Geçmişi değiştirerek, geleceği yeniden yapılandırabilirsiniz

21 Nisan 2014

Geçmiş iyisiyle, kötüsüyle yaşandı ve bitti, geriye dönüş yok, artık değiştirilemez diye mi düşünüyorsunuz?

Geleceğimizi geçmişimizin oluşturduğunu düşünürsek, geçmişimizi değiştirebilmek müthiş bir fırsat olurdu hepimiz için öyle değil mi ?

Peki elinizde böyle bir fırsat olsaydı nasıl olurdu ?

Geçmişi değiştirerek, geleceğin önünü açabilirdik.

Peki size, geçmişi sürekli, an be an değiştirdiğinizi söylesem bana ne derdiniz ?

Bunu sık sık yapıyoruz ancak olumlu bir şekilde değil de maalesef olumsuz şekilde yaparak geleceğimizin önünü kapatıyoruz.

Şimdi merak ediyorsunuz geleceğimizi an be an nasıl değiştiriyoruz ?

Elbette algılarımızla.

Yazının Devamı

İnsanların size nasıl davranacaklarını, siz onlara öğretirsiniz !

31 Mart 2014

Bazı insanlar diğer insanlar tarafından maddi veya manevi anlamda kullanılmaktan son derece şikayet ederler.

Bu kişilere genellikle şunu söylerim.

İnsanların size nasıl davranacaklarını, siz öğretirsiniz.

Bir danışanım uzun süredir beraber olduğu sevgilisi tarafından aşağılandığını, hakarete uğradığını ve küçümsendiğini anlattı.

Kendisine kötü davranan sevgilisinin hakimiyetine rıza gösteren danışanım, aslında bilerek buna izin veriyor ve onu sürekli suçlayarak sorumluluğu üzerine almaktan kaçıyordu.

Kendisiyle yaptığımız çalışmalar sonunda, kendisinin susarak tüm bu saygısız davranışlara izin verdiğini kabul aşamasına geldi.

Bu demekti ki artık “sorumluluğu” üzerine almıştı danışanım.

Susma nedeni ise yaşadığı “özgüven eksikliği” ve buna bağlı olarak gelişen “kaybetme korkusu” idi. Bu durum erkek arkadaşına karşı güçlü olmasını ve sesini yükseltmesini engelliyordu. Eğer onun yaptığı herhangi bir saygısızlıkta sesini yükseltirse kendisini terk etmesinden korkuyordu. Bu suskunluğu ise karşı tarafın saygısızlığını ve kabalığının dozunu iyice artırıyordu.

Yazının Devamı

Başarılı olmak için gerekenler neler ?

19 Mart 2014

Başarı için plan yapmıyorsanız. O zaman hükmen başarısızlığı planlıyorsunuz demektir. Townsend bu sözüyle başarısızlığın tanımını gayet net ifade etmiştir.

Hayat içinde bağlandığımız hedefler ve bu hedeflere muadil planlarımız olmazsa başarı ve mutluluk bizden uzaklaşır.

Bu yüzden hayata daha sıkı bağlanabilmek için amaç ve hedefler belirlemek ve bu amaçlarımızı destekleyici düşünsel modeller geliştirmek gerekir.

Mevcut düşünce modellerimiz bizi başarıya, mutluluğa veya başarısızlık ve mutsuzluğa götürür.

Peki, acaba amaçlarımıza ve hedeflerimize ulaşabilmemiz için nasıl bir düşünce modeline sahip olmalıyız?

Başarıyı örnek alırsak eğer, başarı için sahip olmamız gerekenler nelerdir?

Bunlar kişiye göre değişken olmakla beraber genel olarak, yapabileceğine inanmak, istek, azim, sabır, hoşgörü, çalışkanlık, temkinli olmak, yararlı bir hırs, tuttuğunu koparmak, sevgi dolu olmak, coşkulu olmak, enerjik olmak, mücadeleci olmak sayılabilir.

Yazının Devamı

İdeallerinize kavuşmanız sandığınız kadar zor değil !

9 Mart 2014

İdeal ve hedef yokluğu insan ruhunu daraltan, yaşam sevincini yitirmesine sebep olan faktörlerdir.

Bu yüzden çalıştığım tüm danışanlarımdan, her ne konu ile gelmiş olurlarsa olsunlar, kendilerine üçer veya altışar aylık hedefler belirlemelerini ve bunu benimle paylaşmalarını isterim.

Başlarda bu zor olabilir.

Zira bir çoğu hedef, ideal diye bir sözcük duymuştur ama, bu sözcüklerin kendileri için ne anlam ifade ettiğini bilmiyorlardır.

Bir çalışma ile onları heyecanlandıracak, mutlu edecek bir kaç hedef oluştururuz.

Kendilerine yeni idealler ve hedefler koydukça yaşam sevinçleri artar, dünyaya bakış açıları değişir.

Bu paralelde algıları da, an be an değişmeye başlar. Algılar değişmeye başladıkça artık ruhen daha özgür hissederek içlerindeki sınırsız potansiyeli keşfetmeye başlarlar.

Bu da onlara güç ve kararlılık verir.

Yazının Devamı

Düşüncelerimizle cennet ve cehennemi yaratıyoruz !

27 Şubat 2014

Kutsal kitaplarda anlatılanlardan, bu dünyadaki iyilik ve kötülüklerimizin karşılığını, öteki dünyada cennet ve cehenneme gönderilerek yaşayacağımızı biliyoruz.

Oysa bu dünyada da düşünceleriyle cennet ve cehennemi yaşatıyor insanlar kendilerine.

Düşüncelerin yaratım gücü olduğunu biliyoruz ve bütün düşüncelerimizin bir frekansı olduğunu da.

Düşük frekanslı düşünceler bize bu dünyada cehennemi, yüksek frekanslı düşünceler ise cenneti yaşatırlar.

Sıradan ve düşük frekanslı düşünceler, yararsız ve insanı mutsuz eden düşüncelerdir.

İnsanın var olduğu günden başlayarak çevreden aldığı tüm mesajlar ile oluşan, sahte bir benliğin otomatik refleksleri şeklinde tezahür ederler. Bu tip düşük frekanslı düşüncelere sahip olan kişiler yaşadıkları dünyada cehennemi başarıyla yaratabilirler.

Kuantum felsefesinin özü de işte budur, kuantum düşünce tekniği bize seçici olmamızı öğütler. Yaşadığımız olaylar ile düşüncelerimiz arasındaki birebir ilişkiyi fark etmemizi sağlar. Şu anda yaşadığımız her şeyin geçmiş inanç ve kabullenişlerimizin sonucu olduğunu bilmemize yardım eder.

Yazının Devamı

Bilinçaltı hakkında ne biliyoruz ?

16 Şubat 2014

Henüz küçük bir çocukken bilinçaltımı beynimin köşesinde karanlık bir oda sanırdım. Son derece gizemli ve ürkütücü gelirdi.

Yıllar içinde konuyla ilgili araştırmalar yapıp, eğitimler alınca anladım ki, bilinçaltının beynimizin köşesinde karanlık bir oda değil, sahip olduğumuz enerji alanı olduğunu öğrendim.

Bugüne dek yaşadığımız yoğunluklu duygusal olayların bıraktığı inançlar ve bunların kodlamaları bilinçaltımızı oluşturuyor.

Bilinçaltımoz tüm inançlarımızda, benliğimizde ve tüm duygularımda saklı.

Dışarıdaki hayatımızın içimizde geliştiği alan.

Yazının Devamı

Şükretmenin sihirli gücü

7 Şubat 2014

Tüm dinlerde, öğretilerde şükretmenin gücünden bahsedilir.

Çünkü gerçek ve yürekten hissedilen bir şükran duygusu olmaksızın insan kendini gerçekten zengin hissedemez.

Çekim yasası uygulama çalışmalarında katılımcıların şükür duygularını geliştirmek için kendilerinden bir , şükran listesi hazırlamalarını isterim.Bu egzersiz kişilerin, sahip oldukları güzellikler karşısında evrene zenginlik ve mutluluk titreşimleri göndermelerini sağlamak içindir.

Bu egzersizler her gün düzenli olarak yapılmaya başlandığında, evren kişilerin istediklerini gönderme konusunda aceleci olur.

Çünkü gerçek şükran duyguları kişileri, bambaşka bir titreşim ve algı durumu içine sokar.

Buna koşullu şükran duygusu denir.

Sadece sahip olduklarımız ve var olan koşullar için duyulan şükran duygusudur.

Nedir bunlar?

Yazının Devamı

Hayatınızda ego mu, yüksek benlik mi sahnede ?

26 Ocak 2014

Varlığımızın bizi yöneten iki önemli boyutu vardır; biri ego/benlik, diğeri yüksek benlik...

a- Egodan kaynaklanan düşünceler bizi korkutur, sinirlendirir, öfkelendirir; yargılayıcı ve bencil yapar; hamlaştırır; kıskanç, savunmacı ve şüpheci yapar; acı çektirir, üzer vs…

b- Yüksek benlik ise mutluluk, sevgi içeren düşünceleri, bilgelik hissi, incelik, başkalarına değer verme, nezaket, kibarlık, huzur, dinginlik, akışta olma vbg. duygu ve düşünceler oluşturur.

Şimdi dikkatlice düşünün lütfen; buradaki duygulardan en sıkça hangilerini yaşıyorsunuz?

Eğer yüksek benliğin size yaşattırdığı duygular içindeyseniz sizi tebrik ederim, burada bir sorun yok. Ayrıca hep böyle kalmanızı dilerim.

Ancak hayatınıza egonun yaşattığı duygular eşlik ediyorsa, o zaman duygularımızda, düşüncelerimizde ve davranışlarımızda bazı değişikler yapmamız gerekiyor demektir.

Mutlu ve huzurlu yaşamak istiyorsak, egomuza şu açıdan da bakabiliriz: Egonun görevi hayatta kalmamızı sağlamaktır. Biricik amacı da güvende olmamızı sağlamaktır.

Carl Jung ekolü psikologlarına göre egonun iki temel korkusu vardır: Bir yanda terk edilmek ve ölüm; diğerinde ezilmek, kimlik kaybı ve özgüven yitimi…

Yazının Devamı