26.01.2022 - 23:07 | Son Güncellenme:
İHA
İran’ın Türkiye’ye enerji akışını kesmesi hakkındaki gelişmelerdeki son durumun sorulması üzerine de cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bir kere İstanbul Büyükşehir Belediyesi değiliz. Bizim İran’a falan bir borcumuz kesinlikle söz konusu değil. Tam aksine bu iddialar yalandır ve Cumhurbaşkanı İbrahim Bey ile yaptığım görüşmede de kendilerine söyledim. Onlar bir arızadan ötürü bu işi 10 gün 15 gün erteleme durumumuz olacak dediler. Biz kendilerine daha önceden bu işin Haziran’a kadar ertelemek suretiyle, eğer bu gaz akışı devam ederse biz de bu sert geçen kışı daha rahat şartlarda atlatırız dedik. Tabi şuan İran’da da kış şartları çok sert, onlar da bundan dolayı bir sıkıntıları olduğunu bana ifade etti. Bütün bunlar ile beraber, ‘en kötü şartlarda bir 10 gün burada eğer esneme yaparsak bu süreci atlatırız’ dedi Sayın Cumhurbaşkanı.
Bu arada da tabii Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızdan bir ekibi gönderdik. Ayrıca BOTAŞ’tan bir ekip orada. Onlar da görüşmelerini yapıyor, öyle zannediyorum ki, fevkalade bir durum olmadan 10 gün bilemediniz 15 gün içerisinde tekrar bu doğalgaz akışı devam edecek. Tabi ki tedbirlerimiz var. Biliyorsunuz Tuz Gölü’nün altında bir depolama çalışmamız, bunun yanında gemilerimiz ile gelen doğalgazlarımız var. Bunlarla beraber gaz akışının sağlanması da gerçekleşecek ve kış ortasında vatandaşımızı birinci derecede korumak durumundayız” şeklinde konuştu.
ELEKTRİKTE KADEMELİ FATURALANDIRMA
Elektrik faturalarındaki kademeli fiyatlandırma konusunun sorulması üzerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Salgın koşulları nedeniyle alınmış tedbir. Dünyada elektrik üretiminin ana hammaddelerinden olan kömür fiyatlarında 5 kat, doğalgaz fiyatlarında 10 kat artışlar söz konusu. Enerji piyasalarının sürdürebilirliği için zorunlu miktar kadar bir düzenleme yapılmış olmakla birlikte fiyatlarda sübvansiyon hala mevcuttur. 2021 yılında vatandaşlarımızın elektrik faturalarında yüzde 50, doğalgaz faturalarında ise yüzde 75 oranda devletimiz sübvansiyona gitmiştir. Böylece toplamda 100 milyar lirayı bulan maliyeti devletimiz sübvanse ederek karşıladı ve tarifelere de bunu yansıtmadı. 2022 yılında benzer sübvansiyonlar yine devam edecektir.
Ayrıca bir konut abonesinin aylık elektrik ve doğalgaz faturası için ödediği toplam tutar 2002 yılında net asgari ücretin yüzde 47'sini oluşturuyordu. Aynı miktardaki tüketim için bu oran 2022'de yüzde 12,9 seviyelerine düştü. Kademeli tarife Türkiye'deki hanelerin ortalama elektrik tüketimleri hesaplanarak 150 kilovat saat olarak belirlendi. 2021 yılı verilerine göre ülkemizdeki konutlarda ortalama tüketim aylık 134 kilovat saat olarak gerçekleşti. Aylık 150 kilovat saatlik tüketim düşük tarifeden, 150 kilovat saati aşan tüketimler daha yüksek faturalandırılıyor. Aylık 150 kilovat saat miktarı; 1 ay 30 gün varsayılarak günlük 5 kilovat saatin 30 güne tekabül eden miktarından hareketle oluşuyor. Kademeli tarifenin amacı şu; elektriğin verimli kullanımını teşvik etmek. Dar gelirli vatandaşların kullandığı elektriğin sübvanse edilmesini sağlamak, uygulama yeni başladı. Önümüzdeki günlerde kullanım verileri de takip edilecek.”
Faiz politikası hakkında atılacak adımların ve yol haritasının sorulması üzerine cevap veren Erdoğan, “Uyguladığımız akılcı politikalarla kamu maliyesi, bankacılık sektöründe ciddi kazanımlar ve güçlü bir duruş elde ettik. Bunun yanında faiz oranlarında tarihi düşük seviyeleri yakalama başarısını göstermiştik. Türkiye 2013 yılında tarihinin en düşük faiz ortamını yakaladı. Bir dizi iç ve dış olumsuz gelişmeyle bu süreç kesintiye uğradı. Son 20 yılda altyapı yatırımlarında önemli mesafeler kat ettik. Doğrudan yatırımları destekleyen güçlü bir teşvik sistemine sahibiz. Ülkemizde iş yapma ortamının geliştirilmesi için devrim niteliğinde adımlar atıldı. Üretim odaklı ihracat ve istihdamı arttırmak hep önceliğimiz oldu. Bütün bunlar yeni modelimizin uygulanmasına yönelik uygun zemini hazırladı. Nihai amacımız olan dengeli ve sürdürülebilir büyümeye kesinlikle ulaşacağız. Dengeli büyüme, büyüme kompozisyonunun dış talep lehine iyileştirildiğine dair bir görünümü ifade ediyor. Sürdürebilir büyüme ise makro dengelerin korunduğu büyüme çerçevesine işaret ediyor. Yüksek faiz ortamının orta-uzun vadede kırılganlık oluşturduğu aşikar.
Bu ortamda kaynaklarımız üretime gitmiyor. Bu da ekonomik olarak güçlenmek isteyen ülkemizin gelişmesine ket vuruyor. Biz bu sebeple düşük faiz ortamında kaynaklarımızı üretim, istihdam, ihracat ve büyüme olarak kullanmak istiyoruz. Biz önümüzdeki döneme çok iyimser bakıyoruz. Son dönemde döviz kurlarındaki istikrarlı seyir, bu iyimser bakışımızı da destekliyor. Kamusal kaynakları ve banka kredilerini etkin ve verimli şekilde üretimin arttırılması için kullanarak bu mücadelede başarılı olacağımıza inanıyorum. Bu model ile birlikte ülkemiz daha güçlü hale gelecek, ekonomimiz olası spekülatif ve manipülatif müdahalelerden daha az etkilenecektir. Bundan eminiz” şeklinde konuştu.