Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin gündemi gibi eğitimin gündemi de sürekli değişiyor.

Neredeyse hemen her haftaya farklı bir konuyu tartışarak giriyoruz.

Bir de öğretmen atamaları, uzaktan eğitim, sınavlar, sınav harçları, pedagojik formasyon, ders kitapları, rektörlük atamaları, şişirilmiş notlar ve kontenjanlar gibi artık kronikleşen sorunlar var ki her daim gündemdeler!

Peki, çözüm üretiliyor mu?

Evet demek çok zor! Çünkü eğitime şaşı bakmayı ya da kendi çerçevemizden değerlendirmeyi seviyoruz!

Bu da çözüm değil, çözümsüzlük getiriyor!

Haberin Devamı

Oysa, eğitimin tüm paydaşları artık bıkkınlık noktasına geldi. Sabır sınırları tavan yaptı. En önemlisi de tüm kurum, kuruluşlar, kişilere karşı güven erozyonu yaşanıyor.

Doğru olanı değil, işimize geleni istiyor ya da onu dayatıyoruz.

Daha önce de defalarca yazdık. Eğitimde huzur yoksa, evde de yoktur. Evde huzur yoksa da ülkede de sıkıntı var demektir. 25 milyon öğrenci ve 30 milyon velinin olduğu bir ülkede, eğitimde huzuru sağlamak hepimizin boynunun borcu ve asli görevi olmalıdır.

Okullar açılsın mı?

 Uzaktan eğitimden hemen herkes çok sıkıldı.

Başta veliler olmak üzere, öğretmen, öğrenci, servisçi, kantinci, tedarikçi yani tüm paydaşlar, eğitimde bir an önce normale dönülsün istiyor. Yapılan araştırmalar da bu yönde ama hâlâ çekinceler var!..

IPSOS’un Milliyet için yaptığı araştırma sonuçları çok ilginç!

Özeti, okullar açıldığında hayat normale dönmüş olacak, bir başka deyişle de okullar ancak hayat normale döndüğünde açılır.

Tam bir yumurta-tavuk hikâyesi, çık içinden çıkabiliyorsan.

Toplumun yarısı yüz yüze eğitime geçilmesini yanlış buluyor. Ama aynı zamanda, ebeveynlerin çoğu, yüz yüze eğitime geçilirse, çocuklarını okula göndermeyi düşünüyor!

Milli Eğitim Bakanı Selçuk’un okulların açılması konusunda bu kadar titiz olması da bu yüzden.

Gerekli şartlar sağlanmadan okulları açıp, halkın güvenini boşa çıkarmak istemiyor.

Hangi kararı alırsa alsın, toplumun yarısı ona karşı çıkıyor ya da karşı çıkacak!..

Görünen o ki bu konuda bir süre daha bir yandan “Okullar ille de açılsın” derken, öte yandan “Ama...” diye başlayan cümleler kurmaya devam edeceğiz.

Haberin Devamı

Vaka sayısı ve ölüm oranı henüz beklenen seviyelerin çok uzağında. Bunun anlamı, açıklanan kuralları, çok daha sıkı bir şekilde yerine getirmemiz gerekiyor.

Okulların açılmasını ve hayatın normale dönmesini istiyorsak, bunun başka bir yolu da yok.

Daha çok önlem, daha çok yatırım ama en önemlisi de daha çok titizlik!..

ÖSYM Bank!

 Öğrencilere ve işsiz gençlere bir darbe de ÖSYM’den! Sınav ücretleri adeta el akıyor!

ÖSYM, öğrenciye hizmet için değil sanki kâr amacıyla kurulmuş. Banka gibi çalışıyor. Beş kuruş geliri olmayan öğrencilerden ve yıllardır atama bekleyen “beş parasız” gençlerden 500 liraya varan sınav harçları alıyor!..

ÖSYM’nin öğrencilerden aldığı harçları ya devlet karşılamalı ya da seçilmiş aday isteyen üniversite ya da ilgili kurumlar karşılamalıdır.

ÖSYM sınavlarına yılda 10 milyon aday giriyor. Çok büyük bir rakam. Ama daha da çarpıcı olan adayların “yolunacak kaz gibi” görülmesi.

Başvurulardan kendi yaptığı hatalara yapılan itirazlara kadar her şeyden para alıyor.

Haberin Devamı

Şu anda üniversite giriş sınavları için başvurular devam ediyor ve adayların en az yarısı için 270 lira az para değil.

ÖSYM sınav başına 90 lira alıyor.

TYT, AYT, YDT için 270 lira ödemek zorunda kalan öğrenciler, başvuru ücretini bir gün bile gecikmeyle yatıracak olurlarsa yüzde 50 zamlı olacak! Bankalar bile bu kadar “gaddar” değil!..

Peki, onca para nereye, hangi ihaleye, hangi yatırıma gidiyor?

Bu konuda ÖSYM’ye hiç hesap soran var mı?

Yoksa, yaptıkları onca yanlışa rağmen hiçbir kimsenin ya da kurumun hesap sormaması gibi bu konuda da istedikleri gibi özgürce mi hareket ediyorlar?..

Herkes kalemini, silgisini, suyunu, maskesini kendi getirebilir ve maliyeti 10 lirayı geçmez.

Keşke toplanan paraları ihalelere değil de üniversiteyi kazanan ve ihtiyacı olan öğrencilere burs olarak verse ya da her yıl üç beş öğrenci yurdu yapsa.

İşte o zaman, ÖSYM’nin gerçek bir öğrenci dostu olduğunu anlarız ama nerdeee...

Özetin özeti: Eğitimde huzur demek, ülkede huzur demektir. Ve bunu çok özledik.