Komşu komşunun külüne muhtaçmış fakat, “Komşu komşunun eşeğini türkü çalarak arar” diye de bir söz var.
Rizespor kaybederse, ateş çemberinin içine-göbeğine düşecek, ligde kalma hayali suya düşecekti. Hal böyle olunca, sadece matematik “son sandık açılana dek umudunuzu kaybetmeyin” diyebilecek! Dolayısıyla herkes son tahlilde geleceğe dönük matematik profesörü kesilecek!
Trabzonspor kazanırsa, “Trabzonspor, Rizespor’u küme düşürdü” diyenler de olmayacak değil hani... Zira geçmişte bu tip içi boş cümleler çok edilmiştir. Halbuki sonuçlar üzerine değil de başlangıçlar üzerine çeneyi-kafayı yormak gerekir. Dememiz o, kaderinizi bu tip maçlara bırakmayıp önleminizi-tedbirinizi ligin başında ya da devre arasında alacaksınız.
Mesela Trabzonspor devre arası Mas, Pereira ve Olcay Şahan’ı aldı, bordo-mavili takımın adeta kaderi değişti. Oynuyorlar, oynatıyorlar, coşturuyorlar...
Pereira dün yoktu ama yerine oynayan Zeki, her ne kadar Pereira’yı aratsa da 23. dakikada Temel fıkrası gibi golün mimarıydı. Temel fıkrası gibi dememizin nedeni; takım arkadaşından gelen topu eliyle tutan kaleci Gökhan; N’Doye’nin, Zeki’nin endirekt serbest vuruşunda karnıyla topun yönünü değiştirerek attığı golün mühendisiydi.
Bordo-mavili takımda genç Yusuf’un eksikliği hissedildi. Orta saha geçişlerinde yapılan pas hataları, kaptırılan toplar Trabzonspor’un kalesinde tehlike yarattı. Hele ikinci yarıda kaleci Onur gününde olmasaydı, Trabzonspor’un Rize’den puan ya da puanlarla dönmesi hayalden öteye geçemezdi.
Bir parantez de Durica’ya açmak gerekirse, Rizespor ataklarına “dur” diyen bir başka oyuncuydu. Kweuke gibi bir oyuncuyla mücadele etmek her futbolcunun harcı değildir!
Rizesporlu oyuncular elinden gelenin en iyisini yaptılar. Futbol şansı yanlarında değildi. Tüm umutlarınızı ligin ikinci yarısında yenilgi yüzü görmeyen Trabzonspor maçına bağlarsanız, rakip komşunuz da olsa acımaz!