Hastalara başucu müziği

DİDEM SEYMEN- Son yıllarda, başucu sanatçılarının hastalarla kurduğu bağ, sağlık sektöründe önemli bir yenilik olarak karşımıza çıkıyor. The New York Times’ın haberine göre; Baltimore’daki Johns Hopkins Hastanesi'nde, Peabody Konservatuvarı'na bağlı sanatçılar, başucunda müzik çalarak hastalarla doğrudan etkileşimde bulunuyor. Haberde Corinna da Fonseca-Wollheim, babasının Hamburg’daki bir bakımevinde Alzheimer ve Parkinson hastalıklarıyla mücadele ederken geçirdiği beş yıl boyunca, onun için keman çaldığını anlatıyor. Bu sanatçılar, müzik terapisi yerine ‘müzik ile bakım’ anlayışını benimsiyorlar. Müzik terapisi tıbbi hedeflere yönelik bir uygulama iken, başucu sanatçılarının amacı bir kişiyi, sadece tıbbi ihtiyaçlarıyla değil, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarıyla da ele almak.

Sosyal beceri gerekiyor

Peabody Konservatuvarı'nda bu programı başlatan isimlerden biri olan Sarah Hoover, bu tür müzik uygulamalarının, özellikle klasik müzik eğitimine sahip sanatçılar için büyük bir değişim olduğunu belirtiyor. Çünkü daha çok etik değerler ve sosyal beceriler gerektiriyor. Bu nedenle hastanın veya aile üyelerinin onayı, bu tür bir müzik uygulaması için kritik önem taşıyor.

Johns Hopkins Hastanesi gibi önde gelen sağlık kuruluşlarında, ‘müzikle bakım’ uygulamaları hem hastalar, hem de sağlık çalışanları üzerinde ölçülebilir olumlu etkiler yaratıyor.

Houston Methodist Hastanesi, hastalarının ruh hâlini iyileştirmek amacıyla sekiz piyano sanatçısı ve dört sanatçı misafirini bünyesinde istihdam ediyor. Bu programlar, hastaların yalnızlık ve kaygı düzeylerini azaltırken, sağlık personelinin de moralini artırıyor.

Moral ve huzur kaynağı

Araştırmalar, özellikle pandemi sonrası sağlık çalışanları arasında artan tükenmişlik sendromuna karşı sanatsal faaliyetlerin faydalı olduğunu gösteriyor. Johns Hopkins Hastanesi Başkanı Redonda Miller, bu tür programların hem hastalar hem de çalışanlar için "kazan-kazan" durumu oluşturduğunu belirtiyor. Miller, "İlk başta, sadece hastaların bu müzikleri sevdiğini düşünmüştük. Fakat sonrasında fark ettik ki, çalışanlar da bundan fayda sağlıyor" diyor.

Johns Hopkins Hastanesi’nde görevli profesyonel başucu sanatçılarından Nicole Okundaye ve Jonathan Vocke, bu sanat dalının sağlık hizmetlerinde yaygınlaşan bir trendin parçası. Okundaye, ukulele çalarak hastaların isteklerini yerine getirirken, Vocke, gitarıyla şarkılar söylüyor. Bu sanatçılar, müzikleriyle hastaların anlık ruh hâline göre hareket ediyor, onlara huzur ve moral veriyor.

Türkiye’de de örnekleri var!

Müzik terapisi, stresin azalmasına yardımcı olmak amacıyla kullanılıyor. Türkiye’de de bazı hastanelerde, hastaların moralini yükseltmek ve streslerini azaltmak amacıyla müzik terapisi programları yürütülse de, başucu sanatçıları gibi bir sistem henüz yaygınlaşmamış durumda. Ancak son yıllarda sanat ve sağlık alanındaki iş birlikleri artıyor, özellikle büyük şehirlerdeki özel hastanelerde müzik ve sanatla tedavi konularına daha fazla ilgi gösteriliyor. Türkiye’nin önde gelen sağlık kuruluşları, bazı hastanelerinde müzik terapisi uygulamalarına yer veriyor. Kimi zaman konsevatuvar öğrencileri, kimi zaman hekimler, kimi zaman da profesyonel sanatçılar özellikle kanser hastalarına ve çocuk servislerine moral vermek için etkinlikler düzenliyor. Türkiye’de hastalar için müzik yapan sanatçılar, bu alanda ciddi bir boşluğu doldurabilir. Bu uygulamalar, hastaların yalnızca fiziksel değil, duygusal sağlıklarına da dokunuyor ve tedavi süreçlerinin önemli bir parçası hâline geliyor. Ülkemizde de bu tür uygulamaların yaygınlaştırılması, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırabilir ve hastalar için çok daha kapsamlı bir bakım süreci sunabilir.