın tabir-i caizse Trabzonspor’un her maçta başının belası olan oyuncuya önlem alıp almayacağı merak konusuydu açıkçası?
Karabükspor’un orta sahayı kalabalık tutması Trabzonspor’un tüm oyun planlarını altüst etmiş oldu, doğal olarak oyun da kilitlenmiş oldu. Hal böyle olunca, iki takım adına hem hücumda hem de orta sahada isabetsiz pas trafiği rekoru da böylelikle kırılmış oldu.
İlk yarı Trabzonspor’un etkili olduğu anlar, topun kanatlara taşındığı, orta sahada koşu koridorları ve boş alanlar oluşmaya başladığı anlardı.
Sıkışan oyunlarda tüm umutlar hava ve yanlara bağlanır. Genç Yusuf’un köşe vuruşunda gez, göz, arpacık yaparak, Konyasspor maçında Trabzonsporluların hasretle-özlemle aradığı Okay’ın kafasına nişanladığı topla aradığı golü buldu Trabzonspor.
Golden sonra oyun Trabzonspor’un istediği kıvama geldi ama bordo-mavili futbolcular
Karşılaşma öncesi Aykut Kocaman, hem Konyaspor’u hem de Trabzonspor’u birkaç cümle ile özetledi. Kendi takımı adına yaptığı yorum “ Yaşasın yeni krizler…” olurken, Trabzonspor için de “ Çok formdalar, karşılaşmak istemediğim takımlardan biri” demekle yetindi ancak ilk yarı karşısında böyle bir Trabzonspor’u bulacağını da tahmin etmemiştir herhalde…
Evet, Trabzonspor formda, son haftaların da flaş takımı, maçın da favorisi…
Fakat futbol evrensel bir oyun, taşlardan biri ya da birkaçı yerinden oynatıldı mı, başınıza sıkıntı açabilir. Okay, kart cezalısı, Durica, sakat.
Bir kez daha görüldü ki, ne Okay Yokuşlu ne de Durica olmayınca; Trabzonspor’un başı ağrıyacağa benziyor.
Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim:
İkinci yarıda olduğu gibi; maça Mustafa Akbaş ile değil de Aytaç Kara ile başlansa daha iyi olmaz mıydı?
Bordo-mavili takım ilk yarı belirli bir oyun ritmi yakalayamamasının, rakibine üstünlük sağlayamamasının nedeni; Okay ve Durica’yı mumla aratan, Medjani ve Mustafa’nın Trabzonspor’un en zayıf halka olmasındandı…
Ersun Yanal, ikinci yarıya ilk yarı arkasına rakip oyuncu kaçırmada sabıkası olan Mustafa Akbaş’ın yerine Aytaç Kara’yı oyuna alarak başladı. Konyaspor da golle başladı.
Seri galibiyetler, Trabzonsporluların keyfini iyice yerine getirdi… Nerede o ilk yarı yerlerde sürüklenen, milyonları kahreden Trabzonspor? İkinci yarının başlamasıyla, yapılan takviyelerle bambaşka bir Trabzonspor izliyoruz; özlenen ve de beklenen…
İnsan sormadan edemiyor; bu hamleler neden ligin başında yapılmadı/ yapılamadı?
Moraller yerine gelince, Trabzonsporlular adeta seferberlik ilan ettiler. 60 yaşındaki teyzelerden tutun, yıllardır küskün Trabzonsporlular soluğu bilet gişelerinin önünde aldılar. Öyle ki, gişelerin önündeki kalabalık; 70’li yıllardaki yağ, şeker ve ekmek kuyruklarını akıllara getirdi!
Trabzonsporluların takımlarının yanında olması, 7’sinden 70’e herkesin kenetlenmesi; 70’li yıllardaki Trabzonspor ruhunun geriye geldiğinin müjdesini verir gibiydi. Biz buna önümüzdeki yılların provası da diyebiliriz…
Sahaya gelince…
Sezon başından bu yana girmediği kadar gol pozisyona girdi bordo-mavili futbolcular. Alanyaspor kalecisi Haydar’ın da hakkını vermek gerekir; adeta kalesinde devleşti.
Gol kaçırma yarışının başrollerinde Rodallega olmak üzere, yardımcıları Olcay, Yusuf ve Castillo diye sıralayabiliriz. Bir puan için Trabzon’a gelen Alanyasporlu futbolcular,
Ligin ilk yarısı Avni Aker’de oynanan maçta, 10-11 yaşlarında üzerinde bordo-mavi forma olan kız çocuğu, Trabzonspor, Osmanlıspor karşısında 2-0 geriye düşünce, bir yandan minicik elleriyle tel örgüleri, diğer yandan dişlerini sıkıyordu, ağlamaklı bir vaziyette... Minik Trabzonsporlunun ekranlara yansıyan o görüntüsü; Trabzonspor ve camianın kısa bir özetiydi aslında...
Yediden yetmişe herkesin bozulan morali ikinci yarı düzelmeye, Trabzonspor’un gelecek vaat eden futbolunu izlemeye başladıktan sonra yüzü gülmeye başladı.
Maça gelince... Trabzonspor maça öyle bir başladı ki, bordo- mavili her oyuncu takım arkadaşının açığını kollamak ve kapatmak için adeta birbirleriyle yarıştı. Bu da arkadaşlık bağlarının ne derece kuvvetli olduğunun en büyük göstergesiydi. Doğruyu söylemek gerekirse Trabzonsporlular böyle bir takımı çok ama çok özlemiştiler.
16. dakikada Uğur’un, Trabzonspor’un çiçeği burnunda takım arkadaşı Olcay Şahan’a, taksinin en az 30 TL yazacağı mesafeden paraşütle indirdiği top ve o topu örümceklerin yuva yaptığı yere gönderen Olcay’ın enfes golü görülmeye değerdi.
Takım iyi olunca Onur da iyi olmak zorundaydı; kurtardığı üç net pozisyon vardı ki, kedileri kıskandıracak
Vedalar ne kadar hüzünlü olursa, buluşmalar da o derece mutluluk verir...
Trabzon tarihi günlerinden birini yaşadı dün. İlk maçına çıkacak olan Trabzonspor’u bu mutlu gününde yalnız bırakmak istemeyen, anı yaşayıp tarihe geçmek isteyen Trabzonspor sevdalıları, kar/kış demeden koşarak ve de coşarak gittiler yeni mabetlerine...
Sadece tribünlerde yerini alanlar değil, sahada oynayanlar ve maçı yönetenler de tarih sayfalarında yerlerini aldılar.
Taşları yavaş yavaş yerine oturan, iki galibiyetle işleri yoluna koyan, kısaca ikinci yarıya çok iyi başlayan Trabzonspor’a Rodallega’nın da dahil olması; stadın bu derece dolmasına en büyük etkendi. O Trabzonspor’un bir de şampiyonluğa oynadığını düşünün?
Dahası kış günü papatya falı; ilk golü kim atacak? Sponsor kim olacak? Soruları...
Maça dakikalar kala sponsor firma açıklandı; Medikal Park Arena... Elde kaldı ilk golü kimin atacağı ve skorun ne olacağı?
Her şey Olcay Şahan, Castillo ve Yusuf’un ayağından hızlı ve isabetli pasların çıkmasıyla başladı. Başrollerde Olcay, Okay, Castillo ve Yusuf Yazıcı... Trabzonsporlular bir gol beklerken önce fırtına, sonra goller arka arkaya yağmur gibi geldi. Gollerin Trabzonspor’un geleceği genç Castillo ve