25.01.2017 - 16:09 | Son Güncellenme:
AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Mustafa Ataş, Ahmet Sorgun, Cevdet Yılmaz, Mehmet Mehdi Eker, Öznur Çalık, Erol Kaya, Şaban Dişli, Fatih Şahin, Yasin Aktay, Vedat Demiröz, Çiğdem Karaaslan, Fatma Seniha Nükhet Hotar ve Abdülhamit Gül'ün avukatları Muammer Cemaloğlu ile Burhanettin Sevencan tarafından hazırlanan dava dilekçesinde, Tezcan'ın 12 Ocak 2017'de TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya yer verildi.
Cemaloğlu ve Sevencan, Tezcan'ın Genel Kuruldaki "MİT kayıtlarında 563.189 numarayla 'Fetullah Gülen üyesi' diye kayıtlı olan AKP Genel Başkan Yardımcısı kimdir? MİT kayıtlarında 563.189 kayıt numarasında 'Fetullah Gülen taraftarıdır, sempatizanıdır' diye sicilde kaydı olan AKP Genel Başkan Yardımcısı kimdir?" sözlerine yer verdikleri dava dilekçesinde, müvekkillerinin "eli kanlı bir terör örgütü olan Fetullahçı Terör Örgütü üyesi, taraftarı ve sempatizanı olduğu şeklindeki iddianın" çok çirkin, hukuk ve ahlak dışı bir iftira olduğunu belirtti.
Müvekkillerinin, milletvekili sıfatıyla TBMM çatısı altında milleti temsil etme şerefine eriştiğini aktaran Cemaloğlu ve Sevencan, dilekçede, "Millet iradesini yok sayarak darbe teşebbüsünde bulunan, TBMM'yi bombalayacak kadar gözü dönmüş bir örgütün üyesi olduğu iddiası asla kabul edilemez. Ceza hukuku bağlamında suç teşkil eden iftira içerikli bu iddia hiç şüphesiz haksız ve hukuka aykırı olup manevi tazminata hükmedilmesini de gerektirir." ifadesini kullandı.
"Asıl amaç, müvekkillerimiz üzerinden AK Parti'yi yıpratmak"
Tezcan'ın TBMM'deki sözleri ile yalan ve iftiralar üzerinden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı sıfatına sahip davacıları zan altında bırakıp FETÖ üyesi, taraftarı ve sempatizanı olmakla itham ederek iftira ve hakaret ettiği savunulan dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Konuşmasından hemen sonra Genel Kurul salonundaki AK Parti Grup Başkanvekilleri başta olmak üzere birçok milletvekilinin tüm ısrarlarına rağmen kastettiği kişinin ismini vermeyen davalının asıl amacının yalan ve iftiralar üzerinden şaibe yaratmak ve bu suretle müvekkillerimizi ve müvekkillerimiz üzerinden Adalet ve Kalkınma Partisini yıpratmak olduğu çok açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır. Davalının gerçekle bağdaşmayan bu iddiasını soru sorma kisvesi altında kastettiği kişiyi belirtmeksizin, hiçbir bilgi ve belgeye dayanmaksızın ortaya atmasını, bunları doğruymuş gibi gösterme ve bu iddialar üzerinden müvekkillerimizi ve mensubu oldukları AK Parti'yi yıpratma çabasını eleştiri ve ifade özgürlüğüyle bağdaştırmak mümkün değildir."
Dava konusu konuşmanın haksız ve hukuka aykırı olduğu bildirilen dilekçede, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım'ın Ekim 2016'da partisinin 25. İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya da yer verildi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcılarına ağır ve çirkin iftiraların kesinlikle kabul edilemeyeceği vurgulanan dilekçeye şöyle devam edildi:
"Davalı Bülent Tezcan'ın müvekkillerimizi doğrudan kişiliklerini hedef alarak FETÖ üyesi, taraftarı ve sempatizanı olmakla itham etmesi hukuk düzeninin himaye edemeyeceği derecede ağır ve haksız bir saldırıdır. Müvekkillerimizin açıkça kişilikleri hedef alınarak iftira ve hakarete maruz kalmasını siyasi ahlakla, siyasetin temel ilkeleri ve etik kurallarıyla bağdaştırmak mümkün değildir. TBMM çatısı altında Genel Kurul görüşmelerinde sarf edilen ve çok ağır iftira ve hakaretler içeren bu beyanlar kesinlikle siyasi eleştiri ve düşünce açıklaması kapsamında mütalaa edilemez."
Dilekçede, Tezcan'ın TBMM Genel Kurulundaki konuşmasında sarf ettiği ifadeleri nedeniyle, her bir AK Parti Genel Başkan Yardımcısı için 10'ar bin olmak üzere toplamda 140 bin lira manevi tazminatla cezalandırılması talep edildi.