Öncelikle atanan, atanmayan, ücretli, sözleşmeli, kadrolu, özel de ya da devlette, eğitim fakültesi öğrencisi ya da emekli tüm öğretmenlerimizle birlikte kendini öğretmen gibi hisseden, çocuklarımıza öyle ya da böyle bir kelime öğreten, eğitimin önemine canı gönülden inanan ve bu yönde çaba gösteren tüm eğitim sevdalılarının “Öğretmenler Günü” kutlu olsun… Yılda bir de olsa öğretmenlerimizin gönülleri okşayan sözler bugün yine havalarda uçuşacak. Kimileri ters tepecek, kimilerine gülüp geçilecek, kimilerine de buna da şükür denilecek…
Öğretmenlerimiz mutsuz hem de çok mutsuzlar. Bu konuda onlarca neden sayılabilir ve pek çoğu da ekonomik değil!..
Eğitim sendikalarımız Öğretmenler Günü’ne yönelik peş peşe anketler yapıyor, bilinen sorunları bir kez daha gözler önüne seriyorlar. Umarız bu kez ciddiye alan birileri çıkar!..
Öğretmenlerimizin yaşadıkları çileyi, yaptıkları fedakarlıkları, beklentilerini ve en önemlisi de unutulmuşluklarını, çaresizliklerini, yalnızlıklarını herkes duydu ama asıl duyması gerekenler duymuyor. Duysalar da çare üretemiyorlar. Üretseler de yeni sorunlar yaratmanın ötesine geçmiyorlar… Daha önce de defalarca yazdık, bu özel günde bir kez daha hatırlatmakta yarar var: Öğretmenlerimiz mutluysa herkes mutludur. Öğretmenimiz güçlüyse hepimiz güçlüyüz.
Öğretmenlerimiz ne kadar donanımlı, umutlu, heyecanlı ve vizyoner ise biz de geleceğe o denli emin adımlarla yürüyoruz demektir. Taşın altına hep birlikte el koymadan da onları huzura kavuşturamayız…
Anket sonuçları
Türk Eğitim Sen’in çok ayrıntılı anketinden öğretmenlerimizi mutsuz eden ayrıntılardan birkaçı:
■ Eğitimin en önemli sorunu?
Katılımcılara göre eğitimin en önemli sorunu sırasıyla şöyle:
Öğretmenlerin değer görmemesi, ücret ve özlük hakları açısından dünyadaki meslektaşlarına göre çok daha geri bir noktada olmak, liyakatsizlik, kadrolaşma, ayrımcılık.
■ Neden emekli olmuyorlar?
Emekli olma hakkı kazanan katılımcıların niçin emekli olmak istemedikleri incelendiğinde, yüzde 64.8’i aldığı maaşın düşmesini, yüzde 27.1’i çocuk okuttuğunu, yüzde 2.2’si kredi ödeme gibi ekonomik gerekçeleri ortaya koyarken, sadece yüzde 4.9’u yaşının emeklilik için genç olduğunu gerekçe olarak gösterdi.
■ Mülakat devam etmeli mi?
Evet mülakat devam etmeli diyenlerin oranı sadece yüzde 3.9! Kararsızlar yüzde 7.1, hayır diyenlerin oranı yüzde 89!..
■ Mülakata neden karşılar?
İşte gerekçeler: Adaletsiz, liyakati gölgeliyor, yandaş kayrılıyor, hak gaspı var, şeffaf değil!
■ Öğretmenlik Meslek Kanunu beklentileri karşılıyor mu?
Evet diyenlerin oranı sadece yüzde 1.9, kısmen diyenler yüzde 33.2, hayır diyenler ise yüzde 64.9.
■ ÖMK nasıl olmalıydı?
Öğretmenlik mesleğinin statüsünü/itibarını artırmaya, özlük ve ekonomik hakları düzenlemeye yönelik olmalıydı.
■ Milli Eğitim Akademisi hakkında ne düşünüyorlar?
Yüzde 37.6’sı gereksiz politik bir karar, yüzde 29.6’sı gereksiz kaynak israfı, yüzde 15’i politik ayrımcılığın bir unsuru olarak görüyor. Nitelikli yönetici yetiştirmeye katkı sağlayacağına inananlar ise yüzde 2.7 ile son sırada!
■ Müfredattan memnunlar mı?
Müfredatın içeriğinden memnun olanların oranı sadece yüzde 9.2. Memnun olmayanlar yüzde 40.1, müfredatın geliştirilmesini +düşünenler ise yüzde 50.7!
■ Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli hakkında ne düşünüyorlar?
Olumlu bir çalışma olarak gören katılımcıların oranı sadece yüzde 12.5, kısmen yeterli diyenler yüzde 30, gereksiz ve politik bir çalışma olarak değerlendiren ve olumsuz bakış açısına sahip olan katılımcıların oranı se yüzde 56.7!
■ Maarif Modeli eğitimde kaliteyi artırır mı?
Hiçbir faydası olmayacağını düşünen katılımcılar yüzde 54.2 iken, kısmen faydası olacağını düşünenler yüzde 39.6, kaliteyi arttıracağını düşünenler ise yüzde 6.2.
■ Mutsuzluk nedenleri?
Ekonomik, sosyal ve özlük haklarındaki yetersizlik, sürekli değişen eğitim sistemi, öğrencilerin ders dinlememesi, fiziksel şiddet…
Özetin özeti: Biz onlara ne kadar sahip çıkarsak, onlar da çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine o denli sahip çıkacaklardır. Onları rahatlatalım ki, ülke rahatlasın…