Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Devlet kurumlarına işinizin düştüğü oluyor mu?

Örneğin hastanelere, kütüphanelere, tapuya, nüfus müdürlüklerine, tarım müdürlüklerine, milli eğitime, bankalara, adliyeye ya da herhangi bir devlet dairesine gittiğinizde nasıl bir ortamla karşılaşıyorsunuz?

Devlet mi halkın ‘hizmetkârı’ yoksa hâlâ eski tas, eski hamam mı?

Gittiğiniz kurumdan mutlu ve işiniz çözülmüş olarak mı çıkıyorsunuz yoksa “Bugün git yarın gel” dayatmasına isyan mı ediyorsunuz?..

Hemen her şey gibi kamu hizmetlerinin çoğu sanal ortamda gerçekleşse de bazen gitmeden olmuyor.

Haberin Devamı

Bazen ehliyet, pasaport, kimlik kartı için parmak izi, bazen noter için imza, bazen de bizzat sizi görmek istiyorlar.

Devlet dairelerine çok gidip, gelen biri değilim. Herkes ne kadar gidiyorsa ben de o kadar gidiyorum.

Hizmet kalitesi açısından ayakta alkışladıklarımız da oluyor, isyan ettirenler de.

Arada çok fazla ayrıntı var ama bugün bu yazıyı yazmamın nedeni iki önemli kurumumuza yönelik tespitlerim oldu.

İlki nüfus ve vatandaşlık müdürlükleri.

Farklı kentlerde, farklı hizmetler için gittim. İlkinde nüfus cüzdanı ve ehliyeti değiştirmek, ikincisinde de pasaport süresini uzatmak için. Tıkır tıkır işleyen bir sistemleri var. Personel güler yüzlü, kurallar ve uygulamalar çok net. Evraklarınız tamamsa işlemleriniz birkaç dakikada sona eriyor, ehliyetiniz, kimlik kartınız ya da pasaportunuz birkaç gün içerisinde adresinize ulaşıyor.

Ulaşılamayan ya da ulaşılsa da aynı hizmet kalitesini göremediğiniz tek eksikleri sanal uygulamalar. Telefon başındaki görevlilerin daha çok bilgilendirilmeleri ve seçimlerinde daha titiz olmaları eminim ki hizmet kalitesinde zirveye oturmalarının önünü açabilir.

Ciddi anlamda “hizmet kalitesi” ödülleri var mı bilmiyorum. Özellikle de kamuya yönelik olan?

Kriterler çok iyi belirlenip, objektif değerlendirme yapıldığında, ciddi bir motivasyon kaynağı olabilir.

Son dönemlerde başkalarını bilmem ama beni en fazla şaşırtan devletiyle, özel sektörüyle sağlık kurumları oldu.

Pandemi döneminde onları öylesine yorduk ki hâlâ yorgunluklarını üzerlerinden atabilmiş değiller. O yetmezmiş gibi kendilerine yönelik şiddet olayları ve negatif tavırlar da demoralize olmalarına yetmiş de artmış.

Haberin Devamı

Oysa her daim özveriyle çalışanların en önde gideni hep onlardı.

ÖSYM, YÖK, YURTKUR ve benzeri kurumlar öteden beri öğrenciler karşısında kendilerini burnu havada olarak gören kurumlardı, değişen hiçbir şey olmamış. Keşke var oluş nedenlerinin bizzat öğrenciler olduğunu arada bir de olsa hatırlayabilseler.

Bankalara işiniz düştüyse yandınız. Allah’tan her şey sanal oldu.

10 kişilik bir şubede yarıdan çoğu müdür ya da şef pozisyonunda kenarda farklı işlerle uğraşırken, bankodakilerin canı çıkıyor. Devlet bankaları ise eski tapu müdürlükleri ne ise şimdi o durumdalar. Yeni tapu müdürlüklerinden de duyduğum kadarıyla hemen herkes memnun.

Belediyeleri ne siz sorun ne de biz anlatalım. Onlar için bir değil on yazı gerekebilir. Çok yol katettiler, çok değerli hizmetler sunuyorlar ama bazı noktalarda hâlâ dünün de gerisindedir!..

Haberin Devamı

Ha bir de hava, deniz, kara ulaşım firmaları var ki onlar da hâlâ pandemi döneminde yaşadıkları mali şoktan kurtulabilmiş değiller. Hizmet kaliteleri ve sunumları onlarda da dünü aratacak boyutlarda.

Trafik mi?

O konuda da tıpkı belediyelerde olduğu gibi yazacak çok şey söz konusu. Çok güzel gelişmeler de var, hiç değişmeyen ritüeller de…

Özetin özeti: Keşke başkalarına kızdığımız konularda kendimiz çok daha fazlasını yapabilsek...