Ligin ilk yarısı Avni Aker’de oynanan maçta, 10-11 yaşlarında üzerinde bordo-mavi forma olan kız çocuğu, Trabzonspor, Osmanlıspor karşısında 2-0 geriye düşünce, bir yandan minicik elleriyle tel örgüleri, diğer yandan dişlerini sıkıyordu, ağlamaklı bir vaziyette... Minik Trabzonsporlunun ekranlara yansıyan o görüntüsü; Trabzonspor ve camianın kısa bir özetiydi aslında...
Yediden yetmişe herkesin bozulan morali ikinci yarı düzelmeye, Trabzonspor’un gelecek vaat eden futbolunu izlemeye başladıktan sonra yüzü gülmeye başladı.
Maça gelince... Trabzonspor maça öyle bir başladı ki, bordo- mavili her oyuncu takım arkadaşının açığını kollamak ve kapatmak için adeta birbirleriyle yarıştı. Bu da arkadaşlık bağlarının ne derece kuvvetli olduğunun en büyük göstergesiydi. Doğruyu söylemek gerekirse Trabzonsporlular böyle bir takımı çok ama çok özlemiştiler.
16. dakikada Uğur’un, Trabzonspor’un çiçeği burnunda takım arkadaşı Olcay Şahan’a, taksinin en az 30 TL yazacağı mesafeden paraşütle indirdiği top ve o topu örümceklerin yuva yaptığı yere gönderen Olcay’ın enfes golü görülmeye değerdi.
Takım iyi olunca Onur da iyi olmak zorundaydı; kurtardığı üç net pozisyon vardı ki, kedileri kıskandıracak güzel hareketlerdi bunlar!
Trabzonspor dün; bireysel futbol kalitesini ekip şuuru ile sentezleyen buna bitmez tükenmez kondisyon ve pres unsurunu ekleyen, total futbol anlayışıyla, eski günlerine dönüş müjdesini bir kez daha verdi ve gösterdi..
Son bölümler skoru korumak adına az da olsa biraz stres ve panik oldu ama o da nazar boncuğu olsun. Aklımıza gelmişken; Rodallega’nın oyuna niye bu kadar geç alındığını da anlayabilmiş değiliz.
Bitirelim... Bu maç için bir fon müziği yapılsa, parçanın adı “O eski halimden eser yok şimdi” olurdu herhalde. Zira nerede o ilk devredeki Trabzonspor. Camiada yüzler gülmeye devam ediyor artık. Hele yazı girişinde sözünü ettiğimiz kızımızı da merak etmiyor değilim hani...